Dünya hayatı insan için; çocukluk, gençlik, olgunluk ve ihtiyarlık gibi belli başlı dört devreden oluşur. Bunlardan gençlik dönemi insan hayatının en sorunlu ve en kritik dönemidir. Çünkü genç insan için bu dönem, hemen her bakımdan, gelişim, değişim ve etkileşim sürecidir. İnsan hayatının önemli bir dönemi olan “gençlik çağı ”, biyolojik, psikolojik ve sosyolojik yönü ile insanın bedensel, ruhsal ve sosyal gelişmesinin ve kişiliğinin oluşmasında hassas bir dönemi kapsamaktadır. Gençlik, insan ömrünün en verimli ve en önemli çağıdır. Duygular ve kabiliyetler zirvede, enerji doruk noktadadır. Bu yüzdendir ki bu çağa “delikanlılık” denilmiştir. Gençlik, toplumların geleceği ve en önemli güç kaynağıdır. Gençlik dönemi; çalışkanlık, zindelik, dinçlik, cesaret, metanet, heyecan, kuvvet ve enerji yönüyle zengin olunan dönemdir. Gençlik, bir toplumun ümididir, geleceğidir, yarınıdır. Gençlerini ihmal edenler, geleceğini imha eder.
Günümüz Gençliği
Gençlik çağı oldukça fırtınalı bir dönemdir. Ancak kimi gençte bu dönem sıkıntılı geçer, kimisi de daha az çalkantı ile atlatır. Günümüzde gençlik, birçok sorunla karşı karşıyadır; hayalcilik, özenti, kimlik bunalımı ve kendini tanımama, bencillik, idealsizlik, likle ilgili aşırılıklar ve marka düşkünlüğü. Ayrıca manevi değerlerin azalması, ahlâki çöküntü, uyuşturucular, fanatizm ve içki, kumar, fuuş gibi kötü alışkanlıkların kazanılması, zararlı yayınlar. Aile ile geçimsizlik, okul hayatı ve şiddet. Karamsarlık, can sıkıntısı, güvensizlik, işsizlik ve gelecek kaygısı. Başkaları ile sağlıklı iletişim kuramamak. Meslek ve eş seçimi. Televizyon, bilgisayar, cep telefonu, internet bağımlılığı gibi durumlar, günümüz gençliğinin temel sorunları olarak görülmektedir.
Gençlik, insan hayatının en kritik anıdır. Bu dönemde insan hayırda da, şerde de büyük mesafeler alabilir. Gençlik, kontrolsüz ve gelişi güzel geçirilen bir dönemin adı olmamalıdır. Yüce Allah bizleri şöyle uyarıyor: “Fe eyne tezhebûn/Nereye gidiyorsunuz? Bu gidiş nereye?” (Tekvîr, 81/26) Günümüz gençliği nereye gidiyor? Günümüz gençliği manevi değerlere, yani iman, ibadet ve güzel ahlaka gereken önemi vermeyen, içki, uyuşturucu, kumar ve zinâ gibi çirkinliklerden tümüyle kaçınmayan, tüketimde israfçılık yapan, gösterişe, zevke, eğlenceye, oyuna, modaya uyan, paylaşmaktan uzak, ben merkezli, kendi değerlerine yabancı, çevreye karşı duyarsız kalan bir kişiliğe sahip olma tehlikesiyle yüz yüzedir...
Yaşanılan her gün, yaşlılığa atılan bir adım olsa da, insanın duyguları, gençlik çağını sanki hiç bitmeyecekmiş zanneder. Bu zan yüzünden, gençliğin o güzel yılları, oyun ve eğlenceye, boş ve faydasız şeylere sarf edilir. Bunun adı da “hayatını yaşamak” sanılır. Bişr-i Hafi şöyle der: Dün geçti, yarın var mı? Gençliğe de güvenme, ölen hep ihtiyar mı? Gençlik, huzur ve barış toplumu oluşturmanın geleceğe ümitle bakabilmenin ve milletlerin bekasının teminatıdır.
Gençliğin Dünyevileşme Sorunu
Dünyevileşme; İnsanın kendisini dünyanın çekiciliğine kaptırması, onun esiri konumuna gelmesidir. Dünyevileşme, dünyaya aşırı meylin olduğunu, nefsin arzuları çerçevesinde hareket etme şeklinde görülmektedir. Dünyevileşmenin tezahürlerine baktığımızda şunları görüyoruz: İnanç zayıflığı, ihlâs eksikliği ve amelsiz iman anlayışı. Namaz, oruç, zekât ibadetlerinin terk edilmesi… Ahlâkî çöküntü, lüks yaşama arzusu, modaya uymak… Bütün bunlar doğal olarak aşırılığa ve manevi değerlerden uzaklaşmaya götürmektedir.