Kalkın!
Kalkın ve hazırlanın pasif Müslümanlar, İbrahim gibi!
Ey suskun ve pasif iman sahipleri! İbrahim gibi, puthaneye doğru baltalarınızı sallayarak haykırın!
Tagutların, nefsinize hoş gelen, necis sistemlerini okşamaktan vazgeçin.
Ve bırakın, onların size sunduğu refahın ve nefsinizin kölesi olarak, namaz, oruç, kurban ve hac gibi eylemlerinizle avunmayı.
Haykırışlarınız çağımızın putlarına/tagutlarına korku salsın.
Çığlıklarınız , şehitlerin ve salihlerin haykırışlarına karışsın. Zulüme dayalı tüm beşeri sistemlerini sarssın ve yıksın.
Ey İslâmi gündemi ortadan kaldırıp, demokratik gündemi merkeze otutturanlar.
Demokrasinin kirli kâsesinden beslenen ilahiyatçılar, din tüccarları, akademisyenler, siyasetçiler ve kanaat önderleri.
Kaygan ve muğlak zeminlerde gezmeyi bırakın.
Tevhit bilinci hırpalanmış, inançları çarpıtılmış, pasifleşmiş Müslümanlar, ışığı demokrasinin karanlık labirentlerinde aramayın!
Heybelerinizi, heva ve heveslerinizi ilahlaştıran demokrasi putu ile doldurmayın.
Tevhidin manasına bir daha bakın. Bir daha bakın. Yaratılış gayesini bir daha anlamaya çalışın. Hipnozlarınızdan silkelenin ve kurtulun.
Sönsün, tüm beşeri ideolojilerin ve yönetim tarzlarının söylemleri dimağlarınızdan.
Sözleriniz ve eylemleriniz tevhit merkezli olsun, İbrahim’in baltasına yol açın.
İlahi yarabbi! İnancımızı şirkten uzak tut. Bizi yok etmek isteyen Batılıların ideolojilerinden ve onların yerli işbirlikçilerine karşı bize direnme gücü ver. Dilimizdeki bağı çöz. Göğsümüzdeki sıkıntıyı gider.
Bizleri, Allah’ın şeriatıyla yaşamayı reddeden, çağımızın sapık ideolojilerinin esiri etme!
Bu sapık ideolojilerle, hakkın ve batılın karıştırılmasına müsaade etme!
Bizleri yok etmek isteyen Batılıları ve onların yönetimlerinden ve tuzaklarından koru, uzak tut.
Bir yanda türbeler, adaklar, çaputlar, diğer yanda demokrasiler, makamlar, paralar ve hazlar dünyası.
Şairin dediği gibi (C.N); “Delalet kol geziyor, dimdik ayakta putlar.”
“Ey İman edenler! İman edin.” (Nisa,4/136)
Doğruların içerisine serpiştirilen yalanları, yanlışları görün! Görün ki, yolunuz aydınlansın.
Seyretmeyi, suskunluğu ve kendinizi avutmayı bırakın! İbrahim’in baltasını kuşanın.
Ey beşeri ideolojilerin kuşatması altında bulunanlar!
Kalkın!
Kalkın ve İbrahim’in baltasını kuşanın!
Kula kulluk prangalarınızı kırın! Özgürlüğün iklimine yelken açın!
Tüm nefse dayalı ideolojilerin karanlığını İbrahim’in baltasıyla söndürün!
Ey menkıbeciler, ey beleş cennet hayalcileri, ey şirk düzenine sessiz kalan ilahiyatçılar, siyasetçiler İbrahim’in baltasını kuşanın!
İlâhi Ya Rabbi! bizi tüm beşeri yönetimlerin zilletinden ve zulmünden koru. İslâm’ın izzet ve şerefiyle şereflendir ve özgürleştir. Müslümanların bilincini kuşatan, nefsin hâkimiyetine dayalı beşeri bir yönetim tarzı olan demokrasi putunu görmeyen, görmek istemeyenler artık silkelenin ve heybelerinizdeki zehri boşaltın. İnancınızı, düşüncelerinizi ve bilincinizi Allah’ın şeriatıyla kuşatın. Heybelerinizi direnişçi bir takvayla doldurun. Yolun sonu çok yakın.
Görmüyor musun,
demokrasi, sömürgeci küresel güçlerin Müslümanlara uzattığı oltanın ucundaki yemden başka bir şey değil.
Görmüyor musun,
Batı demokrasi harcını Müslüman kanı ile yoğuruyor.
Görmüyor musun,
Bir yandan petrol, diğer yandan kan akıyor. Demokrasinin götürüldüğü beldeler, kana boyandı, zulüm doldu. Yerler, yurtlar tarumar oldu. Duymuyor musun hala? Gök kubbe çocukların, kadınların tüm canlıların feryatlarıyla çınlıyor. Hala, peşinden koşuyorsun, seni yok etmek isteyen demokrasi denen ucubenin. Kûfe halkı gibi gibi küflenmiş, yalpalanmış ruhun. İslâm Coğrafyası’nda yaşanan katliamlar, yıkımlar, zulümler ve göçler hala uyandırmadı mı seni?
Demokrasinin getirdiği ahlaksızlığın son örneği, Rabbe başkaldıran, bütün sapıklıkları meşrulaştıran “İSTANBUL SÖZLEŞMESİ” de düşündürmedi mi, dürtmedi mi, hiç rahatsız etmedi mi seni?
Şairin dediği gibi (C.N.);
“Ne Lût kavmi yok oldu, ne Medyen, ne Semûd’lar
Sanki hepsi yaşıyor, dimdik ayakta putlar.”
Şimdi soruyorum,
İbrahim’in baltasını kim sahiplenecek, kim kıracak putları?
Ve kırılan putların yerine yenilerini koyan kim?
İbrahim’in baltası ve demokrasi
Fatih Oruç
Yorumlar