Özellikle Ak Parti hükümeti işbaşına geldi diye Sabetaycıların etkisinin azaldığını zannetmek çok büyük bir yanılgıdır. Çünkü Sabetaycılar aynı bukalemun gibi renkten renge girme özelliklerine sahiptirler. Siyasetçileri çok kolaylıkla aldatabilmektedirler. Şu anda bürokrasi, medya, ekonomi ve silahlı kuvvetlerde en etkili güçlerin başında bu dehşetli İslam düşmanı topluluk bulunmaktadır.
Saman altından su sızdırmasını iyi bildikleri için Ak Parti içinde de oldukça güçlü bir konuma gelmişlerdir. Kapani-Karakaşi kavgası foyalarının meydana çıkması nedeni ile büyük oranda sona ermiştir. Aksi takdirde tamamen asimile olup ortadan kalkacaklarını anladıkları için kavgayı bir kenara bıraktıkları anlaşılmaktadır. Zira güç birliği yaptıkları bir çok olayın gelişimi ile birlikte ortaya çıkmaktadır.
Sabetaycılar hakkında Allah ömür verirse daha çok yazı kaleme alacağım. Bu vesile ile bazı yorumlara değinmek ve cevaplar vermek istiyorum.
“Üzüldüm” başlığı ile yorum yapan bir okuyucum; Sabetaycıların “inançlarını değiştirmeye zorlandığını” ifade ederek bunu Osmanlı Devleti için suçlayıcı bir ifadeye dönüştürmüş. Hâlbuki Osmanlı zamanında ne Sabetaycılar ne de başka inanç mensupları dinlerini değiştirmeye zorlanmamıştır. Öyle ki; İslam’ın gerektirdiği hoşgörü ortamını alabildiğine kullanan gayrimüslim azınlıklar, Osmanlı Devleti içinde zengin olmuşlar faiz ve tefecilikle ekonomiyi ele geçirdikleri gibi koskoca cihan imparatorluğunun çökmesinde birinci derecede etkili olmuşlardır.
Sabataycıları din değiştirmeye zorlayan Müslümanlar değil Yahudilerdir. Çünkü “Mesih” iddiası ile ortaya çıkan Sabetay Sevi, çok kötü şöhretli bir kadınla evlenerek; Yahudiler arasında büyük karışıklığa ve kavgalara sebep olmuştur. Tevratı talmud’a çeviren Yahudilerden sonra bu sefer Talmud’u değiştiren Sevi, Kabala öğretisine de başka bir yön vermeye çalışmıştır. Ayrıca Sevi ve takipçileri arasında burada ifade edemeyeceğim derecede sapkınlıklarda bulunmaktadır.
Televizyonlarda “mehdi” iddiası ile ortaya çıkıp şimdi tutuklu bulunan bir “hoca” lakaplı suç örgütü liderinin bu gurup ile arasındaki ilişki araştırılmaya muhtaç bir konudur. Her şey bir tarafa açık saçık kızları televizyonlarda pazarlamak kadar düşük bir ahlaki seviye olsa olsa bu çarpık Sabetaycı anlayış içinde bulunabilir.
Toparlayacak olursak Sabetaycıların din değiştirmesi şöyle olmuştur: Yahudiler tarafından Padişah 4. Mehmed’e gelen çok sayıda şikâyet sonrasında Osmanlı devleti olaya el koymak zorunda kalmıştır. Vezirler, Sabetay Sevi’ye Mesihlik iddiasını sormuş ve iddialarına delil göstermesini istemiştir. Sevi, delil gösteremeyip zor durumda kalınca din değiştirerek Müslüman olduğunu iddia etmiş “Aziz Mehmet Efendi” ismini almıştır.
Bu din değiştirme sonucunda 150 akçe karşılığında bir üst düzey memur sayılan “Kapıcıbaşılık” unvanına da sahip olan Sevi, yine boş durmamıştır. Gizli faaliyetlerine devam ederek Müslüman görünümünü 200 kişilik bir topluluğa kabul ettirmiştir. Sevi gibi Müslüman ismi alıp gizli faaliyetlerine devam eden bu topluluğun nüfusu; üç buçuk asır sonunda yüz binlere ulaşmıştır.
Osmanlı Devletinin yıkılmasında çok önemli roller oynadıkları gibi Türkiye Cumhuriyetinin de canına okumuşlardır. Hala kirli ve pis emellerini sürdürmeye devam etmektedirler. Kendilerini deşifre eden kişileri ya parayla ya da zorla çoğunlukla devlet imkanlarını kullanarak bertaraf etmektedirler. Allah bunların şerlerinden bütün Müslümanları korusun.
Haftada üç gün yazı yazmama imkan verildiği için yazılarım ister istemez uzun oluyor. Hâlbuki daha fazla yazı yazabilsem bu kadar uzun olmayacaktır. Her ne ise…
Bu vesile ile çok hatalı bir düşünceyi dile getirmeden yazımı bitirmeyeyim. O da şudur:
Okuyucularımdan bazı zatlar diyor ki: “2. Beyazıd, Yahudileri İspanyol engizisyonundan kurtararak Osmanlı topraklarında yaşamalarına müsaade ederek hata etti. Çünkü Osmanlı devleti içindeki bozulmalar bu göçten sonra hızlanarak devam etmiştir”.
Bu doğru bir düşünce ve anlayış değildir. Zira bir Müslüman’a sığınan herhangi bir insana yardım etmek bırakın Müslümanlığı insanlık gereğidir. İleride büyük fitnelere sebep olacağı varsayımı ile İspanya’dan kovulan Yahudilere sınırları kapamak asla doğru değildir.
Nitekim Müslümanlarda gördükleri güzel hasletlerden dolayı İslam dinine geçen çok sayıda Yahudi vardır. Bunların bir tanesi için dahi milyonlarca lira masraf edilse yine de azdır. Kaldı ki; hangi dine mensup olursa olsun bir insanın hayatını kurtarmak dahi bir sevaptır. Allah katında çok büyük ecir ve mükâfatı olduğunu ayet ve hadislerden anlayabiliriz.
Daha başka nedenleri de yazarak Yahudileri kabul etmenin doğruluğunu anlatabiliriz. Fakat hiç olmaz ise yaptığı hayırlı ve güzel bir icraat nedeniyle başta 2. Beyazıd Han’ı ve diğer padişahları suçlamak doğru bir davranış değildir, vesselam…