Atasözleri ile bir araştırma yaptığım sırada, gündem olan bu söz önüme düştü. Rumen atasözü imiş. Biraz hafızamı zorladım ve spor camiasında böyle bir tartışmanın olduğunu hatırladım. Galatasaray’ın Rumen teknik adamı Lucescu söylemiş; Real Madrid maçının ertelenmemesine kızarak böyle demiş, bu sözlerinden sonra çok tepki görmüştü.

Toplumların ve kültürlerin, asırlardır sürdürülen deneyimlerinden ve gözlemlerinden yola çıkarak elde ettikleri yargıları, düşünce ve tutumlarını farklı yollar ile mecaz kullanarak sunduğu, eğitici ve öğretici, kısa ve özlü sözlere “atasözü” denir. Bizim toplumumuzda asırlardır nesilden nesile aktarılan atasözleri mevcuttur.

“Damlaya damlaya göl olur.”

“Körle yatan şaşı kalkar.”

“Acele işe şeytan karışır.”

“Hamama giren terler.”

“El elden üstündür.”

“Bir elin nesi var, iki elin sesi var.”

Yukarıda birkaçını yazdım. Gündelik hayatta bazen kullanıyoruz. Bir işin ucundan tutarken işin ucundan tutamayan gençlerimize, yaşları küçük olanlara örnekler verebiliyoruz.

PEKİ YA ANLAMLARI?..

Acele işe şeytan karışır: Bir iş ne kadar hızlı olursa o işte yapılacak olan hata ihtimali de artar. 

Baba eder oğul öder: Bazen babaların ya da ebeveynlerin yaptıklarının vebalini oğullar ya da çocuklar çeker.

El elden üstündür: Kendinden üstün olanı kabul etmeli ve gerektiğinde ondan yardım isteme alçakgönüllülüğüne sahip olmalısın. 

Fazla mal göz çıkarmaz: İhtiyaç duyulmayan mallar ne olursa olsun elden çıkarılmamalıdır. Bir gün, fazlalık gibi gözüken her şey gerekli olabilir. 

Hamama giren terler: Bir işe başlayan kimse zorlukların üstesinden gelmeyi de kabul etmelidir. 

Can boğazdan gelir: Bu atasözü insanların beslenmesi gerektiğini anlatır. Beden için gerekli olan besinleri almadığınızda hareketten düşebileceğiniz şeklinde yorumlanır.

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar: Doğru söylemek her zaman fayda getirmez. Çünkü gerçekler bazı çevreleri rahatsız edebilir. Kişi doğru sözleri ile bulunduğu ortamlardan dışlanabilir. Her doğru söz her yerde söylenmez.

Esirgenen göze çöp batar: Bu atasözü genel olarak titizlikle korunan şeylerin çok daha kolay bir şekilde zarar göreceği anlamına gelir.

İyilik eden iyilik bulur: İyilik eden kişiler onun karşılığında er ya da geç iyilik görür.

Sabrın sonu selamettir: Bir derdi sıkıntısı olan kişi sabrederse eninde sonunda tüm dertlerinden kurtulabilir.

Minareyi çalan kılıfını hazırlar: Hırsızlık yapan, birinin eşyasını çalan, yakalanmamak için önlemini daha önceden almıştır.

Laf ile peynir gemisi yürümez: Sürekli konuşmakla bir yere varılmaz. Konuşmaktan çok icraat yapmak gerekir.

Ne ekersen onu biçersin: Hayatta ne yaparsınız onun karşılığını görürsünüz.

Öfkeyle kalkan zararla oturur: Birden parlayan insanlar daha sonradan pişman olabilir.

Kalp kalbe karşıdır: İki insan, birbirine gerçekten âşıksa birbirinden uzakta olsa bile aynı şeyleri düşünüp aynı şeyleri hissederler. Bu durum ''Kalp kalbe karşıdır.'' atasözüyle tarif edilir.

Gülü seven dikenine katlanır: Gerçek aşk, sevgilini sadece iyi yönleriyle değil tüm yönleriyle benimseyip sevmektir. Bu nedenle sevgilinin cevrine katlanmak da âşık olmanın bir gereği hatta bir zorunluluğu olarak düşünülür.

Gülme komşuna gelir başına: Birinin başına kötü bir durum geldiğinde ona gülmemek gerekiyor. Çünkü bu felaket herkesin başına gelebilecek bir durumdur. Başkası bir kötü durumda kalırsa o insan için sevinmemek gerekir.

Gün doğmadan neler doğar: Yarının neler getireceğinin bilinmemesini anlatan bir atasözüdür. Kısa süre içerisinde insanın karşısına ne tür mucizeler çıkacağını kestirmek son derece zordur. “Beklenmedik anda umut verici bir haber gelebilir.” anlamını taşıyan bir atasözüdür.

Çıkmadık candan umut kesilmez.: İnsanların ölüm ve dirimi Allah’ın (c.c.) takdirine bağlıdır. Bu bakımdan eceli gelmeyen kimsenin, ölümcül hâlde de olsan canı çıkmadığı sürece iyileşeceğinden umut kesilmez. Ayrıca işlerimiz için de durum böyledir. Kötü giden, felâkete uğrayan işlerin yok olma kertesine gelmiş de olsa düzelmeyeceğini kim söyleyebilir? Yüce Allah’tan hiçbir durumda umut kesilmez.

Parayı veren, düdüğü çalar: Para harcayan kimse istediğini elde edebilir. İş yapabilir, yaptırabilir; satın alabilir, aldırabilir; hemen her istediği maddî şeye kavuşması mümkündür.

Toprağı işleyen, ekmeği dişler: Emeksiz yemek olmaz. Çalışmayan, bir uğraş vermeyen, alın teri dökmeyen kişi verim elde edemez.

Atalarımızın genelde gündelik hayat mücadelesinde verdiği bu öğütler gençlerimizin hep daha iyi olması, hata yapmaması, doğruyu bulması, yanlışı anlaması için söylenen ifadelerdir. Bazen bir lafı gediğine koyma, bazen bir gider yapma, bazen ders verme, bazen hatayı gösterme…

Aslında tek amaç, doğru olanı göstermektir…

Yeniden görüşmek üzere, hoşça kalın…