Geçtiğimiz haftaki köşe yazımda uzun uzun Suriye’nin El-Bab kentinde Esed rejimi ile güvenli bölge arasındaki geçiş noktası olan Ebu Zindeyn kapısının açılmasına karşı yerel direnişi anlattım. Bölge halkının, Ebu Zindeyn kapısının açılmasını Ankara ile Şam arasındaki normalleşmenin bir parçası gördüğünü ve kendi ekonomik çıkarına rağmen buna karşı çıktığını anlattım. Bunlar doğru. Ama bir de olayın diğer bir yüzü var: Ekonomik çıkarını korumak için Ebu Zindeyn geçiş noktasının açılmasını istemeyenler.
Savaş bölgelerini ve savaş tarihini çalışanlar çok iyi bilir. En kötü şartlar ve en sert cephelere rağmen ticaret bir şekilde yolunu bulur. Bir savaş ekonomisi oluşur. Taraflar arasında geçişler olmasa bile tüccarlar, kaçakçılar vasıtasıyla bir bölgeden diğer bir bölgeye mal götürür.
Kaçakçıların devreye girmesiyle tüccarlar ticaretini yapabilir ama bu süreçten en çok siviller zarar görür. Kaçakçılar ise mallarını geçirme karşısında büyük paralar kazanır. Malların fiyatları çok yükselir ve insanların ekonomik durumu çok kötüleşir.
Zamanla bu kaçakçılık ağları güçlenir ve bölgedeki idari yapılanmayı dahi etkilemeye başlar. Farklı taraflarla yolsuzluk ilişkisi kurar ve herkese para dağıtır. Bundan kaynaklı olarak da o bölgede devlet otoritesi, düzen ve idari yapılanma son derece olumsuz etkilenir.
Ebu Zindeyn bağlamında aynen öyle bir süreç yaşanıyor. Eğer Ebu Zindeyn geçiş noktası açılırsa o zaman Suriye Geçici Hükûmeti’nin bütçesi artar. Otoritesi zamanla güçlenir. Tüm geçişler resmî olur. Suriye Geçici Hükûmeti Savunma Bakanlığı’na bağlı Askerî Polis Teşkilatı, giren ve çıkan tüm araç ve insanları kontrol eder ve kanunlara riayet etmesini sağlar.
Ancak bu durumda kaçakçılıktan yüksek meblağlarda gelir elde eden oluşumların gelir kaynakları da kurur. Tüccarlar kaçakçılara yüksek meblağlar vermek yerine, geçiş noktasından resmî olarak mallarını geçirir. Böylelikle kaçakçıların kurmuş olduğu yolsuzluk ağı da olumsuz etkilenir.
İşlerin bozulmasını istemeyen bu yapılanmalar da Ebu Zindeyn geçiş noktasının açılmasına karşı çıkmaktadır. Bu, bir savaş bölgesi için son derece öngörülebilir bir durum.
Ebu Zindeyn geçiş noktasının açılması bölgenin ekonomik durumunun iyileşmesine yol açacaktır. Ancak geçiş noktasının açılması karşısında iki meydan okuma var. Birincisi önceki yazımda anlattığım Esed rejimiyle normalleşmeye karşı yerel direniş. İkincisi ise kaçakçıların oluşturduğu yolsuzluk ağıdır.
Birinci engele karşı düzgün ve etkili bir iletişim stratejisi benimsenirse, o zaman Ebu Zindeyn geçiş noktasının açılışı karşısında bu engel kaldırılabilir. Kaçakçıların direnişini kırmak çok mümkün değil.
Ancak kaçakçıların da yerel halk direnişi olmadan, kendilerinden suni bir direnişle Ebu Zindeyn geçiş noktasını engellemeleri çok mümkün değil. Ama rejim ve YPG bölgesindeki ortaklarıyla koordineli olarak hareket edip farklı sabotaj girişimlerinde bulunabilirler.
Özetle, Ebu Zindeyn geçiş noktasının açılması Suriye’deki güvenli bölgenin ekonomik ve idari geleceği için bir dönüm noktası olabilir.