Günümüzde, Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı sağlık tanımı şöyledir: “Sağlık, yalnızca hastalık veya engelli olmaması değil; fiziksel, ruhsal ve toplumsal olarak tam bir iyilik halidir.”  İnsanların huzurlu ve mutlu bir şekilde yaşam sürmeleri için sağlıkları önemlidir.

Sağlık, Allah’ın kullarına verdiği bir nimettir. İnsanın, hem Allah Teâlâ’ya karşı kulluk vazifesini, hem de ailesine, yakınlarına ve tüm topluma karşı sorumluluklarını gereği gibi yerine getirebilmesi her şeyden önce sağlıklı olmasına bağlıdır.

Hz. Peygamber (s.a.s.), insan için sağlığın önemini hadis-i şeriflerinde şöyle ifade buyurmuşlardır:  “Hiç kimseye, iman hariç, sağlıktan daha hayırlı bir şey verilmemiştir.” (Tirmizî, Deavât 105)  “Allah’ım! Bedenime, gözlerime ve kulaklarıma sıhhat bahşet.” (Ebû Dâvud, Edeb 101) buyurarak, mü’minleri mânevî yönden olduğu kadar bedenen de sağlıklı ve güçlü olmaya teşvik etmiştir.

Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.s.) “Hastalık gelmeden sağlığın kıymetini biliniz” (Müslim, İmare 46) buyuruyor. Bu hadis-i şerifte önemli bir uyarma bulunmaktadır. Çünkü hastalık gelmeden, sıhhatin değerini bilmek, gelecek hastalıklara karşı korunma tedbirleri almayı gerektirir. Peygamberimiz (s.a.s.) sağlığın korunması için bizleri uyarmaktadır. “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bunların kıymetini bilmiyorlar ve aldanıyorlar. Bunlar sağlık ve boş zamandır.”    (Tecrîd-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, c. 12, s.177)

Sağlığın korunması için, dengeli beslenmeli ve temiz ortamlarda bulunmalı, ayrıca alkollü içkiler, uyuşturucular ve sigara gibi sağlığımıza zarar veren her türlü kötü alışkanlıklardan sakınmalıyız. Hastalandığımızda da tedavi olmamız dinimizin emridir. (Ebû Dâvud, Tıb 1) Sağlığının kıymetini bilen insan, kendini maddî ve mânevî her türlü zarardan koruduğu gibi, hastalanınca tedavi olmaya da özen gösterir.

Hastalık; sağlık ve sıhhatin az veya çok, geçici veya kalıcı olarak bozulması, kaybolması demektir. Hastalıktan korunma yollarının başında temizlik gelmektedir. Bundan dolayı dinimiz temizliğe çok büyük önem vermiştir. Peygamberimiz “Temizlik imanın yarısıdır.”( Müslim, Taharet 1) buyurarak inanan bir insanın, temizliğine dikkat etmesi gerektiğini vurgulamıştır. Hz. Peygamber, temizliğe çok önem verir ve temizliği çok severdi. “Yemekten önce ve sonra el yıkamak yemeğe bereket getirir.”(Tirmizî, Et’ıme 29) “Misvak kullanın, çünkü misvak ağzı temizler” (Buharî, Savm 27) buyurmakla el, ağız ve diş temizliğine verdiği önemi göstermiştir.

Hz. Peygamber bir başka hadis de şöyle buyurur: “Allah temizdir, temizi sever. Etrafınızı  temizleyiniz.” (Tirmizi, Edeb 41) Müslüman; üstü-başı, çevresi, yiyeceği ve giyeceği ile temiz, derli-toplu, intizamlı olmalıdır. Diğer bir husus da dengeli beslenmedir. Yeme-içme konusunda aşırılığa kaçılmasının çeşitli hastalıklara sebep olduğu bilinmektedir. Hz. Peygamber (s.a.s) de ölçülü ve dengeli beslenmenin önemine dikkat çekerek az yemenin insan sağlığı açısından önemini belirtmiştir. (Tirmizî, Zühd 47)

Hz. Peygamber (s.a.s.), “Yolculuğa çıkın, sıhhat bulursunuz.”(Müsned, c. 2, s. 38) buyurmaktadır. Bir Ata sözünde de “Tebdil-i mekânda ferahlık vardır.” der. Bulunduğu yeri veya çevreyi kimi zaman değiştirmek, daha değişik yerleri görüp gezmek insanın sıkıntısını giderir; ona rahatlık, ferahlık verir. Bu nedenle hava değişikliği sağlığa faydası olmaktadır.

Sağlık için spor da faydalıdır. Spor sağlıklı bir yaşam için mutlaka gerekli faaliyetlerdir. Spor, insanın beden ve ruh sağlığını, kişiliğini geliştirir ve iradesini güçlü kılar. Kısaca söylemek gerekirse, sporun sağlık üzerinde birçok psikolojik ve fizyolojik olumlu etkileri vardır. Sporun birçok çeşidi de vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: Güreş, yüzme, atıcılık, avcılık, okçuluk, atletizm (koşu), jimnastik,  ata ve bisiklete binmek, yürüyüş ve egzersiz vs. Allah Rasûlü (s.a.s.),  hastalıklardan korunmak için salgın hastalık bulunan yerlere girilmemesini, şayet bulunduğu yerde salgın ve bulaşıcı hastalık meydana gelmişse oradan ayrılmamak gerektiğini bildirmişlerdir. (Buhârî, Tıb, 30) Her insan sağlığınıu korumak için gereken tedbirleri alması gerekir.  Hastalandığında ise tedavi olmalıdır.

Peygamber Efendimiz (s.a.s), “Tedavi olunuz. Çünkü Allah yarattığı her hastalığın mutlaka şifasını da yaratmıştır” (İbn Mâce, Tıb 1)  buyurarak hastalıkların şifasıyla birlikte yaratıldığını anlatmış ve şifadan ümit kesmemeyi, şifa için gerekli sebepleri yerine getirmeyi tavsiye etmiştir.

Tedavimizi yaptırmanın yanı sıra sözlü duâmızı da eksik etmemeli, bize gelen hastalıklar için sabrederek, “Ey Rabbim! Şifa veren sensin bana şifa ver” diye duâda bulunmalı. Allah (cc)  “Bana duâ edin, duanıza icâbet edeyim.” (Mü’min, 60) buyurur. “Duâ’nın manası “Allah’tan istemek” olduğuna göre bu ilahî davette “bütün hastalıklardan şifa” dâhil her şeyin Allah’tan talep edilmesine bir çağrı vardır. Hasta olmamaya özen göstermeli. Hasta olan kişi de paniğe kapılmamalı, duâ etmeli, tedavi olmalı, hastalığını abartmamalı, gözünde büyütmemeli gereken tedbirleri almalıdır.