Bütün Askeri darbeler Türk Silahlı Kuvvetlerine büyük zarar vermiştir. Ay Yıldızlı sancağımızın şerefle dalgalandığı askeri kışlalarımızda din düşmanı Sabetaycı komutanlar yüzünden çok çirkin ve üzücü olaylar yaşanmıştır.
Şimdi ise hükümetimiz Taksim camiini açtığı gibi kışlalarımıza cami inşaatına girişmiştir. Öncelikle Harp okullarında ve bir kışlada TOKİ tarafından cami inşaatı için ihaleye çıkılmış 90 yıl önce yıktırılan Osmanlı yadigarı Heybeliada Bahriye mektebi camiinin inşasına başlanmıştır.
Devletin ve yargı organlarının görevleri arasında din düşmanlığı nedeniyle görevini kötüye kullananlar hakkında soruşturma açılması vardır. Keyfi olarak cami yapımına engel olan komutanların hukuk önüne çıkarılarak gerekli cezaların verilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca kışla camilerinde Türk örf ve adetlerine aykırı tutum ve davranışlar içine giren kişilere de dini yapılarda saygılı olmaları için uyulması gereken kuralların açıkça belirtilip yayınlanması gereklidir.
Örneğin ayakkabı ile camiye girip kutsal sayılan kitabımıza karşı saygısızlık edenlerin haddi hesabı yoktur. Halkımızın dini değerleri ile alay edip küçümseyen bu kişilerin bir daha böyle bir eyleme girişmemeleri için caydırıcı ve ağır cezalar verilmesi şarttır.
Bunun neden gerekli olduğunu askeri darbe süreçlerinde yaşanan bir olayı örnek göstererek izah etmek istiyorum. Abdullah Sönmez isimli bir subayın yaşamış olduğu çok üzücü bir olayı ibret alınması için aynen nakledeyim:
“Sene 1992 veya 1993. Uzunköprü’de Bölük komutanıyım. Yaz dönemi yani tayinlerin ve izinlerin yoğun olduğu dönem. Tabur Komutanımız tayini çıktığı için birlikten ayrılmıştı. Yeni atanmış olan da yurt dışında olduğundan henüz katılmamıştı. Ben de en kıdemli Bölük komutanı olarak Tabur komutanlığına vekâlet ediyorum.
2. Kolordu Komutanı MİT Müsteşarlığından yeni atanan Teoman Koman idi. Emir ve komutayı teslim alır almaz, birlikleri tanıma maksadıyla denetlemeler yapıyordu. Hudut birlikleri olmamız dolayısıyla ilk denetlemesini de Uzunköprü garnizonuna yapmıştı. Birlik Komutanlığına vekâlet etmem dolayısıyla ben de Komutanın denetlemesine eşlik ediyorum.
Diğer Tabur komutanları ile birlikte kışlanın kolaylık tesislerini Teoman Koman’a gezdiriyoruz. Tam mutfağı denetlerken mutfağın 500 metre uzağında bulunan şadırvanı, minaresi olan kışla camisinden ikindi ezanı okunmaya başladı.
Teoman Koman büyük bir hayretle ezana kulak verdi. Mutfaktaki denetlemesini orada keserek,”Bu ne ya! Tekke mi burası yoksa Kışla mı!” diye sinirlenerek camiye doğru hızla gitmeye başladı.
Tabi arkasından biz de gitmek zorunda kaldık. Camiye vardı, doğrudan kendisi kapıyı açarak ve botlarını dahi çıkarmadan camiden içeri girdi.