Yıllar önce katıldığım bir kasaba cenazesinde, merhumun, son nefesinde “Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” dediğini söylemişlerdi. Adam, kasabanın önde gelenlerinden, yüksek tahsilli bir adamdı, CHP yöneticisi idi. Akrabaları bu olayı gururla anlatırken yanımdaki arkadaşla şaşkın şaşkın birbirimize baktığımızı hatırlıyorum.

Ardından daha tuhafını, bir başkasının, ölmeden önce “Türkiye laiktir laik kalacak!” dediğini duydum. Anlatanların yalancısıyım, bir zamanlar adı sanı bilinen bir akademisyenimiz ölüm döşeğinde yatarken son bir gayretle bu sloganı atıp ruhunu öyle teslim etmiş!

Ekrem İmamoğlu’na sevgi gösterisi yapan teyze, acayiplikte ikisini de geride bıraktı.

Teyzemizin söylediğine göre, rahmetli eşi yoğun bakımda “Ekrem... Ekrem…” diye sayıklayarak ölmüş!

“Tiyatro yapıyor.” diyenler var ama ben o fikirde değilim. Daha doğrusu, “Keşke tiyatro olsa!..” diyorum.

Yıllardır muhalif kesimlere pompalanan nefret, CHP medyasından ve Atatürk maskeli FETÖ hesaplarından yayılan akla ziyan yalanlar, sonunda devasa bir toplumsal histeriye dönüştü.

Öyle bir hâldeyiz ki muhakeme gücünüzün dumura uğraması için günde bir saat Halk TV’ye maruz kalmanız yeterli. Bu maruz kalma hâli biraz uzarsa başlardaki sinir ve kaygı, yerini korku nöbetlerine ve hezeyana bırakıyor. Hezeyan başlıkları ise yirmi yıldır aynı: Yarın şeriat gelecek, memleket Araplara satıldı, 40 milyon kaçak mülteci var, haftaya ekonomi batacak vs...

Ancak sorun şu ki yalanın dozu arttıkça genel seviye düşüyor. Ömrünü sözde “cumhuriyet düşmanlarını” yenmeye adayan amcalar, eskiden ölürken Atatürk’ün sözlerini söylüyorlardı. Şimdi, Atatürk’ü pek de kafasına takmayan bir adamın ismini sayıklıyorlar!

BANGLADEŞLİ ‘MUSTAFA KEMAL’LER

Bangladeş’te Mustafa Kemal Paşa adında bir siyasetçi varmış, Milliyetçi Parti’nin milletvekili. Bangladeş ordusunda da aynı isimde bir tümgeneral var. Pakistanlı bir tıp profesörü de aynı adı taşıyor. Biraz kurcalayınca Bangladeş ve Pakistan’da Mustafa Kemal Paşa adını taşıyan bir dolu insana rastlıyoruz.

Buna “enternasyonel Kemalizm” diyebilirsiniz ama öyle değil. Öyle olsa bu ülkelerde CHP benzeri partiler ve bol miktarda Atatürk heykeli olurdu.

Bu işin asıl sebebi, Kurtuluş Savaşımızın Hindistan Müslümanlarında yarattığı heyecan. İngiliz sömürgecilere karşı direnen Müslümanların, aynı işgalcilere karşı savaşan Müslüman Türklere sempati duyması gayet doğal.

Hindistan Müslümanları, Kuvâ-yi Milliye’ye büyük destek veriyor. Dualar, hutbeler okutuluyor, şiirler yazılıyor, toplantılar düzenleniyor, camilerde yardım toplanıp yüklü miktarda para Ankara’ya gönderiliyor. O dönemde Mustafa Kemal adı, emperyalizme karşı mücadelenin sembolü hâline geliyor. Bir de üstüne Türkiye zafer kazanınca heyecan ve sevgi iki kat artıyor. Mustafa Kemal Paşa baskılı giyim eşyaları, kutular, sigaralar, kibritler üretiliyor.

Yani öykünün temelinde Hindistan’daki Müslümanların, bizim burada gâvura karşı verdiğimiz mücadeleyi kendi mücadeleleri gibi sahiplenmeleri yatıyor. İçlerinden kimse de çıkıp “Bize ne dünyanın öbür ucundaki Türklerden, biz kendi işimize bakalım!” demiyor!

Bugün Türkiye’de Atatürk’ün izinden gittiğini söyleyip “bize ne Filistin’den, bize ne Afrika’dan, Arakan’dan!” diyenler birazcık utanırlar mı acaba?