Sene 2017 Eşimle kısa bir tatile gitmiştik. Eğlenmeyi biraz da dinlenmeyi umuyorduk aslında. Fakat tatilimiz sandığımız gibi olmadı. Eşim zor nefes almaya başlamıştı. Yürüyüş mesafelerini kısaltması dikkatimi çekmişti. Her ne kadar bana belli etmek istemese de bunu anlamak çok zor değildi. Uzun zamandır tansiyon problemi vardı hep geçiştiriyordu.
Stresten, yorgunluktan deyip duruyordu. Tatilden döndük ama o tatilin bana ne kadar zehir olduğunu, bir Allah bir de ben bilirim. Eşimin ellerine kramplar giriyordu. Göz kapakları şişiyor, ellerinde ödemler oluşuyordu. Nihayet tatili daha fazla uzatmadan döndük. Aile hekimine gittik. Önce basit bir kan tahlili verdik. Hiç unutamadığım bir an, eşimle karşılıklı oturuyoruz.
Benim elimde telefon, tahlil sonuçlarını bulmaya çalışıyorum. Ve sırayla anlamaya çalışıyorum. Kanı çok fazla düşmüş, ve kreatinin değeri tam altı. Normal değerlerin, üst sınırı, bir nokta on civarı. Eşime söyleyemiyorum bir türlü ama söylemek zorundayım. Başımdan ayaklarımın ucuna kadar elektrik çarpmış gibi hissediyorum. Hayatımız bitmişti artık. Neyle yüz yüze olduğumuzu çok iyi biliyorduk. Ben telefona sarıldım, doktor arıyorum soru soruyorum. Hiç bir şey anlamadığım cevaplar. Tahlil sonuçlarındaki ürenin, potasyumun değerlerini soruyorlar. Acil diyalize girmesinin gerektiğini eğer geç kalırsak bilincini kaybedeceğini ve komaya gireceğini söyleyen doktorlar var.
Allahım hepsi bir kabus olsun ve ben biran önce uyanayım diye dua ediyorum. İlk önce ultrasona giriyor. Böbrek boyutları normal diyorlar. Henüz küçülme olmamış diye konuşuyorlar. Ne demek istiyorlar, anlamaya çalışıyorum. Doktoru, böbrek bulunsa iyi olur diyor. En fazla iki ayı var. Bütün aile kan gruplarımıza bakıyoruz.Hiç birimizin ki uyumlu değil. Eşimin kan grubu sıfır. Yani sadece kendi kan grubundan uyumlu böbrek vericisi bulunabiliyor. Sonra çapraz nakil diye bir şey öğreniyorum. İki aile böbrek kardeşi oluyor, bir nevi değiş tokuş yani. Fakat sıfır kan grubu için bu pek iç açıcı görünmüyor. Sıfır kan grubu genel verici olduğu için çapraz nakilin olması pek kolay olmuyor.
Eve dönüyoruz, sabahlar hiç olmuyor. Eşimin nefesini sayıyorum, dakikada kaç kez nefes alıyor diye. Her gün ağlıyorum aslında. Ama ona karşı hep güçlüyüm. İkimiz de gözlerimizi kaçırıyoruz birbirimizden. Ben her an ambulansı çağıracağım diye tetikteyim. O uyurken her anını kontrol ediyorum. Dua ediyorum, daha kötüsü olabilirdi diye teselli etmeye çalışıyorum kendimi. Ama geceler bir türlü bitmiyor. Ve o an.... Sabah hastaneye gidiyoruz. Ve eşime serum takılıyor. Ben de çaresiz doktorların yanında, ne yapmam gerektiğini konuşuyorum. Kateter açılması gerek diyorlar.
Nedir o, ‘Allahım hiç bir şey bilmiyorum ki‘. Sonra öğreniyorum ki boyundan bir damar yolu açıyorlar. Diyaliz de bütün kanı alıp, devir daimle temizlemek için. Boyundan kısa bir süreliğine takılıyormuş, bu kateter. Sonraki günlerde koldan damar bulup yerleştiriyorlar. Daha neler öğreneceğim. Çok zor gerçekten çok zor. Ya eşim, onun duyguları, tek bir kelime edemiyoruz birbirimize. Sadece susuyoruz. Evet kateter yolu açıldı. Çok canın acıdımı diyorum. Hiç bir şey söylemiyor. Boynundan bir sürü kablolar sarkıyor. Bu şekilde kalacakmış.