MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, PKK elebaşı Öcalan’a ilişkin açıklamaları gündeme bomba gibi düştü. Bahçeli, “Eğer Öcalan PKK terör örgütünü tasfiye edecekse buyursun, Meclis’e gelsin, ilgili çağrıyı yapsın. O zaman umut hakkından da yararlanabilir.” dedi. Peki, bu açıklamalar ne anlama geliyor, terörle mücadelede yeni bir dönemeçte miyiz?
Şu an için kamuoyunun sürece ve neler olduğuna ilişkin bir bilgisi yok; ancak Bahçeli’nin bu açıklamaları durup dururken söylemediği de açık. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzatılan el metaforu, Bahçeli’nin daha önce DEM’lilerle tokalaşması ve ifade edilen “tarihî fırsat” söylemi birbirini tamamlar nitelikte.
Somut bir bilgim yok ancak benim gördüğüm Abdullah Öcalan, bölgede yaşanan gelişmeler ışığında PKK terör örgütünün tamamen taşeronlaştırıldığının ve Türk-Kürt çatışması için kullanılmak istendiğinin farkında ve terör örgütünün silahlı kanadının tasfiye edilmesi için harekete geçmeye hazır gibi görünüyor. Burada elbette ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasından da “umut hakkı”yla kurtulma arzusunda. İlgili devlet bürokrasisi, buradaki fırsatı görmüş ve stratejik bir planlama yaparak siyasi aktörlere sunmuş olabilir. PKK’nın tasfiyesi için Öcalan’ın araçsallaştırılması, Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından önemli bir kazanım olacaktır ve önümüzdeki dönemde bölgesel gelişmeler ve jeopolitik kavgalar ışığında oluşabilecek yeni olası tehditleri de önlemeye yönelik bir hamle olarak değerlendirilebilir. Öcalan’ın söylemleri Türkiye’den kopmuş, radikalleşmiş ve PKK’ya teşne olmuş örgüt tabanının da ciddi anlamda dönüştürülmesine katkısı olacaktır.
Ancak Türkiye’nin önünde, geçmişteki “çözüm süreci”nin travmatik tecrübeleri var. Birincisi PKK/KCK liderliğinin kesinlikle böyle bir sürece yanaşmak istemeyeceği açık. Mustafa Karasu, Helin Ümit gibi unsurlar, daha şimdiden panik havası ile art arda açıklamalar yapmaya başladı. “Türkiye'nin yeni bir savaş oyunu oynadığını, amaçlarının PKK'yı tasfiye etmek" olduğunu ifade ediyorlar. KCK üst yönetiminde derin bir endişe hâli hâkim. Ayrıca örgütün kendisi ve alt bileşenlerinin angajman içinde olduğu ülkeler, bu durumu hazmetmeyecek ve engellemeye çalışacaklardır.
Terörle mücadelenin tüm güç bileşenlerimizle legal alan unsurları da kapsayacak şekilde yapılması gerektiğini savunan birisi olarak benim kanaattim, Abdullah Öcalan’ın Türk devletinin elindeki bir asset olduğu ve şartlar eğer olgunlaştıysa terör örgütünün tasfiyesi için elbette kullanılması gerektiğidir. Ancak ciddi bir stratejik akıl ve planlama ile sürecin yönetilmesi, asla ama asla yeni “çözüm süreci” şeklinde lanse edilmemesi, Kürtlerin demokratik haklarına ilişkin görüşmelere dönüştürülmemesi, sadece PKK’nın silahlı yapılanmasının tasfiyesine yönelik dizayn edilmesi gerekmektedir.
Elbette kimileri, haklı olarak Öcalan’ın iradesi olsa da gücünün olup olmadığına yönelik eleştiriler de ortaya koymaktadırlar. Ev hapsine alınmış, örgüt liderleri, DEM yöneticileri ve örgüt tabanıyla doğrudan temas kurabilen bir Öcalan’ın PKK/KCK’nın tamamen olmasa da anlamlı ölçekte tasfiyesini sağlayabileceğini düşünüyorum. Örgün tabanı üzerindeki etkisi ise çok daha belirgin olacaktır. Elbette, süreç doğru ve etkili bir şekilde yönetilebilirse.
PKK hâlihazırda Türkiye içinde büyük ölçekte askerî açıdan elimine edilmiştir. Terör eylemi yapamaz duruma getirilmiştir. Irak’ta da baskılanan örgüt, Türkiye sınırına paralel alanları kaybetmiştir. Ancak Gara, Sincar ve Kandil’deki varlığı devam etmekte daha gerilere çekilerek Asos ve civarında da yeniden konuşlanmaktadır. Asıl güç merkezi ise ABD himayesinde Suriye’de tezahür etmektedir. Terör örgütü burada âdeta devletleşmeye çalışmaktadır.
Son söz
Nihayetinde, zamanın ruhuna da vurgu yaparak Türkiye için karar anının geldiğini söylemek doğru bir tespit olabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vurguladığı gibi coğrafyamızda artık sınırlar kanla yeniden çiziliyor. Büyük bir bölgesel savaşın eşiğindeyiz. Böyle bir dönemde Türkiye’ye yönelik tehditler hiç olmadığı kadar ciddi. Türkiye kendi ulusal güvenliği açısından harekete geçmek durumunda. Öcalan araçsallaştırılarak PKK/KCK’nın tasfiyesi için bir hamle yapılabilir ya da riskli görünerek bu kart kullanılmaya da bilir. Ancak ne olursa olsun Türkiye, hızlı hareket etmek zorunda. Özellikle Suriye’de yanı başında PKK’ya bir terör devleti inşa ediliyor. İvedi şekilde harekete geçilerek bu yapı, diğer tehditlerle birlikte ortadan kaldırılmak durumunda. Ya Öcalan kullanılarak ya da doğrudan büyük askerî harekâtlar başlatılarak.