Sade yaşantı kişinin hayatındaki maddi şeyleri ihtiyaçlarına göre azaltarak, yaşam kalitesi ve rahatlık elde edilen hayat biçimidir. Sade yaşantı israf etmeden, haddi aşmadan yaşamaktır. İhtiyacımız kadar yemek, ihtiyacımız kadar giyinmek ve aşırıya kaçmamaktır.Sadelik; özentiden, gösterişten, lüks ve israftan uzak durma halidir. Sadeliğin ölçü olarak alınmadığı bir hayatta mâneviyat bozulur, duygular sahteleşir, gösteriş ön plana çıkar. Bunun sonucu olarak da, hayatın dengesi bozulur, tatminsizlik belirir ve dünyaya aşırı bağlılık, mala ve lükse düşkünlük hastalığı baş gösterir.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de: “Ey Âdemoğulları! Her mescidde ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah, israf edenleri sevmez.” (A’râf, 7/31) buyurur. Peygamberimiz de şöyle buyurur: “Siz işitmiyor musunuz, siz işitmiyor musunuz? Sade yaşamak imandandır; sade yaşamak imandandır.” (Ebû Dâvûd, Tereccül 1) Yani Müslüman bir kişi lüks ve israftan kaçınmalı gösterişten uzak sade bir hayat yaşamalıdır.

Rasûlullah (s.a.v.) sade yaşar, sade giyinir, sade yemek yerdi. Her şeyde sadeliği severdi ve tafsiye ederdi. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 266) Hz. Peygamber  İslâm Devleti’nin başkanı olduğu halde, O yemesi, içmesi, giymesi ve bütün yaşayışı sade idi. O’nun hayatına lüks ve israf hiçbir zaman girememişti. Manevî alanda sadelik, mütevazılık, kanaatkârlık övülmüştür.

Sadelikten uzaklaşma, yozlaşmaya yol açar. Zira sadelik niteliktir. Sadelik kaliteli yaşamaktır, Hz. Peygamber, gösterişten uzak bir yaşam sürmüştür. İmkânı olmadığı zamanda devlet başkanı olup zamanın şartlarına göre her türlü imkâna kavuştuğu zamanda da bu sade yaşamından vazgeçmemiştir. İnsanlar az çok kralların ve yöneticilerin yaşam tarzlarından haberdar oldukları için, Hz. Peygamber’in bu sade hayatı onları başlı başına etkilemeye yetmişti.

Zaten Peygamberimiz, kral-peygamber yerine kul-peygamber olmayı tercih etmiş, kralların yaşamından uzak bir yaşam sürmüş, fakat O’na gösterilen saygı ve sevgi dünyada hiçbir krala gösterilmemiştir. Rasûlullah evinde ailesinin hizmetinde bulunur, elbisesini yamar, ayakkabısını tamir ederdi. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s.106) Bir gün ev halkından ekmeğin yanında katık istemiş, evde sirkeden başka bir şey olmadığını öğrenince, “Sirke ne güzel katık; sirke ne güzel katık.” (Müslim, Eşribe 167-169) buyurmuştur.

Sade yaşantı kişinin hayatındaki maddi şeyleri ihtiyaçlarına göre azaltarak, yaşam kalitesi ve rahatlık elde edilen hayat biçimidir. Sadelik; özentiden, gösterişten, lüks ve israftan uzak durma halidir. Sadeliğin ölçü olarak alınmadığı bir hayatta mâneviyat bozulur, duygular sahteleşir, gösteriş ön plana çıkar. Bunun sonucu olarak da, hayatın dengesi bozulur, tatminsizlik belirir ve dünyaya aşırı bağlılık, mala ve lükse düşkünlük hastalığı baş gösterir.

