Yusuf Kavaklı hocamızı kaybettik. Ölüm ani dünya fâni. Bu sözler canlı yayında Yusuf Kavaklı hocanın vefat ettiği haberini gözyaşlarıyla veren sunucu Nur Viral’a ait.

Ölüm haberini vermek gerçekten çok zordur. Bir kazadan sonra kaza yerinde yaşanan ölüm haberini aileye iletmek daha zordur. Emniyet güçleri, merhumun ailesine hep “Şu anda hastanede tedavi görüyor, herhangi bir sorun yok” der; çünkü telefonda ölümü duyurmak zordur…

Sunucu Nur Viral, Türkiye’nin en sevdiği hocalarından biri Yusuf Kavaklı’nın ölüm haberini, canlı yayınında duyurmak zorunda kaldı.

“Bugün benim için çok zor bir yayın olacak. Yayıncılıkta böyle bir şey vardır aslında. Sevdiğin birini kaybettiğinde onun anonsunu, duyurusunu yapmak; bu duyguyla yayını sürdürmek çok zor bir durumdur. Sevenleri olarak çok üzgünüz, Yusuf Kavaklı hocamızı kaybettik. Ailesine, sevenlerine sabır diliyorum ve gerçekten hepinizden bugün dua istiyorum. Allah'ın rahmeti ve bereketi üzerinde olsun. En çok sevdiği günde vefat etti, onun için cuma günleri çok özeldi. Hep derdi ki; bugünü dolu dolu yaşamalıyız. Hep beraber onun için dua edelim gerçekten. Stüdyoya geldiğimden beri her yerde onun hayali var. Ölüm ani dünya fâni”

Ve Yusuf Kavaklı hocanın neden bu kadar sevildiğine dair küçük bir not daha…

Sosyal medya deneylerinde veya haberlere konu edilecek röportajlarda olsun, sokakta evli çiftlere soruluyor. Eşiniz mi yoksa siz mi erken ölürse daha iyi olur? Kadınlar hep kocalarının, kocalar da eşlerinin daha erken ölmesinin daha iyi olacağını belirtiyor. Yusuf Kavaklı hoca da kendisinin eşinden önce ölmesinin daha hayırlı olacağını şu ifadelerle anlatıyor:

Ben hiçbir yere sığamam eşim benden önce ölürse ama eşim çocuklarımın yanında kalabilir. Onların yanına sığabilir. Ben onların yanında yapamam.”

Tabii Yusuf hocamızın şu sözleri de yüreklere dokunuyor. Anlatan yine Nur Viral… Bir gün canlı yayın öncesi stüdyoda ikram edilenleri yiyoruz. Yusuf hocamızı gördüm. İkramlardan bir iki dilimini peçeteye sarmış. Nedenini sordum. Eşine götüreceğini söyledi.

Ve sözleri: “Ben onun yemeyeceği hiçbir şeyi yiyemem.”  

Yusuf Hoca’mıza Allah’tan rahmet diliyoruz.

Allah cennetine nail eylesin; sevenlerine, eşine sabırlar ihsan eylesin.

ÖLÜM MELEĞİNİN ALLAH’TAN İSTEĞİ

Ölüm meleği, canlarını almasından dolayı Allah-u Teâlâ’dan insanların korktuklarını söyler. Allah-u Teâlâ da Azrail'e insanların öyle vesilelerden dolayı canlarını vereceklerini ve kendisinden bilmeyeceklerini kaydeder.

AZRAİL VE ÖLÜM ESNASINDA YAŞANANLAR

Ölecek insanın ölüm zamanı gelince, Hz. Azrail’in yardımcıları kişinin ruhunu boğazına kadar çekerler. En son hamlenin yapılması için işi o noktada bırakırlar. Hz. Azrail ise ruhu boğazdan alır. Ölüm anında kötüler pişmanlık duyarlar çünkü o esnada perdeler sıyrılır ve o gideceği yeri görür. Elbette o esnada artık yapılacak tövbe geçersizdir. Kur’an-ı Kerim’de bu an şöyle anlatılıyor:

“Allah ona buyurur ki ey insanoğlu! Dünyadayken bugünden gafletteydin. Şimdi senden gaflet perdesi açtık. Artık bugün gözün keskindir. Gerçeği görüyorsun.” (Ka’f, 22) Gerçeği görüyor ama bu görüşün faydası yoktur artık.

Ölüm anındaki telaş ise Kur’an’da şöyle hatırlatılıyor: “Hayır! Can boğaza dayandığı, ‘Kimdir bunu iyi edecek?’ dendiği, ölmek üzere olanın da bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman işte o gün sevk ediliş Rabb’inedir.” (Kıyamet, 26-27)

Artık o gün tevbe kapısı kapanmıştır. Dönüş imkânı yoktur. Müsaade istenemez. Ölüm ertelenemez. Kaçacak yer yoktur. Fidye de kabul edilmez. Kişi Rabb’iyle baş başadır. Dünyadaki makam ve mevki, statü hiçbir anlam taşımamaktadır. İnsanın ameli neyse ona göre karşılık görülecektir. Ölüm esnasında ölecek kişide bazı hâller görülür. Bunların bir kısmı iyiye, bir kısmı kötüye işarettir.

Allah ölümün bile en hayırlısını versin. Allah ruhunu ölüm meleğine teslim etmiş olan tüm Müslüman kardeşlerimizi cennetiyle şereflendirsin.

Allah Gazze’deki şehitlerimizi cennetiyle ödüllendirsin, geride kalan Müslümanlara yardım eylesin…

Amin.