Çok istifade ettiğim güzel bir yazıyı arz ederim. Buna benzer bir çok makalem var. Lakin bu kadar öz ve güzel yazamadım. Yazarı belli değil. Bu nedenle belirtemedim.

“Devamlı vitrinde kalmak, nazar-ı ammede hoş görünmek gibi alışkanlıklar nefsin hoşuna gitse de, gerek şahısların kendi açısından gerekse Nur hizmetlerinin selâmeti açısından doğru olmayan, her yönü ile tehlikeli ve riskli durumlardır.

Hizmette bulunanların özelliklerinden olan ihlâs, uhuvvet, tevazu ve mahviyet gibi güzel hasletlerin zedelenmesine ve şakirtlerde bulunmaması gereken riya, gösteriş, gurur, kibir gibi zararlı ve çirkin bazı hasletlerin zuhuruna sebep olmasına vesile olabilir.

Daha da önemlisi, her zaman önde görünmek, her daim cemaat olmaya değil, imamlığa talip olmak istek ve arzusu içinde olmak gibi hisler, istemeyerek de olsa diğer dâvâ arkadaşlarının önünü kapatmak, nice istidatların neşv-ü nemasına mâni olmak, daha da ötesi farkında olmadan camiadaki fertlere karşı pederâne ve mürşidâne gibi hal ve tavırlara sapmak gibi kardeşliği zedeleyen, haset ve kıskançlık gibi tehlikeli his ve duyguların zuhuruna sebep olacağını akıldan çıkarmamak lâzım.

Her zaman önde görünme merak ve iştiyakının risk ve tehlikeleri bunlardan ibaret değil. Zamanla sıradan şakirtlerin dışında kendilerinde bir meziyet, bir kabiliyet, bir haslet bulunduğu hissine kapılan bazı şahıslar, kendilerini her şeyi bilen, hiç yanlış yapmayan, çok mükemmel hadimler olduklarını ve dolayısıyla kendilerini her halükârda bir imtiyazlı konumda görmeye ve çevresindeki insanlardan da böyle bir muamele beklentisine girerler. Oldukça saf, iyi niyetli bir çok ihvan da güya ihlâs saygı ve mahviyetin bir gereği olarak, böyle bir his olan şahıslara tam bir teslimiyet ve itimatla her söylediklerini, her yaptıklarını herhangi bir mihenge vurma ihtiyacı duymadan kabul ederler. Onların telkin ve tavsiyelerine harfiyen uyarak yerine getirmeyi hizmetin bir gereği olarak telâkki ederler.

İşte Nur hizmetlerine yönelik tehlike bu noktada kendini gösterir. Bediüzaman’ın; “ebedî, bâki hakikatler, fâni ve çürütülebilir şahıslara yüklenmez” ikazını yapmakla kalmayıp; “ben bir hiçim… Ben bir çekirdektim, çürüdüm.. Ben bir kuru çubuk hükmündeyim… Ben bir ders arkadaşınızım.. Ben nefsimi terbiye etmemişim..” gibi tevazu ve mahviyet dolu ifadelerle kendini kamufle ederek, aynı zamanda Nur hizmetlerindeki hizmet tarzını ve metodunu gözler önüne serdiği halde, camia içinde kendilerinde bir meziyet, bir özellik bulunduğu hissine kapılan bazı hadimler her zaman vitrinde olmak, devamlı önde görünmek merakına düştüler.

Hizmetler nokta-i nazarında bu gibi yanlış tavır ve davranışların faydaları yerine çok zararlarının olduğunu yaşayarak gördük. Önde görünme merakı evvelâ bir çok kabiliyetin savrulmasına; sonra da Nur camiasının istenmeyen bazı sıkıntılara girmesine, yanlış yollara ve istikametlere sapmasına sebep oluyor maalesef”.