Artık elinde kokulu silgin yok, pamuk şekerinde sadece sen varsın ellerin bomboş. Hep iyi gününde yanında olan kahkahalarınla şenlendirdiğin bir dostun bile kalmamış. Alışverişe gidip, kahveler içip, saatlerce telefonda konuştuğun ve konuştuğun hiçbir şeyin daha bitmediği o kişi yanında yok artık hem de en kötü gününde. Böyle günlerin de yaşanacağı hiç ama hiç aklıma gelmezdi. Öyle bir dünya işte. Gerçek dost seni her koşulda sevendir ve sana karşılıksız koşandır. Eğer o kişiyi bulduysanız lütfen ona sarılın ve sonsuza dek elini bırakmayın. Hemen ümitsizliğe kapılmayın elbette var öyle dostlar hala, seni senden daha çok düşünen her derdini anlatabildiğin, arada bir seni hayal kırıklığına uğratan oluyor elbette sonucu da sükut u hayal tabi ki. Diyorlar ya en zor gününde dostunu tanıyormuşsun diye. Dünyanın başına yıkıldığı günlerde bir bakıyorsunki en çok değer verdiklerin saçma sapan bahaneler uydurmuş çekmiş gitmiş etrafından. Ne güzel dimi bir kaç haklı bahaneler de bulmuşlar kendilerince vicdanları da oldukça rahat işte onlar senin iyi gün dostlarınmış oysaki şimdi onlarla dertleşmeye ve ağlamaya daha çok ihtiyacın  var. Ama pıllarını pırtılarını çoktan toplayıp toz olmuşlar. Şimdi istediğiniz dostun çayını kahvesini için güzel kahkahalarınıza kulaklarımı çoktan tıkadım. Silkelendiler ve hayatımdan çıktılar, ayıklamam gereken dost zannettiklerim varmış. Üzgünüm ama bunu anlamak çok uzun yıllarımı aldı. İnsan tanımıyormuşum ben ama bunlardan ziyade çok tecrübelerim de oldu. Yeni insanlar aldım hayatıma hiç bilmediğim vefakar olanlarından. Aslında tanıdığım ama tanımadığım insanlar bunlarda benden hep güzel kalplerini saklamışlar. Hayatımda insanlar yer değiştirdi çok ilginç değil mi. Güvendiklerim bir anda hiç güvenemediklerim oldu. Hayat sen nelere kadirsin. Ara ara gözlerim dolmuyor değil. Bu kadar gerçek zannettiklerim bir anda yalan oluverdi. Elma şekerini yere düşürmüş bir çocuk gibi hissediyorum kendimi ya da yeni okula başlayıp afallamış bir çocuk. Hayat her yaşta bir şeyler öğretmeye hala devam ediyor. Çok biliyoruz zannediyoruz ya hani, yok öyle bir şey hiç ama hiçbir şey bilmiyoruz. Başımıza gelen her yeni olay iyi ya da kötü bize en baştan yeni bir şeyler öğretiyor. Biz de bunları tıpkı bir çocuk gibi yeniden özümsemeye çalışıyoruz. Değeri hak edene verebilsek keşke ama bir türlü beceremiyoruz bunu. Diyorum ya hayat çok şeye gebe, ne geleni kestirebiliyoruz ne de gideceği. Elimizde sadece var olana şükretmek mutlu olabilmeyi başarabilmek kalıyor. Belki de duyguların en şeffafı en anlaşılabilir olanı. Hayatımızdan çıkmak isteyenler varsın çıksın kalanlar bize yeter elhamdülillah. Bir kapı kapanırsa diğeri açılır elbet. Bizi kaybedenler vahlansın azıcık.

Tabi ki o yürek varsa. Hayırsız dost gereksiz postmuş artık bunu bilip bunu söyleyenlerden oldum. Sadakat zorla kazandırılmıyor iç güdüsel bir duygu bence. Bir dolu laf kalabalığı yapıp bir şeyleri düzeltmeye çalışmak gereksiz ve acı verici. Karşındaki her zaman anlamak istediğini anlıyor. Seninle aynı duyguyu paylaşamayan biri seni hiç bir zaman tanımamış ki. Ruhunu tanıyabilen seninle sadece gülen değil ağlayan dostlar edinebilmek de büyük mükafat. Kıymetini bilenlerdensek. Çocukluğumu kaybetmiş olmanın derin hüzününü yaşıyorum. Hayal kırıklığı insanın yaşadığı duyguların en zoru. Güvenmek ve o güvenin birden kaybolup gitmesi. Bu yaşanılanlar da birer tecrübe ama hep cebimize koyup unutuveriyoruz. Hangimiz tecrübelerimizle hareket ediyoruz ki. Öncelik hep duygularımız olmuyor mu. Her adımımı düşünerek atacağım diyen çok insan gördüm tıpkı kendim gibi. Ama yine vazgeçip yenildik hepimiz. Merhametimiz sevgimiz hep bizim o dikkatli adımlarımızdan önce geldi. Boş verelim ne kaybettik ki biraz gözyaşı ve yeni bir sayfa. Sonra hayatımıza eksikleri ile devam ediyoruz. Sevgili dostum bak yine sana sevgili dostum diyorum. Çünkü kalem tutmayı da beraber öğrenmiştik. Anılarımız çok güzeldi birlikte okuldan kaçtık mesela. Annemizden babamızdan izinsiz sinemaya gittik. Seninle ilk kez otobüse binmiştik ne macera dolu gelmişti. Saçlarımızı ütü ile ütüleyerek gezmeye giderdik. Hep gülerdik bilmem hatırlarmısın. Çünkü seninle paylaştığımız en güzel şey gülmekti. Çok gençtik ve henüz acılarımız yoktu içimizde. Ve o gün geldi sen uçtun gittin. Ben de anladım ki gerçek dost seninle gülen değil seninle ağlayandır. Teşekkür edeceğim sana bu yaşımda bana henüz öğrenmediğim bir doğruyu öğrettiğin için. Hayat hep gülmekten ibaret değilmiş insan yaş aldıkça acılar kayıplar da yaşanıyormuş. Bu sözü kullanmak hiç hoşuma gitmemiştir ama can yanınca söyleniyormuş demekki. Gün ola devran döne yine de umut yaşana...