Amerikan başkanlık seçimleri sonuçlandı. Türkiye’deki genel beklentiye uygun olarak eski ABD Başkanı Donald Trump, bir dönem aradan sonra yeniden başkan seçildi. Seçim sonuçlarının belli olmasından kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Trump’ı arayarak tebrik etti ve ilk konuşmasında Suriye konusunu gündeme getirdi. Peki, Türkiye ile ABD Suriye’deki anlaşmazlığı çözebilir mi?
Bu sorunun cevabını verebilmek için Suriye’deki durumu bilmek gerekiyor. Şu anda YPG terör örgütünün kontrol ettiği bölgelerin çoğu Rusya’nın koruması altında. Türkiye, YPG’ye karşı askerî harekâta karar verdiğinde Rusya ile karşı karşıya gelme ihtimali bulunuyor. Bunun tek istisnası, Türkiye-Irak-Suriye üçgenindeki Malikiye bölgesinde sınırlı bir alan. Bu bölgede Rus askeri yok; Amerikan askeri var.
Rusya’nın ikmal hattı, Menbiç ve Tabka üzerinden Türkiye’ye paralel batıdan doğuya uzanıyor. Ayrıca Kamışlı’daki hava üssü sayesinde hava ikmali de sağlanabiliyor.
ABD’nin ikmal hattı ise IKBY üzerinden Fishabur Sınır Kapısı’ndan Irak sınırına paralel kuzeyden güneye doğru ilerliyor. Ayrıca ABD, zaman zaman hava yoluyla Suriye’nin kuzeydoğusunda, Fishabur’a yakın bir nokta olan Harab el Cir’e ikmal sağlıyor.
İkmal hatları ve askerî varlıklar neden önemli, sizi bu konuyla neden yoruyorum?
Çünkü Trump, Suriye’den çekilmek istiyor. ABD, Suriye’den çekildiği takdirde bu ikmal hatları ve askerî konumlanma, stratejik açıdan belirleyici olacak. ABD, mevcut koşullarda Suriye’den çıkmaya karar verse bile güneyden kuzeye doğru geri çekilmek zorunda kalacaktır.
Amerikan askerleri Suriye’den çekildiğinde ortaya çıkan boşluğu dolduracak ilk aktörler, güneyde bulunanlardır. Sonra batıda bir boşluk oluşacak ve en sonunda kuzeydeki alan boş kalacaktır. Ancak kuzeydeki alana sıra geldiğinde ABD’nin boşalttığı bölgelerin tümü muhtemelen dolmuş olacaktır.
Daha net ifade etmek gerekirse; önce İran, ardından kısmen Rusya ve belki de en son olarak Türkiye, ABD’nin boşalttığı alanı dolduracaktır.
ABD’nin askerî varlığına paralel olarak Fırat Nehri’nin güneybatısında ve Irak üzerinden güney ve doğusunda, İran destekli Şii milisler ve İran Devrim Muhafızları bulunuyor. ABD, Suriye’den çekildiği an bu boşluğu İran dolduracaktır.
ABD’nin Suriye’den çıkma olasılığı için coğrafi, askerî, siyasi ve hatta demografik olarak en hazırlıklı aktör İran’dır. Fırat’ın doğusundaki beş büyük Arap aşiretinden üçü ya çoğunlukla ya da kısmen İran’la çalışmaktadır.
Bu açık ve basit gerçek nedeniyle Trump’ın önünde üç seçenek var:
1- Suriye’de kalmaya devam etmek.
2- Suriye’den çekilip alanı İran’a bırakmak ve İsrail’in güvenliğini tehlikeye atmak.
3- Türkiye ile anlaşarak önce Türk askerinin bölgeye girmesini sağlamak ve ardından Amerikan askerini Suriye’den çekmek.
Yeni konjonktürde, Türkiye’nin terörle mücadele hedefi ve ABD’nin İran’ı sınırlandırma arzusu Suriye’de örtüşüyor. Bu bağlamda Trump ile Erdoğan’ın anlaşması mümkün görünüyor.
Bu anlaşma olursa YPG meselesi artık tamamen bir Türk-Rus sorununa dönüşecektir, şimdiden söyleyeyim.