Hamas, silahlı kanadı da olan bir direniş örgütü. Seçim kazanmış bir siyasi parti. Sadece Filistin halkının değil, dünya halklarının çoğunluğunun gözünde meşruiyeti tartışılmaz bir yapı.

İsrail ise işgal yolu ile kurulmuş, tarihi boyunca her tür suça imza atmış bir devlet. Hırsızlık, yağma, cinayet, tecavüz, işkence ve soykırım; İsrail için “sıradan” faaliyetler. İyi yaptığı işlerden biri de başka ülkelerin sınırları içinde silahlı eylem yaparak adam öldürmek. Mossad’ın başka ülke sınırları içinde giriştiği adam kaçırma, öldürme ve işkence eylemlerinin sayısı 300’den fazla.

Ancak Batılıların gözünde İsrail meşru ve saygın bir devlet, Hamas ise terörist!

İsmail Heniyye’ye yönelik alçak suikast, Batılı ajanslar tarafından “Mossad operasyonu” diye duyuruluyor. Yahu ne operasyonu? Bağımsız bir ülkenin sınırları içinde başka bir bağımsız ülkenin en önemli sivil siyasetçisini tuzak kurarak öldürmek ne zamandan beri “operasyon” oluyor?

Heniyye cinayetinin sorumlusu sadece İsrail değil, Filistin’deki soykırıma sessiz kalan, İsrail’e arka çıkan tüm Batılı devletler. Bu suçu onların yüzüne vurmak lazım.

HENİYYE’NİN ÖZELLİĞİ

Heniyye, işgal ve soykırıma karşı direnen bir örgütün başındaydı. Bizim için Kuvâ-yi Milliye ne ise Filistin için de Hamas o.

Bu direniş de tıpkı Kuvâ-yi Milliye gibi sadece işgalciye karşı savaşmıyor, onun arkasındaki tüm Batı dünyasına direniyor. Heniyye, dört yandan kuşatılmış, yoksul ve bitkin bir halkın önüne düşerek soylu bir direniş inşa etti. Şu anda tüm Müslüman dünyasında Batı ile sıcak savaş hâlinde olan tek liderdi. Hedefte olmasının sebebi de buydu.

DAHA FAZLASINI YAPMALIYIZ

Türkiye’nin Filistin’e verdiği siyasi destek ortada. Ancak bu Filistin’in zaferi için yeterli değil. Batılılardan ilerici bir insani hamle beklemek de hayalcilik. Türkiye’nin girişimi ile temaslara başlayan beşli grup, Batı’dan eli boş döndü. Bu girişim sadece biraz Suudi Arabistan’ı hizaya getirmeye yaradı bir de Çin’i daha olumlu bir çizgiye çekti.

Arap ülkeleri ile varıp varılabilecek yer işte burası. Diğer aktörlere bakmak lazım…

İran, son olaylar ile beraber güvenilir bir aktör izlenimi vermiyor. Çin ise hem çok uzakta hem de Tayvan’daki denge yüzünden kendine has bir ajandası var. Geriye bir tek Rusya kalıyor. Türkiye, Rusya ile beraber Gazze halkına askerî destek verilmesi konusunu gündemine alabilir. Rusya, BM Güvenlik Konseyi Daimî Üyesi, veto hakkı var. Türkiye ise bölgenin en güçlü Müslüman ülkesi. Bu iki ülkenin ön ayak olacağı bir girişime Müslüman ülkeler kayıtsız kalamaz. Hatta belki İrlanda, İspanya gibi ülkelerin sembolik katılımı da sağlanabilir, bir anda büyük bir uluslararası insani müdahale gücü ortaya çıkabilir.

ESKİ MECLİSİ FİLİSTİN’E TAHSİS EDELİM

Bir başka konu, Filistinli siyasetçilerin güvenliği konusu. Mossad dünyanın her yerinde cirit atıyor. Ne İran ne Lübnan ne de başka bir ülke, Filistin liderleri için güvenli değil. Sürgündeki Filistinliler için Ankara’da resmî çalışma ofisleri tahsis edilebilir. Filistin parlamentosunun bir bölümü, eski Meclis binamızı geçici olarak kullanabilir. O binanın sembolik manası yüksektir. Hem Filistinli liderler Türkiye topraklarında güvende olurlar hem de Kuvâyi Milliye ruhunun moral gücü devreye girmiş olur.

WE ARE OK

Sabah bu mesajla uyandım. Göğsümdeki ağırlık biraz hafifledi.  Beyrut’taki tanıdıklarım ve eski iş arkadaşlarım iyiymiş. Sevindiğim şey bu… Peki ya diğerleri?

İsrail’in saldırganlığı durmak bilmiyor. Dünya, sivillere karşı bu kadar acımasız davranan bir başka rejim daha görmedi. Hepimiz Filistin’deki, Lübnan’daki, Suriye’deki insanlar için endişe etmekte haklıyız. Ama şayet birileri siyonist barbarlığa dur demezse, yakında kendi güvenliğimizden de endişe etmeye başlayacağız.