‘Topraktan Sofraya Edirne’

Kasım ayının ilk günlerinde, Edirne'nin tarihî ve köklü semti Karaağaç, benim de katıldığım "Topraktan Sofraya Edirne" festivaliyle âdeta bir lezzet cennetine dönüştü. Festivalin her köşesi, Edirne'nin zengin mutfak kültürünü keşfetmek isteyenler için eşsiz bir deneyim ve aynı zamanda şehrin tarihi ve kültürüne bir yolculuktu sanki. Tarihin derinliklerinde saklı kalan tatlar, modern dokunuşlarla harmanlanarak sofralara konuk oldu.  

Edirne Valiliği’nin himayesinde, Edirne Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün özverili organizasyonuyla düzenlenen Gastronomi Festivali, Trakya Üniversitesi’nin Karaağaç yerleşkesindeki tarihî tren garında yapıldı. Edirne’nin kalbi sayılan yerdeki bu üç günlük etkinlik, yerel lezzetler ve tarihsel zenginliklerin bir araya geldiği âdeta bir kültür mozaiği oldu. Başta Sayın Edirne Valisi Yunus Sezer, İl Kültür Turizm Müdürü Kemal Soytürk olmak üzere emeği geçen tüm ekibe, festivale katılan tüm markalara, konakladığım Midis Otel’den Merve Hanım ve ekibine çok teşekkür ederim.

Geleneksel lezzetlerin izinde bir festival

Festival alanına adım atanlar, istasyonunun çevresinde bulunan stantlarda, kokularıyla yoğrulmuş geleneksel lezzetlerin izinde keşfe çıkmanın heyecanını yaşadılar. Kitap tanıtımları, yemek videoları ve atölyeler, sofraların arkasında yatan emeği gözler önüne serdi. Tadım etkinliklerinde ise damaklar, zengin bir lezzet yolculuğuna çıktı. Bu festivalde en çok ilgimi çeken, Balkan mutfağının zarif sunumları ve kadın kooperatiflerinin el emeğiyle ürettikleri yöresel ürünlerin sergilenmesi oldu diyebilirim.

Edirne’nin toprağından sofraya uzanan bu lezzet hikâyesi ve tarihî bir tren istasyonunda başlayan bu yolculuk artık kültürün, doğanın ve gastronominin eşsiz bir birleşimini yaşamak isteyenleri bekliyor.

Bazı Edirne yöresel lezzetleri 

Edirne yaprak ciğeri

‘Lezzetin dansı’

Edirne, tarihî dokusuyla olduğu kadar, mutfak kültürüyle de meşhur ve bu kültürün en özel lezzetlerinden biri olan yaprak ciğeri ise şehrin sokaklarında yükselen enfes kokunun kaynağı. İncecik doğranmış dana ciğeri, ustaların maharetli ellerinde âdeta bir şölene dönüşüyor. Ciğer tavada pişirildikçe her bir parçası altın sarısına bürünür ve o eşsiz aroması havayı kaplar. Edirne yaprak ciğeri bir gelenek, şehrin tarihi ve kültürüne uzanan yolculuk sanki. Ustalar, bu lezzeti nesilden nesile aktararak da geleneği yaşatıyorlar. Her lokmasıyla Edirne'nin ruhunu ve sıcaklığını hissettiğim nefis bu ciğerin lezzetlisini, 7/24 açık olan Miss Döner’de yedim.

Edirne peyniri:

Lezzetin beyaz incisi

Trakya topraklarının bereketli bağrından doğan, yüzyıllardır sofraların süsü olan Edirne peyniri, âdeta lezzetin beyaz incisi. Meriç, Tunca, Arda ve Ergene nehirlerinin özenle beslediği meralarında otlayan hayvanların sütünden elde edilen bu peynir, doğanın tüm güzelliği ve lezzetini bünyesinde taşır. Bölgenin eşsiz iklimi ve toprağı, süte, kendine has bir aroma kazandırır. Bu özel sütler, özenle seçilmiş doğal mayayla buluşturulduğunda ortaya çıkan mucize, uzun süre soğuk hava depolarında dinlendirilir. Bu süreç, peynirin lezzetinin olgunlaşmasına ve kendine özgü kıvamı kazanmasına imkân tanır.

Kavala (bademli) kurabiyesi

‘İki kültürün ortak lezzeti’

Yunanistan’ın Kavala şehrine adını veren bu kurabiye, ülkemizde de Edirne Kurabiyesi olarak yüzyıllardır sofralarımızın vazgeçilmez lezzetlerinden biri olarak bilinir ve sevilir. Kavrulmuş un ve bademin eşsiz uyumuyla ortaya çıkan bu kurabiye, sadece bir atıştırmalık değil, aynı zamanda bir kültür köprüsü sayılır. Tarih boyunca sıkı ilişkiler içinde olan halkların ortak mutfağının bir ürünü olan Kavala kurabiyesinde bademin bolca kullanılması daha da bir anlam kazanıyor. Çünkü badem, bu bölgenin mutfağında önemli bir yere sahip.

