Arkadaşlık ilişkileri gencin evinde karşılanamayan ihtiyaçlardan biridir. Ergen gencin sosyalleşmesi için yaşıtları ile beraber olması gerekir. Genç, kendisi gibi ve yakın dostlar arar. Genellikle oturduğu semtteki gençlerle ve okulda arkadaşlıklar kurar.
Hikmet ehli şöyle demişlerdir: Arkadaş üç kısımdır:
1. Gıda gibi olanlar: Böylelerine her zaman ihtiyaç duyulur.
2. İlaç gibi olanlar: Böylelerine bazen ihtiyaç duyulur.
3. Hastalık gibi (mikrop gibi) olanlar: Böylelerine asla ihtiyaç duyulmaz.
Gıda gibi olan ve her zaman ihtiyaç duyulan arkadaşlar hayırlı arkadaşlardır. Hz Peygamber bu konuda şöyle der: “Allah katında, dostların hayırlısı, arkadaşlarına hayırlı, faydalı olandır.” (Tirmizî, Birr 28)
Hz. Ali (ra) şöyle der: “Hakiki dost, kara günde belli olur.”
Dostluğun önemi hakkında şu hikâye anlatılır:
“ Savaşın en kanlı günlerinden biri... Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker teğmene koştu:
Teğmenim, fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilir miyim?
“Delirdin mi?” der gibi baktı teğmen.
Gitmeye değer mi? Arkadaşın delik deşik olmuş... Büyük olasılıkla ölmüştür bile. Kendi hayatını da tehlikeye atma sakın. Asker ısrar etti ve teğmen “peki” dedi, “git o zaman.” İnanılması güç, hayret edilecek durum! Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Teğmen, kanlar içindeki askeri muayene etti. Sonra onu sipere taşıyan arkadaşına döndü:
Sana değmez, hayatını tehlikeye atmana değmez, demiştim. Bu zaten ölmüş.
Değdi teğmenim, dedi asker.
Nasıl değdi? Dedi, teğmen. Bu adam ölmüş görmüyor musun?
Gene de değdi komutanım. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı. Onun son sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim için. Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı:“Geleceğini biliyordum!” demişti arkadaşı. Geleceğini biliyordum.”
Arkadaşlar birbirlerinin dert ortakları, sırdaşları olurlar. Sevinç ve üzüntüleri paylaşırlar. Maddî ve manevî bakımdan yardımlaşırlar. Tabii ki iyi, samimi ve gerçek arkadaşlık/dostluk da bu şekilde olur. Yüce Allah şöyle buyurur: “Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, birbirlerinin dostlarıdırlar. İyiliği emrederler, kötülükten alıkoyarlar, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte Allah onlara rahmet (mutlu ve huzurlu) edecektir.” (9/Tevbe, 71)
Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Kişiyi arkadaşından tanıyın” (Câmi’ü’s-Sağir, Terc. c. 1, s. 318, Hds. 655) Bir insanı tanımanın en güzel ölçülerinden biri de arkadaştır. Kişi mutlaka arkadaşının düşünce ve davranışlarından etkilenir. İyi arkadaş iyiliğe, kötü arkadaş kötülüğe götürür. Atalarımız da bu konuda şöyle der: “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.” “Üzüm üzüme baka baka kararır.” Dolayısıyla iyi arkadaş edinmenin ve kötü arkadaşlardan da uzak durmanın önemi anlaşılmaktadır. Arkadaş konusu çok önemli olduğu için Peygamberimiz: “Kişi sevdiğiyle beraberdir.” (Tirmizî, Zühd 50) buyurmuştur. Zaten bir genç, sevdiği kişiyle arkadaş olur. Sevmediği bir kimseyle arkadaş olmaz. Bu bağlamda sevdiğiyle dünyada da, ahirette de beraberdir. Yanlış arkadaş seçimindeki pişmanlık daha çok ahirette meydana gelir be bu yanlışlık cehenneme girmeye sebep olur. Bunun için kişinin ne kadar pişmanlık duyacağı ve üzüleceği ahirette daha iyi anlaşılır. Bunu Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde şöyle bildirir:
“Keşke ben falancayı dost/arkadaş edinmeseydim” (25/Furkan, 29) diyecekler. Dünyada kötü bir insanla arkadaşlık yapanlar, ahirette de çok pişman olacaktır. Fakat o pişmanlık onlara fayda vermeyecektir.