Suriye’deki gelişmeler, baş döndürücü hızla devam ederken ülkemiz adına ilk resmî ziyareti MİT Başkanı İbrahim Kalın gerçekleştirdi. Ardından Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ülkeyi ziyareti, uluslararası basında büyük yankı uyandırdı. Arap basını, Hakan Fidan’ın ziyaretindeki, ‘Suriye’nin üniter yapısı korunurken terör örgütlerinden arındırılması’na yönelik mesajlarını öne çıkardı. Avrupa basınında ise terör örgütü PKK/PYD’nin Suriye’de asla yeri olmayacağı ve ülkenin inşası için uluslararası toplumun desteğinin" gerekliliğine yönelik sözlerine vurgu yapıldı.

İç kamuoyu ve basında; sebebi ziyaretimizin amacı konuşulurken öne çıkan detaylar, Ahmet eş-Şera’nın ‘takım elbise’si ve ‘Kasyun Dağı’nda içilen acı kahve’ idi. Bu detayların, Esed’den kurtulanlar ve dünyanın her yerinde Baas rejiminin zulmünü gören insanların mutluluğunu artırdığını söyleyebiliriz.

Hayatında ilk defa takım elbise giydiği söylenen Ahmet Eş- Şera’nın, birçok mesajı ‘ceket’ ile vermek istediği anlaşılıyor. Mesajın ilki; farklı kimlik, mezhep ve dinlere mensup Suriye halklarına; “Hepinize eşit mesafedeyim. Cihatçı bir örgüt olarak sizin için mücadele ederken ideolojimiz, bizim motivasyonumuzdu. Ancak Suriye’nin lideri olarak savaşçı ruhumu geride bıraktım; yerine herkesin onurlu bir hayata kavuşması için birleştirici ruhumla karşınızdayım.” diyordu. 

Hayatları boyunca halklarının kimlik mücadelesi için çarpışan liderler, terör liderliğinden siyasi liderliğe geçişte, o mücadeleyi unutturmamak adına yeşil parkaları ile gerilla kıyafetlerinden vazgeçmedi. FKÖ liderlerinden Yaser Arafat, KBY lideri Mesut Barzani gibi ... Sevgili Gökhan Yılmaz’ın dediği gibi “Tüm devrimlerin arkasında, bir askerî başarı olduğu unutulur. Başarabilen komutanlar, takım elbiseyi giyer. Meşrebine göre, silindir şapka ve frak giyenleri de vardır.”

Ahmet eş-Şera’nın başına koyduğu 10 milyon dolar ödül kararından vazgeçen Amerika, resmî düzeyde ilk temasını bir heyetle gerçekleştirdi. Ahmet eş-Şera’ya ‘terörist muamelesi yapmayacağını’ söyleyen ABD yönetiminin bu dönüşü, Mandela’yı uzun yıllar terörist ilan edip daha sonra ‘barış elçisi’ olarak en üst düzeyde karşılamış oldukları dönemleri hatırlatıyor. Kim bilir belki de bir gün, Ahmet Eş Şera’yı Orta Doğu’nun en barışçıl lideri olarak ilan edip üst düzey karşılama yaptıklarında Sayın eş-Şera, sünnet olarak gördüğü sakallarını da kesmiş olur.

Hakan Fidan ile yaptığı ortak açıklamada, terör örgütlerinin tamamına “Silahları bırakın!” çağrısı yapılırken Ahmet eş- Şera, “Bugünden sonra ben, devleti temsil ediyorum. Silah, sadece devletin elinde olacak.” diyerek PKK/PYD’ye, ‘kanton devlet veya özerklik mücadelesinden vazgeçin’ mesajı verdi.

PYD/YPG umduğunu bulacak mı?

Suriye’deki iç savaşta sırtını Amerika’ya dayayan PYD/YPG, topal ördek Biden yönetiminden gelen mesajların artık bir anlam ifade etmediğini ve kararın Trump’a kaldığını kavramış olacak ki; Mazlum Abdi’nin açıklamalarında bunu görmekteyiz. Trump’ın, “Suriye’de askerlerimizin ölmesini istemiyorum. Müttefiklerimizi 400 yıl koruyamayız.” açıklamasından sonra Mazlum Abdi, özerk ama silahsızlandırılmış sınır güvenliği taahhüdünde bulundu.

Çin Halk Cumhuriyeti ile Rusya arasındaki ikiz kardeşlik uyumu, ABD’nin hayati çıkarları için büyük bir tehdit. ABD, Orta Doğu’dan vazgeçtiği yönünde bir adım atarsa uluslararası düzenin ABD için dış tehditlere karşı korunaksız hâle geleceği yorumunu yapacağını düşünen Trump’ın kafası karışık durumda. Çin, bu çatışma alanlarında aldığı en az riskle Rusya’nın arka bahçesini toparlayarak dünyanın en büyük ekonomik gücü olmanın eşiğinde. Trump’ın tek hedefi, “Çin’e karşı Amerikan ekonomisini güçlü kılmak, hatta yerle bir etmek” iken hem ekonomik hem de siyasi alanda güç kaybı Amerikan ebedi hedeflerine aykırı olur.

Amerika, Çin ve Rusya arasındaki dengeyi bekleyen PYD/YPG/PKK, tarihî dönemeçte silah bırakarak bölgedeki Kürt nüfus üzerindeki hegemonyadan vazgeçerse bu coğrafyadaki Kürtleri, Türkiye Cumhuriyeti ile karşı karşıya getirmek yerine; onlara Hakan Fidan ile Kasyun    Dağı’nda kahve içen Ahmet eş-Şera ile yan yana olmanın keyfini yaşatabilme fırsatını umarım kaçırmazlar.