Hiç bir aile engelli bir çocuğa sahip olmak istemez. Bu nedenle, hamileliğin başlangıcından itibaren doğuncaya kadar anne-baba ve yakın çevresi sağlıklı bir bebeğe sahip olup olamayacakları endişesi içerisine girerler. Bu endişe gayet normaldir. Doğum neticesinde birtakım nedenlerden dolayı aileye engelli bir bireyin katılması anne-babanın izah edilemeyecek kadar çok sıkıntı içerisine girmesine yol açar.
Ailede sağlıklı bir çocuk beklenirken doğacak çocuğun engelli olarak dünyaya geleceğinin öğrenilmesi ailede ilk olarak hayal kırıklığına neden olmaktadır. Aileler için engelli bir bireye sahip olmak, hayatlarının en zorlu deneyimidir. Engelli bir çocuğa sahip olduğunda anne babalar üzüntü yaşarlar. Çocuklarına ne olduğunu bilemediklerinden endişe içinde olurlar ve çocuklarının engelli durumunu kabullenmeleri zor olur.
Engelli çocuk sahibi ailelerde korku, öfke, çaresizlik, ümitsizlik, suçluluk, bıkkınlık gibi duygular yaşanabilir. Olumsuz düşüncelerin girdabına kapılan anne babalar, “Neden ben? Ne günahım vardı? Şimdi ne yapacağım? Bununla nasıl başa çıkarım?” gibi sorulara cevap arar ilk zamanlar. Önemli olan bu noktada anne-babalar olarak engelli çocuğunuzu anlamak, kabullenmek ve onu her yönüyle sahiplenmektir. Bunun için de gereken fedakârlık yapılmalıdır.
Engelli bir çocuk için erken teşhis çok önemlidir. Zaman kaybedilmeden hem sağlık hem de eğitim önlemleri alınmalıdır. Engelli ailelerinin bu konuda yeterli bilgi, bilinç ve donanıma sahip olmalıdır. Yetkililer, yapılan her işte engellileri de düşünmeli ve engellilerin hayatını kolaylaştıracak adımlar hızlıca atılmalıdır.
Devletin engellilere ve engellilerin ailelerine sağladığı imkanlardan faydalanmalı. Çocuğun engellilik durumuna göre, az ya da çok hayatı kısıtlanan ebeveyn, maddî açıdan yıprandığı gibi mânevî açıdan da desteğe ihtiyaç duyar.
Bu süreçlerde aileye verilecek her türlü danışmanlık ve terapi hizmeti son derece önem arz eder. Sadece uzmanların değil, eşlerin, arkadaş, akraba ve komşuların desteği de vazgeçilmez derecede değerlidir.
Sağlıklı bir şekilde dünyaya gelen çocuğun daha sonra engelli olma ihtimali de vardır. Bu nedenle engelli çocuğu olanlar çok aşırı bir şekilde üzülmemeli, hayatın imtihan hayatı olduğunu düşünmelidir. Başımıza gelen üzücü olaylar tesadüf eseri değil, imtihan gereğidir.
Engelliler ve engellilerin aileleri içinde bulundukları zorluklardan dolayı imtihan gereği olarak sabır ederlerse, cennete gireceklerini ayet ve hadisler ortaya koymaktadır. Yüce Allah şöyle buyurur: “Sizi bir imtihan olarak iyilikle ve üzücü olaylarla deniyoruz…” (Enbiyâ, 21/35); “Sabredenleri (Cennetle) müjdele!” (Bakara, 2/155) Üzücü olaylar mü’minlerin sevap kazanmalarına, günahlarının bağışlanmasına ve mânevî derecelerinin artmasına, cennete girmelerine sebep olur. (Buhârî, Marzâ 7)
Çocuklar için hayat bir oyun ise, bu oyunda engelli çocuklar sıkıntı çeken olmamalıdır. Ailesi engelli çocuğu her hâliyle kabul etmeli, her zaman yanında olduğunu ona hissettirmeli, nazına katlanmalı, yapabileceği işleri yapmasına fırsat vermelidir. Hayatın gerçeklerini çocuğuna öğretmeli, engelli olmayan kardeş ve arkadaşları ile onu kıyaslamamalıdır. Engelli çocuğun yük olarak görülmesi büyük bir yanılgıdır. Çünkü Peygamberimiz şöyle buyurur: “Zayıf ve düşkünlerinize dikkat ediniz! Zira siz ancak düşkünleriniz (çocuk, yaşlı, engelli) sayesinde yardım görür ve rızıklanırsınız.” (Ebû Dâvûd, Cihâd 69) Yüce Allah, güçsüzler, engelliler, çocuklar ve yaşlılar sayesinde bir hanenin rızkını bereketlendirir ve o haneyi musibetlerden, tehlikelerden korur ve sevap kazanmalarına vesile olur.
Tabii ki, engellilere bakan, onlara yardımcı olan ailelere, kimselere bu hizmetlerinin karşılığı Allah tarafından kat kat ve tam olarak verilecektir. Çekilen zorluklar, yapılan hizmetler, iyilikler boşa gitmez, mutlaka dünyada ve ahirette faydası görülür.
Bundan dolayıdır ki, Peygamberimiz engelli kimselere yapılacak her türlü iyilik ve yardımı sadaka olarak değerlendirmiş ve şöyle buyurmuştur: “Âmâya rehberlik etmen, sağır ve dilsize anlayacakları bir şekilde anlatman, muhtaç bir kimseyi ihtiyacını tedarik etmesi için gerekli yere götürmen, derman arayan dertlinin imdadına koşman, koluna girip güçsüze yardım etmen, konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade edivermen, bütün bunlar sadaka çeşitlerindendir...” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/168-169) İlgi ve bakım gereken hasta ve engelli insanlar sabrederlerse, kendileri için hayır kapısına sahip oldukları gibi, yakınları için de sevap kazanma vesilesi olmaktadırlar.
Sonuç; Allah insanları değişik yollarla sınav yapıyor. İnsanlar dünya hayatına imtihan edilmek, Allah’a kulluk yapmak üzere gönderilmiş olduğundan, imtihan gereği başına birtakım üzücü olaylar gelebilir. “Andolsun ki sizi biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile imtihan eder, deneriz. (Ey Peygamber) Sabırlı davrananları müjdele.” (Bakara, 2/155) Rabbimiz sınavı böyle bildirmektedir. Bu gibi haller, üzücü hadiseler mü’minlerin başına gelebilir.
Yüce Allah engelli çocuk sahibi kişileri ve engelli bireyleri de bu yolla sınıyor. Önemli olan bu sınavdan başarılı bir şekilde çıkmaktır. Bu bilinçte olan engelli çocuğa sahip aileler ve engelli bireyler daha anlayışlı, sabırlı davranırlar, aşırı bir şekilde üzüntü içersinde olmazlar ve böylece deprasyona, strese karşı daha dayanıklı olurlar. Bu itibarla engellileri ve engelli ailelerin içersinde bulundukları zorlukları anlamalı, onları üzecek söz ve davranışlardan kaçınmalı ve onlara gereken destek ve moral verilmelidir!