Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, erişim engeli getirilen Instagram’ın sahibi Meta şirketi ile görüşme sonrası, “Tam istediğimiz sonucu almış değiliz, takip ediyoruz, aktif olarak görüşüyoruz.” dediğinde gerçek ortaya çıkmıştı. Keza Instagram kapandığında ortaya bir sürü yalan bilgi atılıp dolaşıma girmişti. Ancak bu açıklama bazı kafa karışıklıklarını gidermekte yetersiz kaldı. Yine bir süreci yönetmekte eksik kalmıştık. Milyonlarca Instagram kullanıcısı 1 Ağustos’ta platforma erişim sağlayamadı. İlk başta Instagram’ın kapatılmasına, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın, suikast sonucu öldürülen Hamas lideri İsmail Heniyye için paylaşılan iletisinin Instagram tarafından kaldırılmasının neden olduğu ileri sürüldü. Pazartesi gününe kadar da bu böyle bilindi. Sonra konunun İletişim Başkanlığı ile ilgisi olmadığı anlaşıldı. Sorun tamamen Instagram’ın kural kanun tanımaz oluşuydu. Sosyal Medya Yasası olarak bilinen 7418 sayılı Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un ihlali söz konusuydu.

Bu Kanun’a göre;

Günlük erişimi 10 milyondan fazla olan Sosyal Ağ Sağlayıcılarının temsilci bulundurması, Değişiklik Getiren Kanun kapsamında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na eklenen “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu dâhil bu maddede yazılı suçların faillerine ulaşmak için gereken bilginin, talep hâlinde, Sosyal Ağ Sağlayıcı tarafından savcılığa bildirilmesi zorunlu kılınmıştı.

Talebin gereğini yerine getirmeyen “Sosyal Ağ Sağlayıcı”nın internet trafiği yüzde doksan oranında daraltılabilecekti. Instagram tüm talepleri nakıs bırakmış, tabiri caiz ise oralı olmamıştı.

Türkiye Cumhuriyeti her alanda egemen bir ülke olarak “dijital faşizm” olarak nitelendirilen durumun güç sahipleri hukukumuza, egemen haklarımıza, vatandaşlarımızın ifade özgürlüğüne riayet etmediği gibi; temsilcilik açmamış, vergi ödememiş örgütlü suçlara, yasal olmayan faaliyetlere zemin hazırlıyorlardı. Ancak bu haklı durum iyi izah edilmeyince vatandaşın tepkisi kaçınılmaz oldu.

Ülkemizde sosyal medyanın toplum hayatı içindeki etkisi dikkate alındığında milyonlarca insan için Instagramsız hayat, bir bebeğin ağzından emziği almakla eş değer iken bu mecraların kapı duvar olduğu durumlarda resmî hiçbir açıklamanın yapılmaması bin türlü komplo teorilerine de zemin oluşturuyordu. Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu bir kararın aynı gün Resmî Gazete’de yayınlanması ile tartışma bambaşka bir boyut kazandı. Bu kez de AYM ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın karşı karşıya geldiği yönünde dezenformasyon yayılmaya başlandı. AYM’nin kararı, 2020 tarihinde iptali istenen (66) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 5. maddesiyle yine (14) numaralı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne eklenen 6/A maddesinin (c) ve (ç) bentlerinin konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olduklarına ve iptallerine ilişkin karardı. AYM, stratejik iletişim ve kriz yönetimine ilişkin görevlerin haberleşme ve basın özgürlüğüyle ilgili olması nedeniyle kanunla düzenlenmesi gerektiği, temel hak ve özgürlüklerin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (CBK) ile düzenlenemeyeceği, kurallarda öngörülen görevler kapsamında alınacak tedbirlerin genel çerçevesinin ilke ve esaslarının belirlenmediği için bu kuralların Anayasa’ya aykırı olması nedeniyle iptal talebini haklı buldu. AYM, Anayasa’nın 104. maddesinde; Anayasa’nın İkinci Kısmı’nın Birinci ve İkinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle Dördüncü Bölüm’de yer alan siyasi haklar ve ödevler CBK’larla düzenlenemez dedi.

