Müslüman kişinin yerine getirmesi gereken vacip ibadetlerden biri de kurbandır. Kurban, Allah’a yaklaşmak ve onun hoşnutluğunu kazanmak amacıyla kurban bayramı günlerinde nitelikleri belli bir hayvanı kesmektir. Allah için kesilen bu hayvana da “kurban” denir. Akıllı, ergenlik çağına girmiş ve maddi imkânı olan Müslümanlar, kurban kesmekle yükümlüdürler. Kur’an-ı Kerim’de şöyle ifade edilmiştir: “Rabb’in için namaz kıl ve kurban kes.” (Kevser, 108/2) Hz. Peygamber’in birçok hadisinde de hali vakti yerinde olanların kurban kesmesini söylemiş, hatta “Kim imkânı olduğu halde kurban kesmezse bizim mescidimize yaklaşmasın” (İbn Mâce, Edâhî, 2); “Ey insanlar, her sene, her ev halkına kurban kesmek vâciptir” (Tirmizî, Edâhî, 18) gibi ifadelerle bu gereklilik önemle vurgulanmıştır.
Kurban, ilk insandan günümüze kadar bütün toplumlara emredilmiş ve vakti belirlenmiş ibadetlerden biridir. (Hac, 22/34) İnsan bu ibadet vesilesiyle teslimiyet ve fedakârlık göstererek Rabbine yakınlaşır. Kurban, Allah’ın verdiği sayısız nimetler için bir şükür anlamı taşır. İnsan kurban ibadetiyle Allah’ın emrine itaat ederek kulluk bilinciyle davrandığını canlı bir biçimde ortaya koyar. Kurban, toplumda dayanışma ruhunu canlı tutar. Kurban etinin paylaşılması sebebiyle akraba ve komşularla yakınlık kurulmuş olur. Yüce Allah, Hz. İbrahim’in kurbanla ilgili yaşadığı olayı, kur’an’da, bizlere şu şekilde bildirmektedir: “(İsmail) onu anlayabilecek çağa ulaşıp da (İbrahim ona): “Ey oğlum! Gerçekten rüyamda ben seni kurban ettiğimi görüyorum. Bir düşün, buna ne dersin?” deyince, (İsmail) de: “Ey Babacığım! Sana emredileni yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın.” dedi. (Saffat, 37/102). Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in bu teslimiyetini Allah mükâfatlandırdı. Hz. İsmail’in yerine büyük bir kurbanlık verdi.
(Saffat, 37/107). Bu ayetten, Allah’a teslim olanı bıçak bile kesmediğini görüyoruz. Kurban, Allah yolunda fedakârlığın ona teslim olmanın ifadesidir. Kurban bize Hz. İbrahim’in mirasıdır. Kurban, Hz. İbrahim’in Yüce Allah’a olan sevgisinin ve sadakatinin bir göstergesidir. Bizler de Hz. İbrahim gibi, Allah’a olan sadakatimizi göstermek ve O’na yakınlaşmak için kurban keseriz. Kurban ibadetinde Hz. İbrahim’in sadakatinin yanında eşi Hz. Hacer ve oğlu Hz. İsmail’in Yüce Allah’ın emri karşısında samimi duygularla teslimiyetleri de ön plana çıkar. Mü’minler Kurban kesmekle, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in şanlı hatıralarını anmakta, tazelemekte ve gerektiğinde kendilerinin de aynı teslimiyet ve fedakârlığa hazır olduklarını ifade etmektedirler. Kurban, fedakârlık, vefâ, samimiyet ve cömertliğin sembolüdür. Kişilik kazanılmasında da etkisi büyüktür. Kurban ibadetinin bireysel ve toplumsal faydaları vardır. Kurban ibadeti aynı zamanda sosyal bir ibadettir. Müslüman, merhametin ve sevginin paylaşıldığı bu bayram günlerinde İslam ümmetinin bir parçası olduğunu hisseder. Bu da onu manevi açıdan güçlendirir. Kurban, Müslümanlar’a kardeşlik, yardımlaşma ve birbirine destek olma bilinci kazandırır.
Sosyal adaletin sağlanmasına katkıda bulunur. Toplumdaki fakirlerin, kimsesizlerin gözetilmesine vesile olur. Zenginler bencillikten, fakirler terk edilmişlik duygusundan kurtulurlar. Kurban, insanlar arasında kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu artırır. Kişiyi sadece kendisini düşünmekten kurtarır, cömert ve fedakâr olmaya sevk eder, cimrilikten sakındırır. Yapılan yardımlarla zenginle fakir arasındaki bağlar güçlenir ve zenginlerin fakirleri düşünmelerine, onlara çeşitli şekilde yardım etmelerine katkı sağlar. Kurban, Allah’ın emrine uyarak kulluk bilinciyle onun rızasını kazanmak için kesilir. Kurban kesen kişinin Allah’a bağlılığı artar. Ona yakın olmanın mutluluğunu yaşar. Kur’an-ı Kerim’de bu durum şöyle belirtilmiştir: “Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır.
Fakat sizin Allah’ın emirlerine olan bağlılığınız ulaşır....” (Hac, 22/37); De ki: “Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm, hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’âm, 6/162) İbadetler, yapılacak işler Allah rızası için olmalıdır. İhlâs her işte temel öğedir. İhlâssız/samimiyetsiz yapılan işlerin Allah katında hiçbir değeri, önemi yoktur. Allah indinde önemi ve sevabı olan ameller Allah rızası için yapılan amellerdir. Peygamberimiz bu gerçeği bizlere şöyle bildirmektedir: “Allah ancak kendi rızâsı gözetilerek, (ihlâs ile) hâlis bir niyetle yapılan ameli kabul eder!” (Nesâî, Cihad 24) Dolayısıyla ibadetler, yapılacak işler Allah rızası için olursa dünya ve ahirette onun faydası görülür. Bu duygu ve düşüncelerle bütün Müslüman kardeşlerimizin Kurban Bayramı’nı tebrik eder, bayramın bütün insanlık için hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ederim.