İstanbul, Anadolu’nun dört bir yanından gelen tatların bir araya geldiği bir lezzet mozaiği. Bir gün Karadeniz pidesi yerken, ertesi gün Güneydoğu’nun kebaplarına dalar, kimi zaman Boğaz manzarasına karşı kahvenizi yudumlar, kimi zaman da sokak aralarında gizlenmiş esnaf lokantalarında kaşık kaşık lezzet keşfedersiniz.
İstanbul, lezzetlerin ve kültürlerin buluştuğu, her köşe başında farklı bir mutfağın hikayesini anlatan devasa bir sofra sanki. Asya ve Avrupa’nın kesişim noktasında yer alan bu büyüleyici şehir, gastronomisiyle âdeta ziyaretçilerini büyülüyor. Ümraniye’den Beşiktaş’a, Başakşehir ’den Kadıköy’e kadar uzanan lezzet haritası, İstanbul’u bir dünya mutfağı hâline getiriyor. Bu şehirde lezzet peşinde koşmak, bir kültür haritasını adım adım takip etmek gibi. İster Ümraniye’de bir pide fırınında, ister Beşiktaş’ın kafe köşelerinde olun, isterseniz de Başakşehir ’de etli ekmek yiyin İstanbul’un lezzet yolculuğu her zaman bir sonraki durağında yeni bir sürpriz saklar.
Ve bu şehir her lokmada size biraz daha kendini anlatır.
Boran Konya Mutfağı
Başakşehir
“Lezzetin bin yıllık yolculuğu“
Başakşehir’de Konya mutfağının incisi olarak öne çıkan mekânlardan biri de Boran restoran ve burada etli ekmek başrolde. Mayalı o zarif hamurun üzerine serilen baharatlı kıyma harcı, taş fırının sıcaklığında buluşarak damakta unutulmaz bir tat bırakıyor. Konya’nın o otantik lezzetini İstanbul’un modern sokaklarında tatmak, gastronomik bir zaman yolculuğu gibi. Bin yıllık bir geleneğin izlerini taşıyan Boran Konya Mutfağı, sadece bir restoran değil, geçmişin zarif sofralarına açılan bir kapı misali Başakşehir’in kalbinde, Selçuklu’nun ihtişamını, Osmanlı’nın zarafetini ve cumhuriyetin samimiyetini harmanlayan bu özel mekân, Konya mutfağının İstanbul’daki en seçkin adreslerinden biri sayılır.
Sultanlara layık lezzetler
Sultanların, padişahların, paşaların ve velilerin damaklarında iz bırakan yemekler, bugün Boran Konya Mutfağı’nda hayat buluyor. 1000 metrekarelik geniş alanı, aynı anda 600 kişiyi ağırlayabilen ferah yapısı ve 50 kişilik özel VIP salonu ile Boran, hem büyük toplantıların hem de samimi aile buluşmalarının vazgeçilmez mekânı. Yaz aylarında serin bahçesinde oturup çocukların neşeyle oynadığı alanlarda huzur bulmak, sabahları serpme kahvaltının tadını çıkarmak veya akşam sofralarında Konya fırın kebabının dumanında geçmişe yolculuk yapmak, Boran’ın sunduğu eşsiz deneyimlerden sadece birkaçı. Bamya çorbasından sebzeli peynirli pidesine, bıçak arası kıyma lezzetinden sac arası tatlısına kadar menü, Konya mutfağının tüm zenginliğini İstanbul’a taşıyor.
Tandır kebabı
Konya'nın yöresel tatlarının İstanbul'a taşınan en güzel örneklerinden biri olan tandır veya fırın kebabı, Boran'ın usta ellerinde âdeta bir sanat eserine dönüşüyor. Öncelikle, özenle seçilmiş kuzu etinin kemikli kısmı, taş fırının sıcak kucağında uzun saatler boyunca yavaş yavaş pişiriliyor. Bu süreçte et, kendi yağında kızararak eşsiz bir aroma kazanıyor. Fırın kebabının lezzet sırrı, kuşkusuz ki pişirme tekniğinde yatıyor. Çok harlı olmayan ateşte yavaş yavaş pişirilen et, hem yumuşacık hem de harika bir lezzet içeriyor ve etin üzerindeki çıtır çıtır kızarıklık ise damaklarda unutulmaz bir iz bırakıyor.
Micanoğlu Meşhur Görele Pidecisi
Ümraniye
“Karadeniz’in yüreğinden kopan lezzetler”
Karadeniz’in yeşilinden ve denizinden kopup gelen Micanoğlu Pide, Ümraniye’nin kalbinde Karadeniz mutfağının en leziz örneklerini sunuyor. Kıymalı, peynirli ya da kavurmalı pideler, taş fırından çıkan dumanıyla âdeta bir şölen havası oluştururken hamurunun inceliği, tereyağının kokusu ve harlı ateşin kattığı o eşsiz lezzet… İstanbul’un beton dokusu arasında bir Karadeniz köyüne açılan kapı misalidir, Micanoğlu Pide Salonu. Ümraniye Dolmabahçe Caddesi’nde, Karadeniz’in bereketli topraklarından ilham almış bir şekilde yükseliyor, Micanoğlu Meşhur Görele Pidecisi. Soner Codunoğlu’nun titiz yönetiminde, 1997 yılından bu yana değişmeyen lezzeti ve samimiyetiyle, sadece bir restoran değil, memleket özlemini gideren bir sığınak olarak misafirlerini ağırlıyor.
