Göçmen insanların karakteristik özellikleri arasında tembelliğe kaçma eğilimi çok azdır. Dünyada fakir olarak görülen veya eski doğu bloku ülkelerinde yaşayan ve kentlere göç etmiş insanlar arı gibi çalışmaktadırlar. Giyim eşyasından başlatıp taklit saat ve cep telefonlara varıncaya kadar her şeyi üreten kulübe fabrikalar bu ülkelerde çoğalmıştır. Eski komünist Avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğunun AB’ye girmesi ile birlikte bu ülkelerdeki kayıtdışı sektörler azalmaya başlamış olmakla birlikte tamamen sonlandırılamamıştır. Gelişmekte olan ülkelerde ise taklit ürün ve kayıtdışı işler halen güçlü bir biçimde varlıklarını sürdürmeye devam etmektedirler.
Öyle ki kayıtdışı sektörde makine, otomobil hatta otobüs imal eden işyerleri dahi bulunmaktadır. Şehirlerin yeni sakinleri olan fakir insanlar, kaçak elektrik ve su kullanarak faaliyet gösteren bütün sanayici insanlarla komşuluk ilişkileri kurarak güçlerini korumaya devam etmeye çalışmaktadırlar. Öyle ki yapılan araştırmalarda ilginç sonuçları nedeniyle kayıtdışılığı vurgulamak üzere dolgu yapan diplomasız diş hekimleri örnek gösterilmektedir.
Kayıtdışılığı “yoksulun yoksula hizmet vermesi” olarak görmek doğru değildir. Çoğunluğunu kente göç etmiş göçmenlerin meydana getirdiği yeni müteşebbisler yasal ekonominin boşluklarını doldurmada geri kalmamaktadırlar. Örneğin toplu taşımanın bir kısmı ruhsatsız halk otobüsleri ve plakasız taksilerle yapılmaktadır. Caddelerde gezinen el arabalarından tutun çeşitli binalarda satış yapan işportacılara kadar birçok girişimci halkın gıda ihtiyacının bir bölümünü temin etmektedirler.
Meksika Ticaret Odası yapmış olduğu bir araştırmada Mexico City’de 44 merkezde toplam 443 bin işportacı bulunduğunu tespit etmiştir. Buradaki minik tezgâhların ortalama uzunluğu 1, 5 metre olup peş peşe dizildiklerinde 210 km’den daha uzun bir sıra teşkil ettiği hesaplanmıştır. Binlerce hatta milyonlarca insan gerek sokaklarda gerek evlerinde gerekse şehrin kayıtsız dükkân, ofis ve fabrikalarında yasadışı olarak çalışmaktadırlar. Meksika Ulusal İstatistik Enstitüsü ülkenin bütününde faaliyet gösteren gayrı resmi “mikro işletmeler” sayısını 2. 65 milyon olarak hesaplamıştır. Bu araştırmalarda ortaya konulan bilgiler gelişmiş Batı ülkelerinin gayet iyi bildikleri gerçeklerdir. Evlerle dolmuş şehir çevrelerini, sokakları dolduran işportacı ordularını, garaj kapısı gerisindeki imalathaneleri ve kirli sokaklarda gidip gelen hurdaya çıkmış halk otobüslerini görmek için çok fazla bir çabaya gerek yoktur.
Batıda yasadışı dünya, karaborsa denilince; polisi ilgilendiren kötü karakterlerin, gangsterlerin dolaştığı sıra dışı yerler akla gelmektedir. Fakat bu kayıt dışılığın kol gezdiği bu ülkelerde zor ve sıra dışı olan; yasallıktır. Yasadışılık uzun bir zamandan beri bir norm haline gelmiş ve gelişmiştir.