Altıncı Geleneksel Salçalı Köfte ve Gastronomi Festivali 20-22 Eylül tarihleri arasında Elâzığ’da yoğun bir katılımla gerçekleşti. Nazan Yılmaz'ın daveti üzerine Elâzığ'a giderek lezzetin şehri olarak anılan bu kentte düzenlenen festivale katıldım.

Bu festival için “kentin kültürel ve gastronomik zenginliklerini bir araya getiren” unutulmaz bir etkinlik oldu diyebilirim. Valilik Meydanı’nda kurulan stantlarda yöresel lezzetler tanıtıldı, sanatçılar konserler verdi ve biz gazeteciler de bu etkinliği geniş kitlelere duyurmak için notlarımızı aldık. Bu sayede Elâzığ'ın uluslararası bir gastronomi merkezi olması yolunda önemli adımlar atıldığını düşünüyorum.

Elâzığ’ın serin eylül akşamları, bir kez daha Valilik Meydanı’nı lezzetli kokularla doldurdu.

Altıncı Geleneksel Salçalı Köfte ve Gastronomi Festivali, her yıl olduğu gibi bu yıl da yörenin ruhunu, mutfak mirasını ve cömertliğini katılımcılarla buluşturdu. Elâzığ Lokantacılar ve Tatlıcılar Esnaf Odası Başkanı Zülfü Tarhan önderliğinde, Elazığ Valiliği ve Belediyesi’nin desteğiyle gerçekleştirilen bu festival, sadece bir gastronomi şöleninden ibaret olmayıp aynı zamanda kültürel bir köprünün inşası gibi.

Festival alanını adımlarken köfte ekmek ve diğer stantlardan yayılan cezbedici kokular, sadece lezzete davet etmiyor, vatanseverliğe de işaret ediyor. Başkan Zülfü Tarhan’ın dediği gibi: “Bu festivalin amacının yalnızca yöresel ürünleri sergilemek değil; şehri, mutfağı ve coğrafyayı tüm Türkiye’ye ve hatta dünyaya tanıtma çabası olduğunun bilinmesi gerekir.”

Salçalı köfte

Salçalı köfte, son yıllarda Elâzığ'ın gençlerinin de favorisi hâline gelen, uygun fiyatlı ve lezzetli bir sokak yemeği olarak öne çıkıyor. Elâzığ’da geneli salçalı köfte satanların oluşturduğu köfteciler sokağı bile var. Bu sokakta bizi Hünkârbey restoran ağırladı. İlk defa deneyimledim ve fiyat- lezzet orantısı açısından da çok beğendim. Mekân sahibi Ünal Er ve ekibine çok teşekkür ederim. Her bir köfte, ocakta ağır ağır pişerken aslında bir taraftan da Elâzığ’ın kültürel lezzetini gözler önüne seriyor. Salçalı köfte, o taptaze ekmeğin içine gizlenmiş bir sırrı taşıyor gibiydi.

Salça ve ekmeğin samimi buluşması, köftenin baharatlı dokunuşuyla taçlanıp tost makinesinin sıcaklığında eriyince çocukluğumun en güzel anılarından biri canlandı içimde. Annemin salçalı ekmeği gibi...

Anlatılanlara göre Elâzığ’da salçalı köfte ilk olarak 1980 yılında, Nebihaddin Şişli tarafından kurulan “Amcanın Yeri’nde yapılmış. 10 metrekare ile başlayan yer zamanla büyüyerek ismi de gelen öğrencilerin “Amca bir köfte yapar mısın?” demesi üzerine oluşuyor.    

Elâzığ lezzetleri yarıştı

Bu festival, bu yıl sadece yörenin lezzetlerini değil, geleceğin usta şeflerinin yeteneklerini de sahneye taşıdı. Fırat, Munzur ve Bingöl üniversitelerinin aşçılık programı öğrencileri, (benim de jüri üyesi olduğum) festival kapsamında düzenlenen bir yemek yarışmasında bir araya gelerek hünerlerini sergiledi. Her biri kendi mutfak sanatını, miras aldığı geleneklerle harmanlayarak sunan öğrenciler, toplam sekiz grup hâlinde yarıştı. Görevleri, Elâzığ’ın köklü yemeklerinden lobik çorbası, gömme ve taş ekmeğini en iyi şekilde hazırlamaktı.

Bu yarışma, sadece kazanma mücadelesi değil, aynı zamanda geleneği geleceğe taşımak için verilen bir emekti. Her bir tabakta, yörenin toprağından ve tarihinden alınan esintiler; genç ellerin şefkatli dokunuşuyla yeniden hayat buldu. Akşam festival alanında tüm öğrenciler ilin yöneticileri tarafından plaketle ödüllendirildi.

