Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Rusya’ya yaptığı ziyaretle aynı gün, Suriye’nin Lazkiye kentindeki Rus Hmeymim Hava Üssü’nde Türk ve Rus yetkililerin bir araya geldiği iddia edilmişti. İddiaya göre bu görüşmede, Suriye Geçici Hükûmeti bölgeleriyle Esed rejimi arasındaki ‘sınır kapısı’ olan Ebu Zindeyn geçiş noktasının açılması kararlaştırılmıştı.

Ebu Zindeyn geçiş noktası, M4 otoyolu üzerinde ve El-Bab’ın batısında bulunmaktadır. Eğer geçiş noktası açılırsa Türkiye-Suriye sınırındaki Çobanbey Sınır Kapısı’ndan El-Bab’a inen yol üzerinden rejim bölgesine, M4 otoyolu üzerinden M5 otoyoluna ve oradan da Ürdün’e kadar uzanan bir hat oluşacaktır.

El-Bab kenti, yeniden Halep şehir merkezi ile doğrudan ticaret yapabilecek, Türkiye’den giren mallar, kaçakçılara gerek kalmadan doğrudan rejim bölgelerine ve oradan da Ürdün ve Arap dünyasına ihraç edilebilecek bir potansiyele sahip olacaktır.

Geçiş noktasının açılmasının, üretim altyapısı giderek güçlenen Suriye Geçici Hükûmeti bölgelerindeki ekonomiyi güçlendirmesi beklenmektedir. Bölgedeki iş insanlarının bu gelişmeden olumlu etkilenmeleri ve bölgede istihdamın artması öngörülmektedir. Ayrıca geçiş noktasında alınan tüm vergilerin Suriye Geçici Hükûmeti’ne aktarılması kararlaştırılmıştır.

Ancak Ebu Zindeyn geçiş noktası; geçen süreye, Suriye Geçici Hükûmeti Savunma Bakanlığı’na bağlı askerî polis güçlerinin bölgeye konuşlanmasına ve tüm hazırlıkların yapılmasına rağmen açılamadı.

‘Neden’ mi?

Yerel halkın direnişi.

Yerel halkın refahına olumlu katkı sağlayacak olmasına rağmen bölgedeki halk, geçiş noktasının açılmasını istemiyor. Açılmaması için gösteriler düzenleniyor, protesto çadırları kuruluyor ve geçiş noktasına yaklaşan tırlar yolda durduruluyor.

Yerel halkın bu tutumunun altında temelde iki sebep yatıyor. Birinci sebep, Ebu Zindeyn geçiş noktasının açılmasının Ankara ile Şam arasındaki normalleşme sürecinin bir parçası olarak değerlendirilmesidir.

El-Bab’daki halk, Ebu Zindeyn geçiş noktasının açılışını engelleyebilirlerse Türkiye’nin Esed rejimiyle de anlaşmasını ve normalleşmesini engelleyebileceklerine inanıyor. Bu inanç ve Ankara-Şam normalleşmesine karşı olan sert ve katı tutumları, onları böyle davranmaya itiyor.

İkinci etken ise Ebu Zindeyn geçiş noktasının açılmasının Esed rejimine de sağlayacağı ekonomik katkıdır. Bu yaklaşıma göre, geçiş noktasının açılması, Amerikan ve Avrupalı yaptırımlar altında zor durumda olan Esed rejimine can suyu olma potansiyeli taşıyor.

Esed rejimi kontrolünde bulunan bölgelerdeki son derece kötü temel mal ihtiyaçlarının, Suriye Geçici Hükûmeti bölgeleri üzerinden ucuza karşılanabileceği düşüncesi hâkim.

Özellikle ikinci etken, aslında sadece Suriye Geçici Hükûmeti’ne özgü bir durum değil. İdlib bölgesinde Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) ile Esed rejimi arasında Maarat en-Naasan geçiş noktasının açılması da yerel halk tarafından engellenmişti. Esed rejiminin kötü ekonomik durumuna can suyu olunmaması için oradaki halk, HTŞ’yi de engellemeyi başarmıştı.

Yerel halkın direnişi sürerken, YPG-Esed rejimi ortak kontrolündeki bölgelerden Ebu Zindeyn’in hedef alınıp bombalanması, bu geçiş noktasının açılışını durdurdu.