Kayseri’nin sanatsal sokaklarında, 73 yaşındaki Sedat Zeytin’in atölyesi, reklamcılığın artıklarıyla şekillenen üç boyutlu rölyef eserlerine ev sahipliği yapıyor. Emekliliğinin ardından geçirdiği beş yıl boyunca reklam firmalarının tabela ve harf yapımında kullandığı dekota levhalarını sanata dönüştüren Zeytin, yaratıcılığının sınırlarını zorlamakta kararlı.

Reklamcılık sektöründe 52 yıl süren bir kariyerin ardından emekliliğin getirdiği boşlukta sanatla yeniden buluşan Zeytin, çocukluk hayallerini gerçekleştirmek için kolları sıvamış. “Reklamcılar bu malzemeyi harf ve tabela yapımında kullanır. Ben ise bu atıkları, sanatın büyülü dünyasına davet ettim.” diyor. Kendi ifadesiyle sanat, onun için sadece bir uğraş değil, aynı zamanda hayata tutunmanın bir yolu. “Bu sanat beni canlı tutuyor. Emekli olsam bile zamanın boşa geçmediğini hissetmek güç veriyor.” diyor.

Küçük gemiler ve sandallarla başlayan yolculuğu, Zeytin’in sanatında bir çeşitliliğe dönüşmüş. “Zor olan şeyleri başarmak daha çok keyif veriyor.” diyerek yaratıcılığının besin kaynağının zorluklar olduğunu vurguluyor. Her eseri, zaman ve emekle şekillenirken en basit eserinin bile beş altı gün, en zor olanlarının ise 45 gün sürdüğünü belirtmekte. Bu süreç, Zeytin’in sanatına ve sanatının ruhuna bir bağlılık olarak ortaya çıkıyor.

Eserlerinin sergilendiği fuarlarda, kullanılan malzemeleri anlattığında ise sanatına duyduğu sevgi bir kat daha artıyor. “İstanbul'dan gelen güzel sanatlar hocaları, bu sanata bir isim bulamadı. Bu aslında bir rölyef ama rölyefin bir üst kademesi” derken yaptıklarıyla hem kendisinin hem de çevresindekilerin gözünde farklı bir anlam kazandığını hissetmekte.

Zeytin, sosyal medya aracılığıyla eserlerini daha geniş kitlelere ulaştırıyor. “Sosyal medya hesabımda görüyorlar, İstanbul’dan geliyorlar, beğenip alıp gidiyorlar.” diyerek sanatın dijital çağdaki görünürlüğünden bahsediyor. Ancak onun için sanat, sadece bir satış aracı değil; atık malzemeleri değerlendirmenin, doğayla barışık bir yaklaşımın somut bir örneği.

“Boyutlu resimleri her zaman sevmişimdir.” diyor Zeytin. Evinin köşelerinde bulunan koleksiyonları ve minyatür maketleri, ona duyduğu hayranlığı gözler önüne seriyor. Çizgi roman kahramanlarının minyatürlerini yapmaya çalıştığını hatırlarken teknik ressamlık deneyiminden kaynaklanan el becerilerini de unutmuyor. “El becerilerim buradan kaynaklanıyor.” ifadesi, onun yaratıcılığının derinliklerine bir kapı aralıyor.

Sedat Zeytin’in hikâyesi, yaşın bir engel değil aksine bir motivasyon kaynağı olabileceğini gösteriyor. Atık malzemelerin sanata dönüşmesi, yalnızca estetik bir bakış açısı değil, aynı zamanda çevreye duyulan saygının bir tezahürü. Kısacası, sanat her yaştan insana ilham verebilir; yeter ki hayal gücümüzü kullanabilelim.