Lüks hayatın temelinde dünyevîleşme, ölümü unutma ve israf tutkusu yatmaktadır. Nice kişilerin lüks merakı yüzünden aile hayatları son bulmuştur. İsraf ve lüks; harcamada ölçüsüz ve gereksiz olmaktır. Cimrilik ise, çok az harcamak, pintilik yapmaktır. İkisi de dinimizce hoşgörülmemekte ve yasaklanmaktadır. Peygamberimiz “Veren el alan elden üstündür.”(Tirmizî, Zühd 32); “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” (Buhari, İman 74) gibi hadislerle cimriliği reddedip “insanlara yardım etmeyi” emrederken, “Elini boynuna bağlayan kimse gibi, eli sıkı, cimri olma” (İsrâ, 17/29) gibi âyetlerle de cimriliği yasaklamıştır.

Müslüman daima itidali tercih etmeli, bir taraftan yardım etmesi gereken yerlere yardım ederken, bir taraftan da tutumlu olmalı, tasarrufa önem vermelidir. İsraftan sakınıp infak etmeli, cimrilikten sakınıp tasarrufa yönelmelidir. Çünkü lüks yaşamak israfdır. İslâm, insanoğlunun yeme, içme ve harcama konusunda dengeli davranmasını istemiştir. Bir âyette, "Ey âdemoğulları, her mescide gidişinizde temiz ve güzel elbiselerinizi giyiniz. Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez" (A'râf, 7/31) buyrularak israf yasaklanmıştır. Dolayısıyla İsraf ve cimrilikten kaçınılması gerekiyor.

Özel durumlarda sadelik; konuşmada, giyim-kuşamda, bakım ve süslenmede, sofra ve ikramlarda, evlilik törenlerinde, ev eşyalarında, ev ve gayrimenkul alımında, araç alımında, vs. Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardı: “En bereketli nikâh masrafı en az olanıdır.”(Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 83)

Düğünlerin gösterişten uzak, sade, samimi ve mutedil bir şekilde yapılması O’nun sünnetidir. Zira mü’minler için hayatın en önemli ölçülerinden biri aşırılıktan sakınmaktır. Kullukta, sevinçte, öfkede, üzüntüde, eğlencede daima dengeli olmaktır. Düğün yemekleri, israf sofralarına, riya, gösteriş ve şatafata dönüşmemelidir.  Maddî tutkulara kapılmadan, zevk ve sefahate dalmadan, lüks ve israfın esiri olmadan düğün yapmaya dikkat edelim.

Hz. Peygamber, lüksten, israftan kaçındı, mala, makama ve mevkiye tenezzül etmedi ve sade bir hayat yaşadı. Peygamberimiz şöyle buyurur: “Bir koyun sürüsünün içine salıverilmiş iki aç kurdun o sürüye verdiği zarar, mala ve mevkiye düşkün bir adamın dinine verdiği zarardan daha büyük değildir.” (Tirmizî, Zühd 43)

Dünya malına, servet ve zenginliğe, mevki ve makama aşırı düşkünlük dinimizde hoş karşılanmayan kötü huylardandır. Bu kötü huylar insanı kötülüklere, azgınlıklara ve insanlara zarar vermeye yöneltir. Bu sebeple makam ve mevki hastası olmamak gerekir. Makam ve mevkiye aşırı düşkün olanlar o makam ve mevkiye ulaşmak için her türlü kötülüğü yapabilir. Böylece hem kendine hem de başkalarına çok büyük zararlar verir. Dolayısıyla aç gözlü değil tok gözlü olmak gerekir.

Hz. Peygamber, israftan uzak sade bir hayat yaşardı. Bu açıdan aile huzurunu ve mutluluğunu sağlayan en önemli faktörlerden biri de israftan uzak sade bir yaşam biçimini tercih etmektir. Sadelik, Hz. Peygamber’in hem yaşadığı hem de yaşatmaya çalıştığı bir güzel haslettir. Sadelik, Allah’a kul olduğunun bilincinde yaşayan bir Müslümana çok yakışan bir durumdur. Dolayısıyla İslam’a uygun mütevazı sade bir hayat yaşamak dünya ve ahiret saadetine vesile olur. Ne mutlu israf, lüks ve şaşalı bir hayat yaşamaktan kaçınıp, sade bir yaşantıyı tercih edenlere!