Çok değil, bir süre önce petrol sahaları insanlığın enerji ihtiyacını karşılayan altın madenleriydi. Şimdi ise fosil yakıtların devri kapanıyor ve bu kuyular birer karbon mirası olarak terk ediliyor. Ama ya bu kullanılmayan derin kuyular, günümüzün enerji sorununa çözüm olacak birer mucizevi depo haline gelebilirse?

Amerikan Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı (NREL), eskiden petrol üretmek için kullanılan kalın gözenekli kayaçları şimdi güneş enerjisinin devasa bir termal bataryasına dönüştürmek için kolları sıvadı. Evet, yanlış duymadınız; artık güneşin gücünü kazıların derinliklerinde saklayacağız. Ve bu yaratıcı fikir, çığır açan bir sürdürülebilir enerji devrimine öncülük edebilir.

Fosil kuyularından geleceğe

Gündüz güneşi bolca üreten parabolik enerji santralleri sayesinde 370 °C’ye kadar ısıtılan su, bu terk edilmiş kuyulara basılıyor ve kayaçların içinde saklanıyor. Güneşe olan ihtiyacı en aza indiren bu yöntem, yeryüzünün derinliklerini adeta bir termal pil haline getiriyor. Geceleri veya daha da önemlisi kışın bu sıcaklık rezervlerinden enerji üretiliyor. Sistemin verimliliği %43 gibi nispeten düşük bir seviyede olabilir, ancak ortaya bir gerçek çıkıyor: Başlangıç yatırımı düşük, bataryalar gibi dev kimyasal depolama maliyetlerine gerek yok, üstelik çevre dostu!

Kaliforniya’da bu teknolojinin ilk örneğini göreceğiz. Terk edilmiş bir petrol sahasının yeniden kazanılmasını içeren bu projede, devasa bir alanda 1000 saatlik enerji saklama kapasitesine ulaşılması hedefleniyor. Rakamlar gerçekten etkileyici: 400 MW güç, 200 GWh depolama kapasitesi ve toplam maliyet “sadece” 1,8 milyar dolar.

Enerji piyasasını dönüştürmek

Şimdi asıl soruya gelelim: Bu sistem kimin işine yarayacak? Hedef oldukça net: Geceleri enerji talebinin en yüksek olduğu, yani elektrik fiyatlarının zirve yaptığı akşam saatlerinde yer altından çekilen bu enerji piyasaya sürülecek. Gündüz güneş bolluğu yaşanırken üretilip depolanan enerji, akşam doğalgaz çevrim santrallerinin yerini alacak. Böylece fosil yakıtlara bağımlılık azalacak ve aynı zamanda maliyetler düşecek.

Elbette bu sistem mükemmel değil. Depolama sırasında enerjinin %43’ünün kaybolması kulağa pek hoş gelmiyor. Ama saklama maliyetinin sadece 0,11 dolar cent olduğunu düşündüğümüzde—ki bu kimyasal bataryalara göre oldukça ucuz—kayıplar affedilebilir görünüyor. Bu sistemin başarısı, bir çözümün ne kadar mükemmel olduğundan ziyade, ne kadar uygulanabilir ve uygun maliyetli olduğuyla belirleniyor.

 Daha fazla yenilik lazım

Yine de akıllardaki büyük soru şu: Bu tür projeler enerji krizimizi çözmek için yeterli mi? Küresel enerji talebi hızla artmaya devam ederken, bu tip çözümler büyük resmin yalnızca bir parçası. Ancak bu tip yenilikler, yenilenebilir enerji üretimini sürekli kılmanın yollarını bize gösteriyor ve daha fazla inovasyon için ilham yaratıyor.