Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Alexander Lavrentyev: “Ancak genel olarak iki ülke [Türkiye ve Suriye] cumhurbaşkanlarının bir araya gelmesinden söz etmek için henüz erken olduğunu düşünüyorum. Şu anda savunma bakanlıkları arasında dörtlü formatta belirli temaslar sürüyor. Ancak bu temasları daha üst bir düzeye çıkarmak için -örneğin yaklaşık bir buçuk yıl önce olduğu gibi, dört ülkenin dışişleri bakanları ve savunma bakanları bir araya geldiğinde- şu an konuşmak için hâlâ erken.

Bununla birlikte bu doğrultuda çaba gösteriyoruz. Suriye-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesinin, Suriye'deki durumun istikrara kavuşmasının temeli olduğuna inanıyoruz. Bu olmadan muhtemelen bu konuda konuşmak da zor olurdu. Ancak bunun üzerinde etkisi olan çok sayıda farklı faktör var. Her şeyden önce, doğal olarak Türkiye’nin Suriye muhalefetine verdiği destek ki Türkiye bu desteği göz ardı edemez ve ilgisiz bırakamaz.

Elbette temel mesele, Türkiye’nin işgal altındaki Suriye topraklarından askerlerini çekme meselesidir. İşleri adıyla çağırmamız gerekirse Türkiye, aslında işgalci bir ülke rolünde hareket ediyor. Bu nedenle Türkiye’nin askerlerini çekme konusunda belirli garantiler sunmadığı bir durumda, Şam için diyaloğa girmek zor oluyor.”

Lavrentyev’in bu açıklamasından önce bir önemli açıklaması daha bulunuyordu. Astana Zirvesi sonrasında basına konuşan Putin’in Suriye Özel Temsilcisi, Türkiye'nin, Suriye'de olası yeni askerî harekât düzenleme ihtimaline Rusya'da nasıl bakıldığına dair açıklamasında, "Biz bunu kabul etmiyoruz, bunu defaatle belirttik. Her şeye rağmen Türk tarafının bu adımlardan kaçınacağını umuyoruz, zira harekâtın Suriye'de olumsuz sonuçları olabilir.”

Lavrentyev’in yaptığı son iki açıklama, saha gelişmeleriyle beraber iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Rusya’nın, Türkiye’yi Suriye’de işgalci olarak tanımlamaya yönelmesi gözden kaçırılması mümkün olan bir mesele değil.

Doğrudan Putin’in Suriye Özel Temsilcisi, Türkiye’nin Suriye’de YPG terör örgütüne karşı olası bir askerî harekâtına karşı çıkmakla kalmayıp Türkiye’yi Suriye’de işgalci olarak tanımlaması ve Türkiye’nin Suriye muhalefetine verdiği desteğin son bulmasını talep etmesi Rusya’nın gerçek tutumunu gösteriyor.

Nitekim saha gelişmelerine bakıldığında -önceki yazılarımda da anlattığım üzere- Rusya’nın Suriye’de ciddi bir hareketliliği mevcut. Rusya, YPG terör örgütünü korumak için konvoy konvoy Rus askerleri ve Rusya destekli Suriyeli unsuları YPG kontrolündeki bölgelere konuşlandırıyor. Türk üsleri hedef alınıyor. Rus bombardımanı devam ediyor.

Diplomatik anlamda da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tüm olumlu açıklamalarına karşın; Şam tarafından olumlu bir karşılık gelmedi. Lavrentyev’de el yükselterek Şam’ın katı pozisyonunu destekledi.

Unutulmamalı ki Lavrentyev’in açıklamaları, Cumhurbaşkanı’nın “Sayın Putin'e, Beşşar Esed’in bizim çağrımıza vereceği cevabın temini noktasında bir adım atması çağrımız oldu. Sayın Putin, Esed’e bu adımı atması için herhangi bir çağrıda bulunur mu? Onu da zamana bırakıyoruz.” demesinin akabinde gerçekleşti.

Özetle: Suriye sahasını takip edenler için sürpriz yok. Artık söylemler de saha gelişmelerine uyumlu hâle geldi.