Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Cennet nefse hoş gelmeyen şeylerle ihâta edilip kuşatılmıştır. Cehennem de nefsin şehvetleriyle (nefse hoş gelen şeylerle) kuşatılmıştır.” (Buhârî, Rikak 28; Müslim, Cennet 1) “Ben Cehennem gibi acâyip bir şey görmedim; insanlar ‘ondan kaçarız’ derler, ama kaygısız uyuyorlar (yaşıyorlar) Yine Cennet gibi acâyip bir şey görmedim; ‘insanlar ‘onu isteriz’ derler, hem de, kulluk görevlerini terk ediyorlar.” (Tirmizî, Cehennem 10)) “Allah cennete giren herkeze daha çok şükretmesi içn günah işleseydi Cehennemde nasıl bir yere gideceğini gösterir. Cehenneme giren kimse de, hasretini artırması için dünyada iyilik yapsaydı, Cennette nasıl bir yere gideceğini gösterir .” (Buhari, Rikak 51) Bu açıdan da mü’min, korku ve ümit içerisinde hayatını sürdürmelidir. “(Cehennem) içinde olanlar (şöyle çığlık atacaklar): ‘Rabbimiz bizi buradan çıkar. (Dünyada) yaptığımız (küfür, şirk isyan ve kötülükler, yanlışlıklar, haksızlıklar, ahlâksızlıklar, hırsızlıklar)dan başka sâlih bir amelde bulunalım (emirlerine uyup yasaklarından sakınalım).’ ‘Size orada (dünyada) öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Sizi uyarıp korkutan da (peygamber de) gelmişti. Öyleyse (azâbı) tadın’ buyrulacaktır.” Fâtır, 35/37)
Allah’ın emrettiklerini yapıp, yasaklarından sakınanların Cennete, Allah’ın emirlerine aykırı hareket edenlerin de Cehenneme gideceğini bildirmektedir: “Yoksa kötülük işleyenler ölümlerinde ve sağlıklarında kendilerini, inanıp iyi ameller işleyen kimseler ile bir mi tutacağımızı sandılar? Ne kötü (yanlış) hüküm veriyorlar! Herkes kazancına göre (ne yapıyorsa) karşılık görür. Onlara haksızlık edilmez.” (Câsiye, 45/21-22)) Âyetlerden de anlaşıldığı gibi İslâm’ın emirlerini yerine getirenlerle getirmeyenler bir değildir. Allah’ın emirlerini yerine getirenler mukâfât olarak Cennete girecek; yerine getirmeyenler de ceza olarak Cehenneme gireceklerdir; bu kadar açık ve nettir. “Kâfirler için hazırlanmış ateşten sakının” (Âl-i İmrân, 3/131) buyurarak Yüce Allah bizleri uyarıyor. Âhirette “bizim cehennem ateşinden haberimiz yoktu, yaptığımız kötülüklerden haksızlıklardan, ahlâksızlıklardan, haramlardan ve günahlardan dolayı ceza çekecek miydik?” deme hakkı olmayacak. Çünkü Rabbimiz apaçık bir şekilde Kur’ân-ı Kerim’de, bu gerçekleri bildirilmektedir.“Kim sâlih bir amelle (iyi işlerde) bulunursa, kendi lehinedir, kim de kötülük (İslâm’a aykırı hareket) ederse, o da kendi aleyhinedir (zararınadır). Senin Rabbin (Allah) kullara zulmedici değildir”( Fussilet, 41/46) “Ama kim de, Rabbinin (huzurunda duracağı) makamından korkup (gereğini yapar) nefsini de kötü arzu ve hevesten men ederse işte muhakkak ki, cennet onun varacağı tek yerdir.” buyrulmaktadır.
Âhirette mazeret kabul edilmeyecektir. Çünkü gerçekler apaçık bir şekilde bildirilmiştir. Cehennem kâfirler için hazırlanmıştır, fakat mü’minlerin de bu cehennemden korunması gerektiği bildirilmektedir. “Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah’ın affına güvendirerek sizi kandırmasın” (Lokman, 31/33) “O halde gücünüz yettiği kadar Allah’tan korkun; (emirlerini) dinleyin, itaat edin.” (Teğâbün, 64/16) Âyet-i Kerime’de açıkça bildirildiği gibi, Allah’ın emrettiklerini yaparak, yasak ettiklerinden kaçınarak cehennem ateşinden korunmaya çalışalım. Beş dakika sigara ateşine tahammül edemeyen insanlar, cehennem ateşine nasıl dayanacak? Ona göre iyi düşünüp kendimize yazık etmiyelim, İslâm’ın prensiplerine bağlı kalmaya çalışalım. Çünkü Ccennet ucuz değil, Cehennem de lüzumsuz değildir.