"12 Efsaneler Şehri Bingöl" belgeseli, Anadolu'nun kültürel hazinelerine ışık tutan bir yapım olarak izleyicileriyle buluştu. Yalnızca bir tanıtım filmi olmaktan öteye geçen bu belgesel, Bingöl’ün efsaneleriyle şekillenmiş dramatik bir anlatıyı da ekrana getiriyor. Yapımcı ve yönetmenleri Filiz Şebnem Bilgin ve Yeşim Kazazoğlu’nun bu projeye gösterdikleri özen ve tutkuyu anlamak için bir köşe yazarı olarak birkaç adım geriye çekilip bu sürecin detaylarına biraz daha yakından bakmak istiyorum.
Bingöl’ün bilinmeyen yüzü
Bingöl denilince akla ilk gelen, doğasının güzelliği ve belki de Türkiye’nin biraz kıyıda köşede kalmış illerinden biri olduğu gerçeğidir. Ancak Filiz Şebnem Bilgin’in de altını çizdiği gibi Bingöl’ün sadece doğal güzellikleri değil, zengin ve benzersiz bir kültürel mirası da var. Bu mirasın temel taşları ise belgeselin odak noktasını oluşturan efsaneler.
Bir kültür yolculuğu
Filiz Şebnem Bilgin ve Yeşim Kazazoğlu, ocak ayında projeye başladıklarında mevsim şartlarının zorluğuna rağmen çekimlerine büyük bir kararlılıkla devam etmişler. Bingöl'ün kışını, baharını ve yazını objektiflerine sığdırarak doğal güzelliklerini izleyiciye dört mevsim sunmayı başarmışlar. Bu sadece teknik bir başarı değil, aynı zamanda Anadolu'nun ne kadar zengin bir coğrafya olduğunu hatırlatan bir yolculuk.
Bilgin’in aktardığına göre, projeye başlarken Valilik, Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile üniversitenin değerli akademisyenleriyle temas kurulmuş. Doç. Dr. Nebi Butasım’ın efsaneler hakkında sağladığı bilgiler ise projenin ruhunu oluşturmuş. Olayların başlangıç noktası efsaneler olmuş ama sadece bununla sınırlı kalmamış. Bingöl halkı, yerel çocuklar ve halktan insanlar da dramalarda rol alarak belgeselin ruhunu canlandırmış.
Efsanelerden modern hikâyelere
Bingöl'ün efsanelerinin dramatik bir şekilde işlenmesi bana göre oldukça yaratıcı bir fikir. Efsanelerin, şehrin doğal manzaralarıyla birleştiği sahneler, izleyiciyi hem duygusal hem de estetik bir yolculuğa çıkarıyor. Filiz Şebnem Bilgin'in dediği gibi, projeye dâhil olan Bingöl halkı, belgeselin başarısında kilit rol oynamış. Profesyonel oyuncular yerine, bu hikâyelerin gerçek sahiplerinin sahnede yer alması belgeselin içtenliğini artırmış.
Bir belgeselden daha fazlası
Yeşim Kazazoğlu, belgeselin yapım aşamasında çekilen görüntülerin çok kapsamlı olduğunu ve bu görüntüleri kurgularken günlerce çalıştıklarını ifade ediyor. Belgeselde yer alan özgün müziklerin TRT Saz Sanatçısı Gökhan Karakaya tarafından bestelenmesi, seslendirmelerin de usta sanatçı Nüvit Candaner tarafından yapılması yapımın kalitesini daha da pekiştiriyor.
Bingöl'ü görmenin farklı bir yolu
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın da gala gösteriminde yer aldığı projenin, Bingöllülerin ilk kez izledikleri bazı sahneler karşısındaki şaşkınlıkları, belgeselin ne denli başarılı olduğunu gösteriyor. Belki de insan kendi yaşadığı şehrin güzelliklerine alıştığı için fark edemiyor ama bu belgesel, Bingöl’ü hem orada yaşayanlara hem de dış dünyaya tekrar hatırlatıyor.