Badem ezmesi

‘Adında lezzet saklı’

Osmanlı saraylarının şaşaalı sofralarından günümüze uzanan, Edirne'nin mücevherlerinden biri olan badem ezmesi, âdeta tarihin sayfalarını aralayan bir lezzet. Beyazın en saf hâliyle buluşan bademler, özenle işlenerek damaklarda unutulmaz bir tat bırakıyor. Edirne'nin topraklarından yükselen bu tatlı, tüm dünyada bilinse de asıl kaynağı tartışmasız bu lezzet şehri Edirne.

Ayrıca bu ürünlerin dışında Edirne’ye özgü birçok tarım ürününden de bahsedebiliriz.

 Festivalde stantlarını ziyaret ettiğim bazı firmalar

Edirne Yöresel

Edirne'nin kadim topraklarından yükselen lezzetlerin sesi, Hicran Balı yönetimindeki Edirne Yöresel markasıyla tüm dünyaya duyuruluyor. Tarihin derinliklerinde kök salmış, doğanın bereketiyle yoğrulmuş bu yöresel ürünler, bu marka sayesinde Türkiye ve Avrupa'nın sofralarına konuk oluyor. Şehirdeki yerel üreticiler ve özellikle kadın kooperatiflerinin özenle yetiştirdiği ürünler, kurumsal bir kimlikle dünya pazarına açılıyor. Seyyar satış noktalarından gümrük kapılarındaki stantlara kadar uzanan geniş bir ağ ile Edirne'nin yöresel lezzetleri herkese ulaştırılıyor.

Atlı Gurme

Anadolu'nun bereketli bağrından ve Trakya'nın verimli topraklarından toplanan lezzetler, Atlı Gurme vasıtasıyla en saf hâliyle sofralara konuk oluyor. Gurme Bakliyat, doğanın cömertliğinden ilham alarak yetiştirdiği kuru bakliyatlar ve özenle hazırladığı ev yapımı reçeller ve çok sayıda ürünle damaklara unutulmaz bir yolculuk sunuyor. Modern tesislerde titizlikle üretilen ürünler, tarladan sofraya kadar geçen tüm süreçte şeffaflık ve doğallık ilkesiyle hazırlanıyor. Osmancık pirincinin eşsiz aroması, baldo pirincinin dolgunluğu, kırmızı mercimeğin canlı rengi ve daha birçok lezzet, Atlı Gurme’nin geniş ürün yelpazesinde sizleri bekliyor.

Valide Kadın Kooperatifi

Edirne'nin tarihî sokaklarında yankılanan bir kadın dayanışması hikâyesi... Yedi kadının bir araya gelerek kurduğu Valide Kadın Girişim Kooperatifi, kısa sürede 38 kadının üretken elleriyle büyüdü. Ürettikleri erişte gibi gastronomi ve diğer el işleri, Edirne'nin zengin kültürünü yansıtan eşsiz tasarımlarla dünya pazarlarına açıldı. Kooperatif Başkanı Şükriye Bilgiç'in liderliğinde, kadınlar hem ekonomik bağımsızlıklarını güçlendiriyor hem de toplumlarına örnek oluyorlar. Çeyiz ve düğün hazırlıklarında kullanılan özel tasarımlarıyla dikkati çeken kooperatif, aynı zamanda çevreye duyarlı projelerle de öne çıkıyor.

Nuri Danışman Çiftliği

Edirne'nin yemyeşil kucağında, arıların özenle topladığı nektar damlaları, Nuri Danışman Çiftliği'nde altın sarısı bir şifa iksirine dönüşüyor. Uluslararası yarışmada ödül alan bal, bu çiftlik için sıradan bir gıda değil, doğanın sunduğu en özel armağanlarından biri olarak görülüyor. Bu nedenle çiftlik, her aşamada doğallığı ve sürdürülebilirliği ön planda tutuyor. Trakya'nın en önemli bal üreticilerinden biri olan Nuri Danışman Çiftliği, tarihî geçmişi olan Çallıdere köyünde, Osmanlı saraylarının da tercih ettiği lezzeti günümüze taşıyor. Çiftlikte üretilen her bir ürün, doğallık, hijyen ve güvenilirlik ilkeleriyle harmanlanarak sofralarımıza ulaşıyor.

Not: Önümdeki haftalardaki yazılarımda Edirne'nin yöresel badem ezmesi, kavala kurabiyesi gibi lezzetleri üreten Arif Meriç’in Arslanzade, Sultanzade ve Keçecizade gibi markaları var. Sağlıklı beslenmeye önem verenler için Yusuf Okur'un Okurlar Gıda, peynir severler için Fatih Akgün'ün Akgünler Peynirciliği, süper besin aronya üreticisi Bio Rota, ceviz konusunda uzman Avrupa Tarım, İpsala çikolataları ve lavanta kolonyası gibi markaları detaylı bir şekilde ele alacağım. Edirne'nin zengin lezzet dünyasında atladığım başka bir marka veya ürün varsa lütfen benimle paylaşın.