Bir insanı başka bir insanla bağlayan şey nedir? Kutsal mekânlar, inanç, dualar... Bunlar, bizim ruhsal yolculuklarımızda eşlik eden unsurlar. Bu düşüncelerle geçtiğimiz hafta Hacıbektaş'a, Hacı Bektaş Veli'yi Anma Etkinlikleri için yola çıktım. Nevşehir’in bu huzurlu ilçesinde, Alevi Bektaşi kültürünün derinliklerinde kendimi kaybetmek, maneviyatın izlerini sürmek istedim.
Bu etkinliklerde en dikkat çeken sembollerden biri, belki de en çok bilinenlerden, Çilehane mevkisinde bulunan "delikli taş." Rivayete göre, kalbi temiz olan dürüst ve iyi insanlar, bu delikten rahatça geçebiliyor. Peki, bu taşın sırrı nedir? Herkesin anlatısı farklı ancak temelde aynı: "Günahkârlar geçemez."
Ben de birçok ziyaretçi gibi Hacıbektaş'ın kutsal mekânlarını adım adım gezdim. Külliye, Aslanlı Çeşme, türbeler ve müzelerde tarihin kokusunu duyumsamak mümkün. Ancak delikli taş, birçok kişinin odak noktası hâline geliyor. İnsanlar burada sıraya girip taşın içinden geçerek içsel bir hesaplaşma yaşıyorlar. Kimi dua ederek kimi sessiz bir düşünceye dalarak geçiyor bu delikten.
Bu yıl Kahramanmaraş’tan gelen Sait Bilge ile karşılaştım. O, delikli taştan geçtiği için büyük bir huzur içinde olduğunu söylüyordu. "Allah herkese rızık versin, birlik ve beraberlik olsun diye dua edip girdim." dedi. Bilge’ye göre, dürüst olanlar bu taşın içinden zorlanmadan geçiyor. İnsanın içindeki iyiliğin bu taş tarafından onaylanmış gibi görünmesi, inançlı bir kişiye büyük bir teselli veriyor. Onun bu samimi inancı, delikli taşın üzerindeki manevi yükü daha da anlamlı kılıyor.
Yine Kahramanmaraş'tan gelen Salih Başer ise ailesiyle bu etkinliğe katılmak için her yıl Hacıbektaş'a geldiğini anlattı. "Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Tapduk Emre... Hepsi Türk-İslam kültürüne büyük hizmetlerde bulunmuş şahsiyetler. Bu taşın önemi de onların ruhani mirasından geliyor." diye ekledi.
Belki de Hacıbektaş'ın bu manevi ağırlığı, kökleri derinlere uzanan bu kültürel değerlerde saklı. Anadolu'nun her köşesinden gelen binlerce insan, aynı inançla burada toplanıyor. Hacıbektaş'ta karşılaştığım başka bir aile, bu ziyaretin kendileri için bir gelenek hâline geldiğini söyledi. Kırşehir'den gelen Sinan Uluç, ailesiyle bu kutsal mekânları gezip dualarını ettiklerini, delikli taşın içinden geçmenin sembolik bir sınav olduğunu düşündüklerini ifade etti.
Bu taş, belki de sadece bir taş ama onun etrafında örülen inanç, insanların ona yüklediği anlam, onu çok daha fazlası hâline getiriyor. Bir dua, bir içsel hesaplaşma, bir maneviyat simgesi. Hacıbektaş'a gidip delikli taştan geçmek, yalnızca fiziksel bir eylem değil, aynı zamanda ruhani bir yolculuğun başlangıcı.
Her adımda inancınızı, hayatınızı ve insanlarla olan bağlarınızı sorguluyorsunuz. Belki de en önemli soru şu: Gerçekten de kalbi temiz insanlar mı geçebiliyor? Yoksa taşın sırrı, onun önünde durup kendimize bakmak mı? Taşın bize verdiği cevap her ne olursa olsun, bu yolculuk, her insanın kendi içindeki iyiliği bulma arayışıdır.
Hacıbektaş, her yıl binlerce kişinin ziyaret ettiği bir mekân olmasının ötesinde, insan ruhunun derinliklerine inen bir köprü. Ve o köprünün belki de en önemli durağı, delikli taş...