Bu yazıyı sizlere Suriye’nin başkenti Şam’dan yazıyorum. Uzun bir yolculuğun ardından ulaştığım Şam’daki ilk izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istedim. Beşşar Esed ve rejiminin devrilmesinden sonra ülkedeki son durum nedir? Doğrudan, birincil kaynaktan sizlere gözlemlerimi anlatayım.
Öncelikle Suriye’ye geçerken sınır kapısında çok ciddi bir yoğunluk gördük. Ülkelerine geri dönmek isteyen Suriyeli sığınmacılar, geri dönüş için bekliyorlardı. Sınır kapısındaki ani ve beklenmedik bu yoğunluğa, Göç İdaresi Başkanlığı çok hızlı ve güzel bir tepki vermiş. Hızlıca bir düzen kurmuşlar ve geri dönen Suriyeli sığınmacıları güzel uğurluyorlar.
Sınırı geçtikten sonra ilk şaşkınlığımı Azez’de yaşadım. Azez’e en son geldiğimde olan trafik ve yoğunluk kalmamış. Kentin en kalabalık trafik noktasında dahi bir yoğunluk yoktu. Azez’den birçok kişi, yeni özgürleştirilen bölgelere doğru hareket etmiş.
Azez’den sonra YPG terör örgütünden temizlenen Tel Rıfat bölgesine ulaştık. Terör örgütü, Tel Rıfat’ı mahvetmiş. Bölgedeki köy ve kasabalardaki yıkım çok büyük ama buna rağmen bölgeye siviller geri dönmüş. Yolda durmadan hızlıca Şam’a doğru ilerlemeye devam ettik.
Halep’in kuzeyinden kente giriş otoyolu kapalıydı. Şeyh Maksud’daki YPG terör örgütünün varlığı sivilleri tehdit ettiği ve ateş açıldığı için güvenlik önlemleri sebebiyle bu yol kapatılmış. Halep’in kuzey kırsalından köy yolundan batı kırsalına geçtik. Gördüğümüz manzara çok kötüydü. Halep’in batı kırsalı; Esed rejimi, İran ve Rus hava saldırıları yüzünden harabeye dönmüş. Tüm bunlara rağmen insanlar, az da olsa geri dönüp imar faaliyetlerine başlamışlar.
Sonunda Halep kentine vardığımızda ise tablo çok farklıydı. Evet sadece batı Halep mahallelerini görebildik ama Halep canlı, hareketli ve ayakta kalmış. Kentte bir telekomünikasyon sorunu vardı. İnsanlar o sorunun çözülmesini öncelikli olarak istiyorlar. İletişim aksamış durumda.
Halep’ten M4 ve M5 otoyolu üzerinden önce Hama sonra Humus ve nihayetinde Şam’a doğru yol aldık. Suriye’nin can damarları olan bu iki yol, gayet iyi durumda. Yol kullanıma açık ve yolun kenarlarında bırakılan tanklar ve zırhlı araçlar haricinde hiçbir engel veya sorun yok.
Hama ve Humus kentleri çok canlı. Özellikle Humus çok hareketliydi. “Hayat normale dönmüş” desem yanlış olmaz neredeyse. Hama ile Humus’un arasını bağlayan köprü ise Rus hava saldırısına uğramış. Ancak Rus hava saldırısı köprüyü yıkamamış. Köprünün ortasında büyük bir delik var.
Şam’a doğru ilerlerken Türk plakalı araçlarımızı görenler el sallıyor ve Suriyeliler arasında çok meşhur olan ‘başım üstüne’ işaretini yapıyorlardı. Yolda durup konuştuğumuz insanlar, Türkiye’ye teşekkür ediyor ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı övüyorlardı.
Akabinde Şam’a ulaştık ve kentteki kutlamalara yetiştik. Kentteki kutlamaları izlerken etrafımızda 20-25 Suriyeli genç toplandı. Hepsi Türkçe konuşuyordu. Onlarla muhabbet ettik. Türkiye’de yaşamışlar. Bazıları İstanbul, bazıları Kayseri ve Gaziantep’te bulunmuşlar. Türkçeleri gayet iyiydi ve bizleri sevgiyle karşıladılar.