Geçen hafta, “Olimpiyat peşinde koşmak eski moda bir iş. Olimpiyat, düzenlendiği kente faydadan çok zarar getiriyor.” diye yazmış ve iddiamızın bilimsel referanslarını paylaşmıştık. CHP’nin bu konu üzerinde pek derinlikli düşünmediği anlaşılıyor. Ekrem Bey’in, İstanbul’un olimpiyata ev sahipliği yapması girişimine CHP yönetimi tam destek vermiş. Özgür Özel ve Mansur Yavaş’ın Paris seyahatinin bir gündemi de İstanbul’un olimpiyat adaylığı.

Oxford başta olmak üzere dünyanın en saygın kurumlarından bilim insanları, olimpiyatların ev sahibi şehirlere ekonomik ve sosyal anlamda büyük zarar verdiğini söylüyor. Bu her zaman böyle değilmiş, 90’lı yıllara kadar olimpiyat oyunları faydalı bir organizasyon olmuş. Ancak özellikle son 20-30 yıldır astarı yüzünden pahalıya gelmeye başlamış.

Oyunların geliri, yapılan yatırımın yarısını bile karşılamıyor, milyarlarca dolar para ziyan oluyor. Olimpiyat yüzünden şehirdeki tüm sosyal doku, tüm dengeler altüst oluyor. Şehrin merkezi, sadece oyunlar sırasında değil, organizasyon bittikten sonra da yerliler için yaşanmaz hâle geliyor.

Almanya’dan, Polonya’dan, İsviçre’den şehirler, olimpiyat oyunları adaylığından kendi istekleri ile çekiliyor. Aday olmaktan vazgeçenler arasında Münih gibi, Davos gibi kentler var.

Olimpiyatlara yönelik aşırı iştah, kendini ispat etmeye çalışan üçüncü dünya ülkelerinin, Batılıların gözüne girme çabası olarak görülüyor. “Biz de sizin gibi yapabiliriz!” diyerek tatmin olacak bir tür aşağılık kompleksi gibi değerlendiriliyor.

CHP’nin geçen yüzyılda kalmış olimpiyat ezberine takılıp kalması gerçekten ciddi bir sorun. Çünkü Türkiye’deki şehirlerin büyük bölümü CHP tarafından yönetiliyor. Üstelik CHP, yerel yönetimlere sahip olmayı, iktidara yürümenin bir aracı olarak görüyor. Belediyeleri elinde tutan ve onlar sayesinde devletin başına geçmeyi düşünen bir partinin şehircilik alanındaki gelişmelere bu kadar yabancı olması üzücü.

Bundan daha tuhaf olan ise CHP’ye akıl veren gazetecilerin, danışmanların da konudan bihaber olması. TV programlarında olimpiyatların zararından söz açtığımızda şaşkın şakın yüzümüze bakıyorlar. Oysa her konuda CHP’ye akıl vermeyi, “engin” bilgileri ile yol göstermeyi çok iyi biliyorlar!

İBB’nin çuvalla kaynak aktardığı ve güya kentin geleceğini teslim ettiği İstanbul Planlama Ajansı’ndan da bu konuda çıt ses çıkmıyor. Ajansın başındaki bey, Instagram’ın kapatılmasının Türkiye’ye maliyetini hesaplamak ile meşgul! Sizin göreviniz bu mu Allah aşkına?  Bununla uğraşacağınıza Ekrem Bey’in peşine düştüğü olimpiyatların ekonomik etki analizini yapsanıza!

Ben CHP’nin bu konudaki tavrını bilgisizliğe bağlıyorum. Ama işin arkasında danışman firmaların ve müteahhitlerin kâr hırsının olduğunu düşünenler de çıkacaktır. Çünkü uzmanlara göre, olimpiyatları en keskin şekilde destekleyen hatta şehirleri yanlış raporlar ile manipüle edenlerin başında, para kazanma derdinde olan danışmanlık şirketleri var. Onların en büyük destekçisi ise büyük projelerin peşinde koşan inşaat şirketleri.

PwC SKANDALI

Yanıltıcı raporlar demişken, Evergrande şirketi üzerinden patlayan skandalı da analım. Çinli gayrimenkul şirketi geçtiğimiz yıllarda iflasa sürüklenmiş; iflas, yatırımcıların 300 milyar dolar parasına mal olmuştu. Şimdi iflas/tasfiye memurları, Evergrande’nin yeminli mali müşavirliğini yapan PwC şirketine dava açmışlar. PwC’nin, görevini ihmal ettiğini, düzenlediği yanlış raporlar ile batmakta olan şirketin gerçek durumunu gizlediğini iddia ediyorlar.

PwC, dünyanın dört büyük mali danışmanlık şirketinden biri. Bu dört büyükler, dünyadaki paranın yönünü tayin ediyor; sadece şirketlerin değil devletlerin bile kaderini belirliyor. Her sene bunlardan birinin usulsüzlük vakası ortaya çıkıyor ama onlar aynı güçleri ile şirketlere, borsalara hükmetmeye devam ediyor.

Bizdeki ‘Rolex’li ekonomistlerin sürekli vurgu yaptığı sözde şeffaf ve objektif Batılı kurumlar işte bunlar.