Bu haftaki yazım hiç kuşkusuz 15 Temmuz şehitlerimizi anmak ve 15 Temmuz’u unutmamamız gerektiği üzerine olacaktı. Ancak bu sabah Trump’a suikast girişimi haberine uyandık. Daha önce de belirttiğim gibi nasıl oluyor da ABD’yi gelecek dört yıl yönetmeye aday iki siyasetçinin de yaşı 80 civarında oluyor? Sanki başka kimse kalmamış gibi bir tanesinin akli melekelerinin yerinde olmamasına rağmen nasıl oluyor da bu şahıs inatla adaylıktan çekilmiyor? Bunlar ciddi sorular; çünkü ABD beğenelim beğenmeyelim hâlâ dünyanın tek süper gücü ve ABD’nin seçilecek yeni başkanı bizi de yakından ilgilendiriyor.
2003’ten itibaren, özellikle Obama döneminden beri ABD dünyadaki saygınlığını yitiriyor… Bu durum 6 Ocak 2021’de, Beyaz Saray’ın “kırmızı enseliler” diye adlandırılan Trump taraftarlarınca baskına uğramasıyla tavan yapmıştır. Trump’ın 2020 yılında seçimleri kaybetmesi hiç kuşkusuz şaibelidir. Yaklaşık 45 milyon oyun, posta yoluyla veya elden zarf bırakma şeklinde kullanılması Trump’ın, Beyaz Saray önünde destekçilerine yaptığı konuşmada, "Asla vazgeçmeyeceğiz, yenilgiyi asla kabul etmeyeceğiz." diye seslenmesi hâlâ hafızamızda…Bu seçimlerde uğradığı suikast, Trump’ı ve seçmen kitlesini daha da hırslandıracaktır.
Bu suikast ve 27 Haziran’daki TV münazarasında Biden’ın içine düştüğü acınası durum, seçimlerin Trump’ın lehine geliştiğini bize göstermektedir. Ancak kasım ayına kadar Amerikalıları daha başka ne gelişmelerin beklediği bilinmez ama şu bir gerçek ki 2020 seçiminin rövanşının alınacağı bir 2024 Amerikan seçimlerine şahitlik edeceğiz.
Trump iktidara gelirse YPG’ye desteği bitirir mi? ABD Suriye’den çekilir mi? Gazze’de İsrail’in yularını çeker mi? 2018’de olduğu gibi Türkiye’ye kur saldırısı tarzı ekonomik saldırılarda bulunur mu? Bu soruları daha da çoğaltabiliriz ancak benim kanaatim, iktidara geldiği takdirde Trump, YPG’ye silah vermeyi sürdürecektir. Suriye’deki Amerikan varlığını en az maliyetle YPG gibi terörist örgütle devam ettirecektir. Afganistan’dan çekildiği gibi ABD’nin henüz Suriye’den çekileceğini düşünmüyorum. Bunu bana düşündüren faktör, İsrail’in Gazze’den sonra Beyrut ondan sonra da Lazkiye limanlarını ele geçirmeye çalışarak Doğu Akdeniz’de hâkimiyet kurmasına ABD’nin verdiği destektir. Doğu Akdeniz’in İsrail eliyle ABD ve İngiltere tarafından tam manasıyla kontrol edilmesi Çin’in sıcak sulara inmesini önlemek amaçlıdır. Trump, Netenyahu’yu eleştirmiş olsa da bir kez daha tekrarlamak isterim ki siyasetçilerin ne söylediklerine değil ne yaptıklarına bakmalıyız. Türkiye’ye karşı politikasında ise bence Trump, Biden döneminden farklı olarak Ukrayna meselesinde Ankara ile daha uyumlu çalışabilir. Zira Ukrayna meselesi ABD’ye oldukça maliyetli olmuştur ve bu durum özellikle Trump’ın seçmen kitlesinde gittikçe tepki yaratmaktadır.
Sözün özü, Trump’a suikast girişimi ve 27 Haziran TV münazarası Trump’ın elini hayli güçlendirmiş olsa da kutuplaşmanın yoğun olduğu bir atmosferde Amerikalıların oy verme davranışını ne kadar değiştirir, pek emin değilim. Emin olduğum bir şey varsa 2024 seçimleri Trump ve Trump’ın seçmen kitlesinin bitmemiş olarak gördükleri 2020 seçimlerinin bir rövanşı olacağıdır.
Son olarak ama her şeyden daha önemlisi, 15 Temmuz şehitlerimizi bir kez daha saygıyla ve minnetle anıyorum. Allah bir daha bize 15 Temmuz yaşatmasın birlik ve beraberliğimiz daim olsun.