Gençlik, milletlerin geleceği ve en önemli güç kaynağıdır. Gençlerini iyi yetiştirmiş olan toplumlar, güçlü ve sağlıklı bir yapıya kavuşmuş olurlar. Eğer gençlik ihmal edilir, iyi eğitilmez, uyuşturucu, alkol, fuhuş, kumar, tembellik veya sapık akımların ağına düşmeye müsait bir ortamda kendi başına bırakılırsa, o zaman pek çok problem ve sıkıntılarla karşı karşıya kalınır. Gençlik çağının başı ergenliktir. Bu dönemin başlangıcı kızlar için 11–21, erkekler için 13–21 yaşlar arası olarak bilinir. Ergenlik dönemi, biyolojik, psikolojik, zihinsel ve sosyal açıdan gelişmin olduğu çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemidir. Genç, kendini kanıtlama çabası içindedir. Bu yolla bağımsızlığına kavuşacak kendi kimliğini bulacaktır. Niçin yaratıldığını, hayatın amacını sorgulayarak, kimliğini arama çabasındadır.
Çocukların büyüme ve gelişmeleri her yönden dengeli ve sakin olarak devam ederken, gençlik dönemine geçişte çok önemli bir dönüm noktası olan ergenlik dönemine girdiğinde, birden dengenin bozulduğu ve gencin ruh dünyasının değişikliğe uğradığı görülür. Sıkılganlık, kıskançlık, şüphe, vesvese vb. gibi duygular bu dönemde kişilerin uzak kalamadıkları hallerindendir. Bilhassa, Allah’ın varlığı, dinin muhtevası ve bir takım emirleri karşısında şüphe, kararsızlık ve çatışmalar, insan hayatında en çok bu dönemde kendilerini gösterirler.
Din psikolojisi açısından gençlik dönemi, hem “dinî uyanış, dine dönüş” ve hem de “dinî şüphe ve kararsızlık” dönemi olarak bilinir. Gençlik, bir nevi belirsizlik, arayış ve şekillenme dönemidir. Ergenlik dönemi, gençlerin o ana kadar sahip oldukları bütün inançlarını, dinî anlayışlarını yeni baştan oluşturma sürecidir. “Fırtına ve stres döneminin zorluklarını yaşayan genç için ‘din’, bir yandan çıkış yolu gösteren bir ‘yol haritası’ özelliği taşırken, öte yandan da sorunlarıyla başa çıkmada destekleyici bir işlev görür. Genç, din sayesinde yalnız olmadığını hisseder. Kendini yaratan bir gücün (Allah’ın) var olduğunu ve o gücün yardım edebileceğini düşünür. Din gence heyecan verir. Gencin kendisini yönetmesini ve çevreye uyumunu kolaylaştırır. Bütün bunlara ek olarak din, bireye denge ve hoşgörünün yanı sıra vizyon genişliği sağlar.” Dengeli, huzurlu ve uyumlu bir ergen olabilmek için ‘inanç’, dinî açıdan kendine bir yön bulmuş olmak önemlidir.
Hz. Peygamber de, kıyamet gününde arşın gölgesinde barınacaklar arasında, “Rabbi’ne ibadet ederek yetişen gençleri” de sayarak, gençken dinî yaşamanın önemine işaret etmiş; başka bir hadisinde de, “İnsanoğlu, Kıyâmet gününde; gençliğini nerede ve nasıl harcadığından.... sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamaz” buyurarak, gençlik enerjisinin Allah’a kulluk ve insanlığa hizmet uğrunda değerlendirilmesi gerektiği mesajını vermiştir. Dünyaya gelişimizin gayesi, Allah’ı tanımak ve ona ibadet etmektir. İnsan, beden ve ruhtan meydana gelen bir varlıktır. Bedenin maddi gıdaya ihtiyacı olduğu gibi ruhunda manevî gıdaya ihtiyaci vardır. Ruhun en önemli gıdası sağlam iman ve ihlâsla yapılan ibadettir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de şu hadisi şerifinde dikkatimizi bu gerçeğe çekmektedir: “Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bil; ihtiyarlamadan önce gençliğinin, ölüm gelmeden önce hayatının, hasta olmadan önce sağlığının, meşguliyetten önce boş vaktinin, yoksulluğa düşmeden önce zenginliğinin kıymetini bil” buyurur.
Gençliğin değerinin bilinmesi, gençlerin bu dönemde, hem kendileri ve hem de aile ve toplum için hayırlı ve faydalı şeyler yapmalarıyla mümkün olur. Kısaca dünya ve âhiret saadetini kazanmak için, bütün görev ve sorumlulukları yerine getirmek, her türlü kötü ve zararlı alışkanlıklardan uzak durmak ve Allah’a karşı olan kulluk görevlerini yerine getirmektir. İşte o zaman gençliğin değeri ve önemi bilinmiş olur.