Hıristiyan dünyası yılbaşına kutsiyet vermiş ve kiliseler aracılığı ile bu günlerde çeşitli dini etkinlikler düzenlemişlerdir. Pazar günü kiliseye gitmek, evliklerini yine kilisede yapmak ve öldüklerinde cenaze işlerini yerine getirmek başlıca dini görevlerden bir tanesidir. Bundan başka önemli bir dini ibadetleri yoktur. Tesettür, dua ve sadaka vermek gibi ibadetler Hristiyan inancında bulunmasına rağmen nerdeyse hiç uygulanmamaktadır. Materyalizm bütün Hristiyan adetlerini adeta yıkmış seküler yaşam bu toplumlarda yeni bir din olarak Hristiyanlığın yerine geçmiştir.

Müslümanların günün beş vaktinde kılmak zorunda oldukları namaz ve senenin bir ayında tutmak zorunda oldukları oruç ibadeti olmadığı için Hristiyanlarda güçlü bir inanç sistemi yoktur. Kolaylıkla materyalistlerden etkilenirler ve “Velediyet-Tanrı’nın çocuk doğurması” fikrine inandıkları için kolaylıkla bir dinsizin sözüne inanabilirler. Sebep-sonuç ilişkileri içerisinde olayların cereyan ettiğini düşündükleri için; her şeyin Kayyum olan Allah tarafından ayakta tutulduğunu idrak etmede güçlük çekerler. 

İşte yılbaşını dostlarla birlikte geçirmek, onlara hediye vermek Hristiyanlar için önemli bir ibadet sayılmaktadır. Her ne kadar çam ağaçlarına zarar vermek pahasına da olsa onlara göre yaz-kış yeşilliğini koruyan bu ağaçları kesip süsleyerek aileleri ile birlikte eğlenmek, önemli bir dindarlık ölçüsüdür.

Güney Afrika Cumhuriyetinin Durban şehrine gittiğimizde kilise mensupları gemimizdeki bütün denizcilere bir hediye paketi göndermişti. Benim hesabıma düşen pakette
de özenle hazırlanmış hediyelere rastladım. Maddi değerleri küçük olmakla birlikte verilen emek bir hayli fazlaydı. Hele hele bir çocuğun hazırlamış olduğu ve boyanmış elleri ile kâğıt üzerine izler bırakarak süslediği mektup çok hoşuma gitmiş çocuklarımı hatırlamama ve gurbet acısını bir parça hafifletmeye vesile olmuştu. Kısaca “mutlu yıllar” temenni ediliyor, Hıristiyanlara karşı sempati ile bakılması amaçlanıyordu.

Günümüzde ise Hıristiyanların kutsallık atfettiği yılbaşı eğlenceleri değişmiş kutsallık bir yana ahlaksızlığı teşvik eden bir yapıya dönüşmüştür. Bundan Hıristiyanların dindar olanları dahi rahatsızlık duymaktadır. Fakat materyalizm yani maddeye tapınmanın getirdiği deformasyon en çok bu dine mensup olan insanları etkilemiştir. Üstüne üstlük diyalektik materyalizm (komünizm) Hıristiyanlığa öyle şiddetli bir darbe vurmuştur ki Avrupa’nın hem doğusunda hem de batısında boş kalan kiliselere artık kilit asmak gerekmiştir.

Tahrif edilmiş bir dini yıpratmak dinsizler için çok zor olmasa gerek. Lakin zaman ilerledikçe adeta gençleşen İslamiyet her geçen gün insanların kalplerini daha fazla ısıtmakta, din düşmanlarının hilelerini boşa çıkarmaktadır. İnşallah, bu inkişaf kıyamete kadar gelişerek devam edecektir.