Türkiye, 15 Temmuz’un hemen akabinde yeni bir güvenlik doktrini ile terörü kaynağında bitirmeye yönelik bir paradigmayı hayata geçirmeye başladı. Bu bağlamda Suriye’de Fırat Kalkanı Harekâtı ile hem PKK’nın sözde kantonlarını birleştirilmesi engellendi hem de sınır hattındaki DEAŞ unsurları elimine edildi. Ardından önce Afrin bölgesinde Zeytin Dalı Harekâtı gerçekleştirildi. Burada da asıl amaç örgütün Akdeniz’e ulaşma hayalini yok etmek ve Amanoslara yönelik emellerini boşa düşürmekti. Sonrasında Barış Pınarı Harekâtı gerçekleştirildi. Tel Abyad, Resul Ayn gibi bölgeler örgütün elinden kurtarıldı. Suriye ile birlikte eş zamanlı olarak Irak’ta da yeni güvenlik doktrininin gereği olarak kapsamlı kara harekâtları yapıldı. Önce “kararlılık harekâtları”, akabinde Pençe, Kapan ve Kilit harekâtlarıyla Hakurk bölgesinden Sinat-Haftanin’e kadar Türkiye-Irak sınır hattında önemli bir alan hâkimiyeti sağlayacak şekilde stratejik dağ silsilelerindeki hâkim bölgeler ele geçirildi. Geçmişten farklı olarak Türk ordusu gir–çık yaparak değil, girdiği bölgelerde yerleşip alan hâkimiyeti elde edecek şekilde bir hareket tarzı benimsemiş durumda.

Şimdi Irak’ta kaldığımız yerden devam edecek şekilde yeni büyük harekâtlara hazırlanıyoruz. Esasında bir süredir özellikle Zap ve Hakurk bölgesinde adım adım ilgili harekâtların başladığı söylenebilir. Hâkim tepelere helikopter birliği operasyonları yapılarak bölgedeki alan hâkimiyeti artırılmaya başlandı. Mevsimsel şartların iyice olgunlaşmasıyla daha kapsamlı büyük harekâtların da başlaması artık an meselesi.

TERÖRÜN KALBİ GARA

Türkiye’nin Irak’ta başlatacağı yeni harekâtların ana hedefleri içerisinde Metina-Zap, Hakurk’ta kalan bölgelerle birlikte en büyük lokma olarak Gara görünmekte. Hakkâri Çukurca’nın 35 kilometre güneyinde, Suriye sınırına ise yaklaşık 110 kilometre mesafedeki Gara, PKK adına çok kritik bir bölge. Burada örgüte ait komuta kontrol merkezi, eğitim alanları, üslenme bölgeleri olduğunu biliyoruz. Yine coğrafi konumu itibarıyla hem Türkiye’ye hem de Suriye’ye geçişler için stratejik bir değere sahip. Buranın kaybedilmesi demek PKK’nın bölgede Kandil’e doğru sıkışacağı, Sincar dolayısıyla Suriye ile de ana bağlantının kesileceği anlamına geliyor. Türkiye daha önce de Gara’da çeşitli nokta operasyonlar düzenlemişti. Özellikle kaçırılan Türk vatandaşlarının tutulduğu mağaraya yönelik özel kuvvet operasyonu yapılmış PKK unsurları elinde tuttukları vatandaşlarımızı infaz etmişlerdi. Operasyonda çok sayıda PKK’lı öldürülmüştü. Yine MİT’in de-kapitasyon operasyonlarının ana hedeflerinden birisi hep Gara bölgesi olmuştur. Burada HPG’nin sözde saha komutanları birçok kez etkisiz hâle getirildi. Ancak bölgenin PKK’dan tamamen temizlenmesi için büyük bir harekâta ihtiyaç duyulduğu çok açık.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bağdat ve Erbil ziyaretiyle iyice somutlaşan yeni süreçte terörle mücadelede Bağdat ile daha yakın bir koordinasyon sağlanacağı, Erbil ile hâlihazırda iyi bir iş birliğinin olduğunu da unutmamak gerekiyor. Türkiye, geçmişe nazaran daha iyi imkânlarla askerî harekâtlar yapabilme olanağına kavuşmuş oldu. Nihayetinde bu yaz Irak’ta PKK için işler hayli zor geçecek.