Yüce Allah Kur’ân-ı Kerim’de: “Size, onlarla huzur ve sukunete ermeniz için, kendi cinsinizden eşler yaratması, aranızda sevgi ve merhamet var etmesi, O’nun kudretinin alametlerindendir. Bunda düşünen bir toplum için işaretler vardır.” (Rûm, 30/21) buyurmuştur. Evli çiftler arasındaki sevgi, merhamet ve bağlılık, Yüce Allah’ın kudretinin bir eseridir. Kainatın‘ilk aile yuvası cennet’te kurulmuş, ilk evlilik de ilk Peygamber Hz. Âdem ve yaratılan ilk kadın Hz. Havva arasında gerçekleştirilmiştir. Bu sebeple dünyanın, ilk kurulan en eski kurumu ‘aile müessesesi’dir.
Tabiî ki, bir Müslüman için evlilik ve aile çok önemlidir. Günümüzün insanı, artık evliliği genç yaşta değil, geç yaşta düşünmeye başlıyor. Yapılan istatistikler Türkiye’de evlilik yaş ortalamasının her geçen gün arttığını gösteriyor. 2012 verilerine göre evlilik yaş ortalaması 27’yi geçti. Eskiden 20’li yaşların başında evlenen kadınlara bile ‘Geç kaldın’ deniliyorken şimdi bu kural değişti. Artık kadınlar da erkekler gibi çalışma ve mesleklerinde yükselme hırsı içinde olduklarından, kariyere giden yolun ilk yıllarında kimsenin evliliğe ayıracak vakti yok. Günümüzde geçmişteki gibi 25 yaş öncesi genç evlilikler değil, 30 yaş üzeri birliktelikler moda. Kariyer, eğitim ya da özgürlük gibi çeşitli sebepler, evliliği hep başka bahara erteliyor. Evlilik yaşı geldiğinde evlenemeyenler ileriki yaşlarda yuva kurmakta daha çok sıkıntı çekerler. O yaşa kadar yalnız yaşayan kişiler tek başlarına yaşadıklarından bir arada yaşama konusunda zorlanabilirler.
“Okul bitirme, iş sahibi olmayla beraber ailelerin evlilik sürecindeki yoğun talepleri evlilik yaşının ilerlemesinde etken oluyor. Söz ettiğimiz tüm sakıncaları göz önünde bulundurduğumuz zaman evliliği kolaylaştırma konusunda ailelerin üzerlerine düşenleri yapmaları gerekiyor. Evliliklerin zorlaştırılması evlilikleri çok olumsuz yönde etkiliyor. Belki başlık parası pek kalmadı ama altın isteme, lüks eşyalarla döşeli bir ev, gibi şeyler üzerinde duruluyor. Bunlar da evlilik yaşının biraz daha sarkmasına sebep oluyor. Çünkü insanlar artık iş, ev, para sahibi olma telaşına düşüyor. Bunlar beraberinde aileyi de sıkıntıya sokuyor, rencide ediyor ve kaçma gibi tabloları ortaya koyuyor. Onun için ölçülü hareket etmekte her zaman için fayda vardır. Aile, toplumun devamını sağlayan bireylerin kimlik ve kişiliklerinin oluşmasında, topluma faydalı birer üye olmalarında alternatifi olmayan bir kurumdur. Bu sebeple dinimiz vakti gelince evlenmeyi teşvik, bekâr kalmamayı tavsiye etmiştir. Çeşitli sebeplerle evlenmeyenlere yardım etmek gerekir. Çünkü evlenemeyen veya evlenmeyi geciktiren erkek ve kadının namuslu, erdemli, güvenilir bir hayat sürmeleri fıtraten çok zordur. Doğabilecek psikolojik, sosyolojik sıkıntılar yanında kişinin dertlerini paylaşabileceği bir hayat arkadaşının olmayışı da önemli bir problem olarak her zaman, özellikle de yaşlılık ve hastalık dönemlerinde karşısına çıkabilecektir. Bu sebeple fertlerin ve toplumun korunması adına bekârların evlenmelerini sağlamak önemlidir. Evlenmemenin ve geç evlenmenin neticesinde karşılaşılabilecek diğer problemleri ise şöyle özetleyebiliriz:
1. Evlendirmeyenler, Rabbimizin “İçinizden bekâr olanları evlendirin.” (Nûr, 24/32) âyetindeki emir niteliğindeki tavsiyeye uymamış olurlar.
2. Peygamberimiz (s.a.v.)’in önemli bir sünnetini ihmal etmiş olurlar. Zira bir hadislerinde: “Üç şey vardır ki geciktirilmez: Vakti gelince namaz, hazır olduğunda cenaze, dengi bulunduğunda bekârı evlendirmek” (Tirmizi, Salât, 13) buyurmuşlardır.
3. Musibet ve engellere maruz kalabilirler. Peygamberimiz (s.a.s.) bir hadislerinde: “Denkleri çıktığında kızlarınızı evlendirin. Musibet ve engellerin gelmesini beklemeyin” ( C.Sağir, 1/325) buyurmuşlardır.
İffetlerini, namuslarını koruyamaz, zinâ ve fuhşiyata düşebilirler. Birçok âyette mü’minlerin vasıfları olarak namuslarını, göz ve ırzlarını haramdan korudukları anlatılmıştır. (Mearic, 70/29; Mü’minun,23/ 5) Evlilik bu açıdan çok önemlidir.
5. Bulundukları ortamda fitne ve fesada sebebiyet verebilirler. Peygamberimiz (s.a.s.): “Dindarlığını ve ahlâkını beğendiğiniz birisi evlenmek isterse onları evlendirin. Şayet bunu yapmazsanız yeryüzünde fitne ve fesat çıkar” (Tirmizî, Nikâh 3) buyurmuştur.
6. Ayrıca evlenmeyenlerin hiçbir zaman sahip olamayacağı çocuk nimetine geç evlenenler de zor sahip olmaktadırlar. Bu durumda da bu kimseler:
a) Soyunu devam ettirecek bir nesilden mahrum kalabilirler.
b) Bir sadaka-i cariye kapısını yani sevap defterinin kapağını kapatmış olabilirler. Peygamberimiz (s.a.s.): “Müslüman ölünce amellerinin sevabı kesilir, ancak üç kişinin müstesna; İnsanlara faydalı bir eser bırakan, insanlara faydalı bir ilim bırakan ve kendisine hayır dua eden iyi bir evladı olan” (Müslim, Vasiyet 14) buyurmuşlardır.
c) Hastalıklarında ve yaşlılıklarında yardımcı olacak evlat desteğinden mahrum kalabilirler.
d) Sevgili Peygamberimizin: “Evleniniz, çoğalınız, çünkü ben Kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim” (Beyhakî, 7/81) tavsiyelerine uyan ve iftihar edilen bir ümmet olamayabilirler. Bu itibarla, evlenmemek veya evliliği geciktirmek Müslüman bir fert için hayırlı değildir.