Karadeniz’in lezzet elçisi
Micanoğlu Meşhur Görele Pidecisi, Karadeniz misafirperverliğinin, doğallığının ve gastronomik mirasının bir temsilcisi. Soner Codunoğlu’nun özverili liderliği ve ustalarının maharetiyle bu mekân, Karadeniz’in inceliklerini Ümraniye’nin kalbine taşımayı başarıyor. Bu mekânda, Karadeniz’in mutfağına özgü inceliklerle bezenmiş, her lokması yüreğinizde dalgalanan anılar uyandıran pideler başrolde. Görele’nin dillere destan tarzında hazırlanan kavurmalı, kıymalı, kuşbaşılı pideler ve sıcacık fırından çıkan mis gibi tereyağlı açık pideler, âdeta bir lezzet şöleni sunuyor. Ancak Micanoğlu’nun öyküsü pidelerle sınırlı değil; muhlamasından kara lahana çorbasına, fasulye turşusundan sarma dolmasına kadar her tabak, Karadeniz’in köklü mutfak kültürünü sofralarınıza taşıyor.
Bir sofra, bir hatıra
Micanoğlu’na adım attığınızda, sizi evinizin sıcaklığında bir atmosfer karşılıyor. Salonun her köşesine yayılan tereyağının kokusu, annenizin mutfağında geçen o unutulmaz günleri hatırlatıyor. Duvarlardaki samimi dokunuşlar, masalardaki sadelik ve mutfaktan yükselen melodik sesler, bir yandan geçmişe özlem duygusunu tetiklerken diğer yandan bugünün anılarına yepyeni bir sayfa ekliyor. Bu mekânda, Karadeniz’in ruhunu hissediyorsunuz. Fasulye turşusunun o tanıdık ekşiliği, ustaların elinden çıkma muhlamanın uzayıp giden peyniri ve taptaze Karadeniz tereyağıyla zenginleşen lezzetler, bir coğrafyanın hikâyesini dillendiriyor.
O Coffee Beşiktaş
“Beşiktaş’ın yeni nefesi”
İstanbul’un kozmopolit yapısının en zarif yansımalarından biri olan Beşiktaş’taki O Coffee mekânı, tatlıları ve kahveleriyle, şehrin en sofistike ve yenilikçi kafelerinden biri. Fincanda gelen ve sanatı andıran kahveler, yanında sunulan ince işçilikle hazırlanmış tatlılarla birleştiğinde, bu kafe Beşiktaş’ı bir gastronomi merkezine dönüştürüyor. O Coffee’nin kalbinde yatan hedef, yalnızca bir kahve durağı olmak değil. Burası, üniversite öğrencilerinden genç profesyonellere, beyaz yakalıların mola aralarından mahallelinin dostane buluşmalarına kadar herkesin kendi hikâyesini yazdığı bir mekân. “Kaliteden ödün vermemek” mottosuyla hareket eden bu yer, misafirlerine güven ve tanıdıklık hissini aynı fincanda sunuyor.
Beşiktaş’ın nabzının attığı kafe
Beşiktaş’ın enerjik sokaklarında, kalabalığın nabzını tutan bir durak var artık: O Coffee Beşiktaş. Dört girişimci ruhun vizyonuyla doğan bu mahalle kafesi, sadeliğin içinde saklı zarafeti ve kaliteli bir deneyimi bir araya getiriyor. Şık ama samimi, modern ama sıcak bir mekân… Burada kahvenizi yudumlarken, zamanın nasıl geçtiğini unutabilirsiniz. Mekânın gururu, iddialı kahvesi. Her yudumda baristaların maharetini ve taze çekirdeklerin cazibesini hissediyorsunuz. Tatlı menüsü ise sürprizlerle dolu; Lotus cheesecake’in sadık müdavimleri bir yana, her an yenilikçi bir tatla karşılaşabilirsiniz. Kendi deneyimlerime göre tostları ve tatlıları âdeta birer sanat eseri. Sade görünümleri, damağınıza dokunan ayrı bir lezzetle buluşuyor.
Kahvenin büyüsü
Beşiktaş’ın kalabalığı içinde, O Coffee’nin pencerelerinden süzülen ışık ve içeriden yükselen kahve aroması, insanı içeriye çekiyor. Burası, günlük koşuşturmanın arasında bir nefes almak isteyenlerin kaçış noktası, kahve severlerin ise merkezi olmaya aday. Günün her anında sımsıcak bir kucaklaşma vadeden O Coffee Beşiktaş, sizi de kahvenin ve sohbetin büyüsüne davet ediyor. Öyle ki burada bir fincan kahveyle başlayan anılar, yıllar sonra anlatılan hikâyelere dönüşebilir. Tavsiyem, bu büyülü atmosferi deneyimlemeden geçmeyin.