AYM, iptali istenen kurallarla, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen algı operasyonu faaliyetleri neticesinde oluşan krizin stratejik iletişimle yönetilmesine ilişkin tedbirler alınması ve her tür manipülasyon ile dezenformasyona karşı faaliyetin engellenmesine ilişkin tedbirlerin ve yapılacak işlemlerin Anayasa’nın 26. maddesinde yer alan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ile 28. maddesinde yer alan basın hürriyetine aykırı olduğuna karar verdi. Ve bu kuralların kapsamları itibarıyla Anayasa’nın İkinci Kısım İkinci Bölüm’de yer alan kişi hakları ve ödevleri ile ilgili düzenlemelere müdahale olduğu kuralların CBK ile düzenlenemeyecek yasak alana ilişkin düzenlemeler içerdiğini kabul ederek CBK ilgili maddelerini iptal etmişti.

Bu gelişmeler karşısında İletişim Başkanlığı bir açıklama yapma gereği duymuş ve kararın İletişim Başkanlığı’nın dezenformasyonla mücadelesine yönelik olmadığını,

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın, basın ve ifade özgürlüğüne yönelik müdahale yetkisinin zaten bulunmadığını net olarak açıklamış, spekülasyonlara mahal verilmemesi gerektiğini ifade etmişti.

İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada belirtildiği üzere, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararın, İletişim Başkanlığı’na bağlı bazı daire başkanlıklarının kanunla kurulması gerektiğine ilişkin idi.

Sonuç olarak haklı olduğumuz konularda sıcağı sıcağına resmî bir açıklamanın yapılmasının önemini bir kez daha gördük.

Böyle durumlarda süreci makul mantıklı bir şekilde yönetebilmek, sonrasında haklılığımızı izah etmekten daha mı zor, anlamakta güçlük çekmekteyim.

Kapatılmadan önce de ya da en azından hemen sonrasında “Türkiye Cumhuriyeti’nin siber zorbalıklara karşı mücadelesini, dijital faşizme karşı kararlılığını, suçun dijital ortamlarda teşvik edilmesini kabul edemeyeceği, Meta’nın bugüne kadar çağrılarımıza, uyarılarımıza önem vermediğini, bu nedenle erişimin engelleneceğini izah çok mu zordu?..

Instagram başta olmak üzere sosyal platformların; psikiyatristlerin, psikologların yerini alır bir hâle geldiği, insanların mutluluklarını paylaşarak kendilerini daha iyi hissettiklerini biliyoruz. İnsanlar bu mecralarda; tatilde, düğünde, yemekte, piknikte mutluluğunu paylaşıyor ve paylaştıkça daha mutlu oluyor… Bu şekilde tatmin duygusunun sağlıklı olup olmadığını tartışmak bizim görevimiz ve işimiz değil.  Toplum bilimciler, sosyologlar, psikologlar konuyu tartışırken bile bu bilim insanlarının da Instagram’ı kullandığını belirtmek gerekir. İşin ticari boyutu ise yani e-ticaretin ekonomiye, istihdama katkısı hususu ise tam bir realite.

***

Bodrum’dan Sharon Stone geçti…

Instagram’a erişim engeli, Hollywood’un ikonik starı Sharon Stone ve Golden Globe’u vurdu.

"Golden Globe International Icon Award" töreni için Türkiye'ye gelen dünyaca ünlü aktris Sharon Stone’a, Bodrum’da düzenlenen organizasyonda "Uluslararası İkon Ödülü" verildi. ABD dışında bir ilk olan bu organizasyonun Türkiye’de yapılması için büyük uğraş veren Barbaros Tapan’ın çabası ve Türkiye turizmine katkısı için sponsor olan Titanic Otelleri Grubu, dizi yapımcıları, oyuncuları; herkesin çabası berhava oldu. Reklamın iyisi kötüsü olmaz diyenlerden değilim ama bir Hollywood starı üzerinden, Türkiye’nin imajına olumlu katkısı olabilecek bir star Türkiye’de ağırlanırken, ödülünü almak için gelmişken; Turizm Bakanlığı’nın, kusura bakmayın, bu konudaki duyarsızlığını da eleştirmek isterim.