Tam bir sene önce Hamas, İsrail’in ve dünyanın beklemediği şekilde kapsamlı ve büyük ölçekli bir saldırı gerçekleştirdi. Gazze’den İsrail’e hem karadan hem de havadan geçen Hamas ve diğer Filistinli örgütler, İsrail’in içlerine kadar ilerlemeyi başardılar. Aradan bir sene geçti. Peki, bu süre içinde ne oldu?

Gelin, 7 Ekim saldırısının bilançosuna bakalım:

7 Ekim tarihinden günümüze, İsrail’in kayıpları beş kategoride sıralanabilir. Birinci kategori, 7 Ekim tarihinde ölen yaklaşık bin 200 İsrail vatandaşı ve Hamas tarafından rehin alınan 251 rehinedir. Bu rehinelerin 97’si hâlâ Hamas’ın elinde. Diğerleri ya serbest bırakıldı ya hayatını kaybetti ya da İsrail tarafından kurtarıldı.

İsrail’in ikinci kaybı, Lübnan’a sınır bölgelerdeki 68 bin İsrail vatandaşının evlerinden zorla tahliye edilmesidir.

Üçüncü kayıp ise ekonomik niteliktedir. 7 Ekim’den bu yana İsrail ekonomisinin 68 milyar dolar zarar gördüğü tahmin edilmektedir ve birçok derecelendirme kuruluşu, İsrail’in notunu düşürmüştür.

Dördüncü kayıp, İsrail tarihinin ilk kez doğrudan İran tarafından atılan füzelere maruz kalmasıdır. Bu nedenle, kendini korumak için ABD, Fransa, İngiltere, Ürdün, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden yardım almak zorunda kaldı.

Son olarak, İsrail’in uluslararası boyutta imajı olumsuz yönde etkilendi.

Filistinlilerin kayıplarına gelecek olursak, aslında bu yazıda onların kayıplarını saymak pek mümkün değil. Ancak öne çıkan bazı noktaları sıralayabiliriz. 7 Ekim’den günümüze sadece Gazze’de 41 bin Filistinli hayatını kaybetti. 1,9 milyon Gazzeli yerinden edildi ve Gazze içinde en az bir kez göç etmek zorunda kaldı.

Yıllarca abluka altında da olsa -özellikle Katar’ın desteğiyle- bir hayat sürdüren Gazze, neredeyse tamamen yıkıldı. Bölgede binalar, altyapı ve hayata dair neredeyse her şey yok oldu. Savaş öncesi günlük olarak Gazze’ye giren yardım tırları artık çoğu zaman giremiyor. Bölgede açlık, hastalık, ölüm ve sakatlık artık ‘normal’ hâle geldi.

Gazze dışında ise Batı Şeria bölgesinde yerleşimcilerin alanı genişledi. Yeni yerleşimci konutları inşa edildi. Batı Şeria’da eski ‘mahkûmlara’ ilaveten binlerce Filistinli gözaltına alındı. İsrail hapishanelerinde tecavüz ve işkence eskisine göre dahi arttı. Mescid-i Aksa’ya yönelik İsraillilerin saldırıları da çoğaldı.

Siyasi liderler bağlamında baktığımızda, 7 Ekim tarihinden bu yana Hamas’ın lideri İsmail Heniyye şehit edildi, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah öldürüldü ve Hizbullah’ın üst düzey lider kadrosu neredeyse tamamen hayatını kaybetti. Hamas’ın başına, 7 Ekim saldırısını herkesten habersiz organize eden Yahya Sinvar geçti.

Özellikle son dönemde İsrail’in odağının Lübnan’a doğru evrilmesiyle, Lübnan’da toplamda iki bin kişi hayatını kaybetti ve 10 bin sivil yaralandı. Lübnan içinde 1,2 milyon insan yerinden edildi ve göç etmek zorunda kaldı.

Göç edenler arasında yaklaşık 250 bin Lübnanlı ve Suriyeli mülteci Suriye’ye geçti. Suriye’ye geçenler de Türk askerinin güvenliğini sağladığı Suriye’nin kuzeyindeki güvenli bölgeye yöneliyorlar.

7 Ekim’den bu yana daha birçok şey oldu, burada yazamadığım. Ancak 7 Ekim saldırısına dair bir görüş ortaya koyarken yukarıda yazılanları dikkate almak gerekir.