Bu ve benzeri görgü kurallarını ebeveynler kendileri de çoğaltabilirler. Görgü kurallarıyla yetişen çocuklar çevresi tarafından daha fazla sevilir, kabul edilir ve saygı görür. Hangi anne ve baba çocuğunun böyle yetişmesini istemez ki? Fakat bu konuda elbette ki ebeveynler tarafından biraz ilgi, biraz çaba ve biraz da sabır gerekecektir.
• Öğüt vermenin etkisi, uygulayarak göstermenin etkisinin yanında neredeyse sıfırdır. Çocuk duyduğunu değil, gördüğünü öğrenir ve uygular.
• Çocuğa bazı kurallar öğretilirken ve ondan bu kurallara uyması beklenirken aynı kurallara önce anne ve babanın uyması gerektiğidir.
• Anne baba, konulan kuralları tek taraflı bozmamalıdır.
• Eşlerin birbirine saygılı davranmadığı, bir teşekkürü bile birbirinden esirgediği bir ailede çocuğa teşekkür etmeyi öğretmek çok da mümkün olmaz.
• Aile bireyleri önce kendilerine karşı dürüst ve samimi davranışlar geliştirmelidir.
• Genellikle bir takım kurallar öğretilirken ailelerin uyguladığı en yaygın yöntem baskı ve cezadır. Oysa korkutarak ya da cezalandırarak hiçbir şeyi öğretmek mümkün değildir.
• Yemekten sonra eşine ‘eline sağlık’ diyen babayı gören çocuk bunu derhal taklit edecektir. Ya da kişilerin birbirine ‘afiyet olsun’ dediği bir sofrada oturan çocuk bu kültürü çok çabuk kapacak ve uygulayacaktır. Ancak, burada da en önemli koşul, çocuğun model aldığı yakın aile üyelerinin de bu kuralları uyguluyor olmasıdır. Arabayla giderken, küllüğü caddenin ortasına boşaltan bir babanın çocuğuna nasıl bir örnek oluşturduğunu tartışmak bile anlamsız olacaktır. Sosyal uyum konusunda yapılan çalışmalar, ailelerin çocuk üzerindeki etkilerinin önemini net bir biçimde ortaya koymuştur.
Görgü kuralları ya da başka davranışlar öğretilirken öncelikle sabırlı olmak ve çocuğun zaman zaman yanlışlar yapabileceğini bilerek tavır belirlemek temel kural olmalıdır. Çocuklara yeri geldikçe görgü kurallarını öğretmek ve yaş seviyesine göre dini eğitim ve öğretimde bulunmak, bunlar her ailenin ve büyüklerin görevidir. Bu hususta Hz. Peygamber (s.a.s.), “Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermiş olamaz.” ((Tirmizi, Birr, 33/1874)) buyurmaktadır. “Ağaç yaş iken eğilir” atasözümüzde de eğitimin çocuk yaşta verilmesi gerektiğine işaret edilir. Çocuklarımızın eğitiminin aile içinde, okulda, çevrede ve toplumda şekil alacağı bir gerçektir. Onların, bedenen sağlam, inançları düzgün, ahlakları güzel, insanlığa ve İslam’a faydalı birer insan olarak yetişmeleri, bizim onlara dua etmemize ve sahip çıkmamıza bağlıdır. Görgü kurallarını yaşamak ve yaşatmak insanlar arasında saygınlık ve muhabbet doğurur. Bunlara riayet etmek dünya ve ahiret saadetine vesile olur.