Keyfi, statüsü, hâli vakti yerinde ama hep tatminsiz olan ahalimiz ve onların siyasi temsilcileri… Hepsini tanıyoruz. Bir başkasının acısını görmezden gelmek için bilinçli cehalet ve ihtimam yokluğu ile kulaklarını tıkayarak “vicdan” diye gürültü koparanlar onlar. Dâhil oldukları sosyal kesimin, bu topraklara kazıdıkları vicdansızlıklarla yüzleşme cesaretini bir kez olsun göstermemiş olmalarına rağmen vicdanın siyasetini yapanlar yine onlar.

Okula giderken sokak köpekleri tarafından parçalanan, 15 ameliyat geçiren ve tedavisi en az 10 sene sürecek olan küçük Tunahan’ın babasının üstüne yürüyenler;

Antalya’da sokak köpeklerinden kaçarken kamyonun altında kalarak feci şekilde can veren Mahra’nın annesine hakaret edenler;

Kayseri’de Suriyelilerin evlerini taşlayıp iş yerlerini ateşe verenler;

Yaptığı sokak çağrısı ile 53 vatandaşın hayatını kaybetmesine sebep olan Demirtaş’a özgürlük vadedenler;

Bolu’da sığınmacıların faturalarını, kentte yaşayanlara oranla 10 kat artıranlar;

Gazze’de olanı biteni seyrederken samimiyetle iki cümle kurmaktan kaçınanlar onlar.

Acıları, üstünden ‘siyasi kampanya inşa edilebilir’ olanlar olarak ayrıştıran, merhameti bir sosyal sorumluluk projesi sanan ama ahlaki üstünlüğü gürültü çıkararak elde tutmaya alıştıkları için sesleri hep daha yüksek çıkanlar onlar.

‘Park’ta çadır kurmayı direniş sananlar, darbe ve ara rejim çözümlerini demokrasi kılıfıyla pazarlayanlar, özgürlüğü sadece kendi imtiyazlı alanlarının çerçevesi içerisinde isteyenler, tek dertleri bu topraklarda doğmuş olmanın pişmanlığı olanlar onlar.

Halkı hakir gören, dağdaki çobanın oyundan nefret eden, fonladıkları medya aparatları üzerinden toplum mühendisliği yapan, başarılı olamadıklarında çareyi Batı’dan umanlar onlar.

Mayası merhamet olan bu topraklarda vicdansızlığı sıradanlaştıranlar, işte tam da onlar. Oysa vicdan, aldırış etmektir; ötekinin ızdırabını görmezden gelmeyi mümkün kılan duygu ise sadece ideolojik bir parazit. Tüm istekleri iktidarı devirmek olanlara, bunun için her enstrümanı acımasızca istismar etmekten çekinmeyenlere; kötülüğü anlatıp, iyi olmaya razı etme çabamıza ne gerek var?

Yüreği evlat acısıyla yanan anne ve babaların feryadı, yolumuz olsun.