Belki Lübnan’dan kapsamlı bir göç hareketliliği görülmesi için erken bir safhadayız ancak İsrail’in saldırılarının artması durumunda yeni bir göç hareketi hiç de olasılık dışı değil. Zaten bazı toplu göç hareketleri ufak da olsa görülmeye başlandı.

Eğer durum daha da kötüleşirse ve Lübnan’dan toplu bir göç hareketi başlarsa Türkiye kendisini yeni bir göç baskısıyla karşı karşıya bulabilir.

Mevcut durumda, İsrail Lübnan’daki birçok noktaya hava harekâtı düzenlemektedir. Buna ilaveten, İsrail istihbaratının gerçekleştirdiği operasyon sonucunda Hizbullah’a ait cihazlar patlatıldı. Bu istihbarat operasyonu, Lübnan’da hiç kimsenin güvende olmadığına dair bir psikoloji oluşturdu. Hava saldırıları ise büyük bir dehşet yaratmaktadır.

Lübnan’ın güney bölgelerine yönelik yoğun hava saldırıları, oradaki insanların kısmi göç hareketine yol açmıştır. Şu ana kadar bu göç hareketliliği daha çok Lübnan içinde kalmıştır. Bazı kişiler Suriye’ye geçiş yapmaya başlamış olsa da bu insanların sayısı an itibarıyla sınırlıdır.

Demografik açıdan bakıldığında, Lübnan’ın güneyinde Şiiler çoğunluğu oluşturmaktadır. İleriki aşamalarda geniş kitleli bir göç hareketi başlarsa bu grubun önce Suriye’ye, ardından da Irak’a doğru hareket etmesi öngörülebilir.

Kapsamlı savaş ve kara harekâtı başlarsa

Savaş kuzeye doğru ilerledikçe ve İsrail hava saldırıları arttıkça Türkiye’ye doğru göç etmek isteyecek muhtemel üç demografik grup bulunmaktadır. Birinci ve en küçük grup, Lübnan’daki Türkmenlerdir. Eğer Lübnan’daki Türkmenler yurtlarını terk etmek zorunda kalırlarsa ilk gitmeye çalışacakları yer Türkiye olacaktır.

İkinci grup, Lübnan’daki Sünnilerdir. Bu demografik yapı kaçmak zorunda kalırsa önce Suriye’ye geçip oradan da Türkiye’ye gelmeye çalışacaklardır.

Üçüncü grup ise Lübnan’daki Suriyeli mültecilerdir. Lübnan’da bulunan 1,5 milyon Suriyeli mülteci tekrar göç etmek zorunda kalırsa onlar Suriye’ye geçeceklerdir. Bir kısmı, çaresizlikten Esed rejimi bölgelerinde yaşamaya çalışacaktır; diğer bir kısım ise Suriye’nin kuzeyindeki güvenli bölgelere göç edecektir.

Nitekim, Lübnan devleti tarafından zorla Suriye’ye gönderilen birçok Suriyeli mülteci, rejim bölgesinde yaşamak istemedikleri için güvenli bölgeye geçmektedir.

Bu üç grubun yanı sıra Türkiye üzerinden transit Avrupa’ya göç etmek isteyen Hristiyan Lübnanlılar da olacaktır. Ancak Türkiye ile AB arasındaki anlaşma ve AB’nin deniz ve sınır hattındaki yoğun güvenlik önlemleri nedeniyle bu grup da Türkiye’de sıkışıp kalabilir.

Böyle bir göç hareketliliğinin Türkiye için ne anlama geleceğini bu yazıda ele almaya gerek yok.

Bu yüzden Türkiye için Lübnan’daki güvenlik durumu çok önemlidir. Türkiye, bir yandan Lübnan’da barış için çalışırken diğer yandan Esed rejimi bölgelerinden Suriye’deki güvenli bölgelere geçişleri zorlaştırmalı ve güvenli bölgeyi bir göç tamponu olarak değerlendirmeye ve genişletmeye devam etmelidir.

Ufak bir not: Kaderin bir cilvesi midir bilmiyorum ama Suriyeli mültecilerden nefret eden ve ülkelerine geri dönmesini isteyen Lübnanlıların da mülteci olma ihtimali hakkında yazı yazmak garip hissettirdi bana. Zamanında Suriyeliler de Iraklı mülteciler hakkında aynısını söylüyordu.