“Kadın dört özelliği için nikâhlanır: Malı için, nesebi (soyu) için, güzelliği için, dini için. Sen dindarı seç de huzur bul/mutlu ol.”
Sevgili Peygamberimiz: (s.a.s.) “Evlenmenin hayırlısı, en kolay ve külfetsiz olanıdır.”  buyurur. İslâm dini, evliliği tavsiye ettiği gibi, evlilik çağında olanların evlenmesine yardımcı olunmasını da öğütlemiştir. Bu tür yardımı, anne ve babaların görevleri arasında saymıştır.

İslam’a Aykırı  Davranışlar Olduğunda  Tevbe Etmeli

Peygamberimiz şöyle buyurur:
“Adalet güzeldir. Fakat idarecilerde olursa, daha güzeldir.
Cömertlik güzeldir. Fakat zenginlerde olursa daha güzeldir.
Dinde titizlik güzeldir. Fakat âlimlerde olursa daha güzeldir.
Sabır güzeldir. Fakat fakirlerde olursa daha güzeldir.
Tövbe güzeldir. Fakat gençlerde olursa daha güzeldir.
 Utanma duygusu (haya) güzeldir. Fakat kadınlarda olursa daha güzeldir.”
“Allah tevbekâr genci sever” “Ancak tevbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar başkadır. Zira Ben onların tevbelerini kabul ederim. Ben tevbeyi çokça kabul eden ve çokça merhamet edenim.”(Bakara, 2/160) “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Zira Allah’ın rahmetinden ancak kâfirler ümit keser.” (Yusuf, 12/87) Peygamberimiz de şöyle buyurmuştur: “Günahtan tevbe eden kimse hiç günahı olmayan kimse gibidir.” Müslüman kişi, bütün gayretiyle İslâm’ın prensiplerine uygun hareket etmeye çalışmalıdır. Buna rağmen günah işlediğinde hemen tevbe ederek kendisine çeki düzen vermelidir. Hangi şey için tevbe etmişse bir daha onu yapmamaya çalışmalıdır. Müslüman genç, korku ve ümit içerisinde hayatını sürdürmelidir.

Korku ve Ümit Arasında Olmalı

Peygamber Efendimiz (s.a.s.), ölüm döşeğinde olan bir gencin yanına girdi ve ona, “Sen kendini nasıl buluyorsun?” diye sordu. Genç, “Ben Allah’ın affını umarım Yâ Rasûlâllah! Ve günahlarımdan da korkarım” dedi. Bunun üzerine Rasûlâllah (s.a.s.) buyurdu ki, “Bu vakitte herhangi bir kulun kalbinde bağışlanma umudu ve günah korkusu birleşince mutlaka Allah o kuluna dilediğini verir ve onu korktuğu azabından emin kılar.” “İnsanlar imtihana tâbi tutulmadan sadece iman ettik (biz de müslümanız) demeleriyle kurtulacaklarını mı sandılar? Andolsun ki Biz onlardan öncekileri de imtihan ettik. Allah elbette (imanda) doğru olanları bilir, yalancıları da bilir. Yoksa kötülükleri yapanlar Bizden kaçabileceklerini (cezadan kurtulacaklarını) mi sandılar? Ne kadar kötü (ne yanlış) hüküm veriyorlar!” (Ankebût, 29/2-4) buyrulmaktadır. Her türlü günahı, haramı işlediği halde “ben de cennete giderim” demek ahmaklıktır.  Korku ile ümit beraber olmalı, sadece korku ve sadece ümit yanlıştır. Yanlışlar da yanlışa götürmektedir… Bazı kişiler de: “Biz günah işliyoruz, o yüzden cennete giremeyiz” diyorlar. Allah’tan ümit kesiyorlar ve günah işlemeye devam ediyorlar. Tabii ki bu da yanlıştır. Günahlara tevbe edenlerin tevbesini Allah, kabul edeceğini bildiriyor: “Allah tevbeleri kabul edicidir.” (Bakara, 2/160)
Dolayısıyla mü’minler ümit ve korku içersinde olmalıdır.