Yahya Sinvar’ın, son bir gayretle elindeki tahta parçasını fırlattığını gördük. Bütün dünya gördü. “Dron fırlattı.” dersem hedefini küçültmüş olurum. “Karşısına ancak dronla çıkabilen, ABD silahları kuşanmış İsrail ordusuna fırlattı.” desem de gerçeği tam anlatmış olmam. Araplara, İslam dünyasına, BM’ye, ABD’ye, AB’ye… Halkayı ne kadar genişletsem de olmuyor.

Yahya Sinvar, o tahta parçasını doğrudan dünyaya fırlattı. Dünyadan bir ‘ah’ sesi çıkmasını beklediysek de boşuna. Dünyanın vicdanı, ruhu, kalbi yerinde mi ki ses versin!

O fotoğraf

O fotoğrafta, ‘Gazze bir yanda, dünya bir yanda ve Gazze yalnız.’ Onu gördük. ‘Gazze teslim alınamıyor.’ Onu da gördük. Katil Netahyahu, o fotoğrafı gördükten sonra kim bilir kaç gece o tahta parçasının tanka dönüşüp üzerine geldiğini görüp de kan ter içinde uyanacaktır? Onu da tahmin edebiliyoruz.

Katil Netanyahu, halkının, “Rehineleri neden kurtaramıyorsunuz?” sorusuna karşılık,  “Kurtaramıyoruz çünkü Yahya Sinvar ve diğerleri, İsrailli rehineleri canlı kalkan olarak kullanıyor!” diyordu. Büyük yalandı.

Bir yalan daha söylüyordu: “BM görevlileri Hamas’a yardım ediyor.”

Aşağılık yalanları ortaya çıktı. O binada ne bir İsrailli rehine vardı ne de bir BM görevlisi!

Yahya Sinvar, -dini, milliyeti ne olursa olsun- bir insanı canlı kalkan yapmayacak ahlaka sahipti. Hatta saklanmıyordu bile. Hem lider hem komutan hem savaşçıydı. İnançlı ve şerefli bir asker, düşmanla nasıl çarpışırsa öyle çarpışıyordu. Dünyaya verdiği değer, o tahta parçası kadardı.

1948’den bu yana

İsrail, en baştan bu yana Filistin’i teslim almak istiyor. 7 Ekim 2023’den değil, 1948’den bu yana teslim alamıyor. O hırs ve gözü dönmüşlükle daha da saldırganlaşıyor.

Yahya Sinvar, 1948’deki Nakba sırasında evlerinden zorla çıkarılmış Filistinli bir ailenin, Han Yunus Mülteci Kampı’nda doğmuş çocuğu. Ailesinin ve kendisinin yaşadıkları, İsrail zulmünün tarihi. İlk tutukluluğu, 20 yaşında üniversite öğrenciliği sırasında. 1988’de müebbet hapis cezasına çarptırıldı ve 23 yıl İsrail hapishanelerinde tutsak yaşadı. Zindanda İbranice öğrendi, düşmanının kültürünü tanıdı, bir de roman yazdı: Diken ve Karanfil.

2011 yılında, kaçırılan bir İsrailli asker karşılığında, bin 47 Filistinli mahkûmla birlikte serbest kaldı. Sonraki hayatı da yine hep mücadele ile geçti.

2014’de İsrail’le yedi hafta süren savaşın sonrasında ABD, Sinvar’ı ‘küresel terörist’ ilan etti. Özellikle son bir yıldır, İsrail her yerde en çok onu arıyordu.

16 Ekim 2024

O gün İsrail askerleri, tanklarla girdikleri Refah’ta üç Filistinliye saldırdı. Üç Filistinliden biri, binaya girerek çatışmaya başladı. İsrail tankları binayı iki kez vurdu. Ağır hasar verdikleri binanın, ikinci katına dron uçurup görüntü kaydetmeye başladılar. Yıkıntılar arasındaki koltukta oturan biri vardı. Kolundan yaralıydı ve yüzünü kefiye ile örtmüştü. Son bir gayretle elindeki tahta parçasını geriye doğru fırlattı. İsrail tankları tekrar ateş yağdırdı.

Teslim alamadıkları ancak öldürdükleri savaşçı Yahya Sinvar’dı. Bunu fark edince şaşkına döndüler. Teşhisi kesinleştirince görüntüleri servis ettiler.

Binanın tozunun, dumanının, onun asaletini örteceğini hesaplıyorlardı. Hesapları tutmadı. Yahya Sinvar’ı acizmiş gibi göstermeye çalıştıkları görüntü, onun kahramanlığının ilanı oldu. 

Mutlaka

ABD’de Demokrat cephe, üçlü seçim hesabına girişti. Bir yandan “Yerini biz tespit ettik, istihbaratı biz verdik.” diyerek Yahudi diasporasını memnun etmeye çalışıyor, diğer yandan “Operasyona ABD askerleri katılmadı.” diyerek oy verecek Müslümanları kızdırmamayı ve Gazze hassasiyeti olanları küstürmemeyi planlıyor.  

Yine diğer yandan, “Barışın önündeki engel ortadan kalktı.” propagandasıyla kirli siyasete devam ediyor. Seçime kadar “barışın yakın olduğunu” söyleyecek.  

İsrail’de zaman, İsrail’in aleyhine işliyor. Gazze’yi yıksa da Hamas’ı teslim alamıyor. Lübnan sınırından güneye kaçan vatandaşlarını evlerine döndüremiyor. Rehineler için söyleyecek yalanı da kalmadı.  

O tahta parçası, düştüğü yerde bir direniş ağacına dönüşecek. Yahya Sinvar’ın destanı, gelecek nesilleri kuşatacak. Mutlaka.