Yarışan öğrenciler:

BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ

Gülcan Atala

Deniz Ayaz

⁠Betül Fatma Gengörü

Rojda Tosun

MUNZUR ÜNİVERSİTESİ

Muhammed Enes Aydın

Alihan Akçin

Ayça Kaya

Şükran Kurtak

⁠Aleyna Tutar

⁠İbrahim Şengün

FIRAT ÜNİVERSİTESİ

Halise Barutoğlu

Şeval Ünalan

Gülbahar Baysal

Zeynep Toraman

Kader Cebeci

Aybike Kıyas

Elâzığ'ın kalbi: Kapalı Çarşı ve yöresel lezzetler

Elazuığ, tarihî dokusu ve eşsiz lezzetleriyle ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor. Şehrin kalbi sayılan Kapalı Çarşı, yüzyıllardır olduğu gibi hem yerli hem de yabancı turistlerin uğrak noktası. Bu tarihî çarşıda adım atılan her köşe, geçmişin izlerini taşıyor. Bakırcıların çıkarttığı sesler eşliğinde çarşı içerisinde yer alan asırlık ekmek fırını, geleneksel lezzetlerin yaşatıldığı önemli bir merkez. Fırından yükselen mis gibi ekmek kokusu ve orada pişen Palu tava gibi yerel lezzetler ziyaretçileri âdeta büyülüyor.

Bu tarihî çarşıda Elâzığ'ın meşhur lezzetlerinden geven balı, orcik, ağın leblebisi ve vişneli badem şekeri gibi yöresel tatlar, damaklarda unutulmaz bir lezzet bırakıyor.

Orcik

Elâzığ'da orcik, genellikle üzüm veya dut şırasına batırılan cevizden yapılır. Bu şıra, bölgenin bağlarından elde edilen üzümlerden yapılır ve özel bir yöntemle hazırlanır. Diğer bölgelerdeki orciklere göre en önemli farkı, kullanılan şıranın lezzetidir. Bu şıra, orciğe eşsiz bir aroma ve tat verir.

Vişneli badem şekeri

Elâzığ'ın bereketli topraklarında yetişen coğrafi işaret tescilli vişne ve bademin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan bu şeker, hem damaklarda unutulmaz bir tat bırakıyor hem de sağlık açısından birçok fayda sunuyor. Vişnenin ferahlatıcı yapısı, bademin lezzetli, yağlı yapısı ve şekerle birleşince ortaya çıkan uyum, vişneli badem şekerini benzersiz kılıyor. Klasik badem şekerinden çok farklı yumuşak yapısıyla da dikkati çekiyor.

Dağların şifa dolu özü

Elâzığ geven balı

Türkiye'nin Elâzığ ilinde, özellikle Hazar Baba Dağı eteklerinde yetişen geven bitkisinden arılar tarafından üretilen özel bir bal çeşididir. 2022 yılında coğrafi işaret alarak hem lezzeti hem de sağlık açısından faydalarıyla öne çıkan bu bal, bölgenin kültürel ve doğal zenginliklerinin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Üretimi yüzyıllardır süregelen geleneksel yöntemlerle yapılan geven balı, arıların, geven çiçeklerinden özenle topladığı nektarı kovanlarda işlemeleriyle ortaya çıkar. Dağların temiz havası ve çiçeklerin tazeliği, balın eşsiz aromasını oluşturur. Sağlığa faydaları arasında güçlü antioksidan özelliğinin yanı sıra bağışıklık sistemini güçlendirme, yorgunluğu giderme ve sindirim sistemini düzenleme gibi etkileri de bulunur.

Elâzığ Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Fırat Canbay, “Elâzığ geven balının coğrafi işaret tescilini Birliğimiz aldı. Balımızın AB’de tescili için Türk Patent Kurumu’na da bir yıl önce başvurumuzu yaptık, şu anda değerlendirme aşamasında.” dedi.

Ağın leblebisi

Gevrek ve uzun süre tazeliğini koruyan, coğrafi işaretle tescillenmiş özel bir leblebidir. Elazığ'ın Ağın ilçesinde yetişen tüylü nohuttan, yöresel yöntemlerle üretilir. Nohutlar önce "gırdik" diye tabir edilen şekilde hafifçe haşlanır. Odun ateşinde ince kum kızdırılır, haşlanan nohutlar kızgın kuma dökülerek kavrulur. Hem lezzetli hem de sağlıklı bir atıştırmalıktır. Tüm dünyanın takdirini kazanan bu ürün, Elâzığ'ın kültürel ve doğal zenginliklerinden biridir.

Teşekkür

Bu arada konakladığımız Windyhill Hotel, Hüseyin Dal, İkram Lokantası Erdal Oğuz, İbrahim Ethem Restoran İdris Alan ve oğlu İbrahim Ethem Alan, Hünkârbey lokantası Ünal Er, Fırat Üniversitesi Sosyal Merkezi Prof. Dr. Yüksel Arslantaş Hoca’ma, ekibine ve burada ismini zikretmediğim tüm Elâzığlı dostlara çok teşekkür ederim. Yakında Elâzığ’ın leziz mekânlarını ayrı yazacağım.

Elâzığ’ın coğrafi işaretli ürünleri

1.       Ağın leblebisi

2.       Elâzığ boğazkere üzümü

3.       Elâzığ geven balı

4.       Elâzığ menceki buğdayı

5.       Elâzığ orciği

6.       Elâzığ sırın yemeği

7.       Elâzığ tahannebi üzümü

8.       Elâzığ taş ekmeği tatlısı

9.       Elâzığ vişne mermeri

10.   Elâzığ vişnesi

11.   Elâzığ çedene kahvesi

12.   Elauzığ öküzgözü üzümü

13.   Keban biberi (başvuru aşamasında