Suriye’de diktatör Esed kaçtı. Ülkenin dengeye kavuşması kolay olmayacak. Bölgenin güçlü devleti Türkiye, haklılığından gelen ahlaki üstünlüğünün açtığı yolda ilerliyor. Kendi planını uygulatmanın iradesine sahip çıkıyor. Dersini çalıştığı, iyi hazırlık yaptığı da apaçık ortada.

Ana muhalefet ne diyor?

Bu sorunun cevabını; CHP’nin dört önemli siyasi aktörünün, son düzlükteki sözlerinden bulmaya çalışalım.

“Esed görüşmedi diye Halep’i almak mı gerekir.” sözünü CHP’nin dış politikadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, gölge Dışişleri Bakanı İlhan Uzgel’den duyduk. Fazlasıyla ilginçti. Halep’i aldığımızı ya da almak istediğimizi zannediyordu. Dahası, ergence mızmızlanmasını dış politika analizi olarak kabul etmemizi bekliyordu.

Sonra Genel Başkan Özgür Özel, Esed’i Rusya’ya kaçıracak olan uçak hazırlanırken hükûmete; “Esed’le görüşün.” tavsiyesinde bulunuverdi.

Parodi sayılsa yeriydi. Belli ki; TBMM Grup Başkan Vekili olmayı üzerinden atamamış, öne geçmek, sıra kapmak istemişti.

Sonra İmamoğlu devreye girdi. Hikâyenin özeti şöyle: Yıl 2012. Adamın biri, kendi ifadesiyle; “Atatürkçülerin genelde okumadığını, ortalamasının da okuduğunu anlamadığını test etmek için” bir cin fikirlilik yapmış. Atatürk’e bir söz uydurmuş ve sosyal medyadan dolaşıma sokmuş:

“Bir gün, Birinci Cihan Harbi’nden sonra Orta Doğu’da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaktır. O gün geldiğinde yeni kurduğumuz cumhuriyetimizin yöneticileri, bu halkların değil emperyalist güçlerin yanında yer alırsa aynı akıbete kendileri uğrayacaktır.”

Sözcü gazetesinin editörleri, sözü havada kapmışlar, uyduranın iki hatasını fark etmemişler ve 30 Ağustos 2012’de elinde dürbünlü Atatürk fotoğrafıyla tam sayfa kullanmışlar. 

1. Cihan Harbi bitmiş. Yıl 1923. Harpten, doğal olarak ‘cihan harbi’ olarak söz ediliyor. Ancak ikincisi yapılınca onun adı ‘Birinci Cihan Harbi’ olacak.

2. Atatürk “Yeni kurduğumuz cumhuriyet” diyor! Oysa Temmuz 2023’de, cumhuriyet henüz kurulmamış.

Sözün yalan olduğu ortaya çıkmış. Kamuoyunda konuşulmuş, gazete ayıplanmış vs.

Aradan 12 yıl geçtikten sonra İmamoğlu, aynı hataya bir daha düştü. 9 Aralık sabahı bir televizyon yayınında, ‘Atatürk’ün ileri görüşlülüğünü anlatmak üzere aynı sözü aktardı.

- Sözün yalan olduğundan ne kendisinin ne de ekibinin haberi vardı!  

- Sözdeki hataları fark etmemişler, emperyalistlerin yanında değil; halkın yanında olmayı yücelttiğine dikkat etmemişlerdi.

- Sözü kabaca okumuşlar, okuduklarını anlamamışlardı. Yani sözü uyduranın iddiası, bir kez daha ispatlanmıştı.

Son söz parti sözcüsünün

Son örneğimiz, CHP Sözcüsü Deniz Yücel’den. Yücel, mikrofon başına geçip Suriyelilere şöyle seslendi: “Ulus devlet inşasını başarmak zorundasınız. Bunu başaramazsanız, laikliği ve demokrasiyi benimsemezseniz ülkeniz küresel güçlerin satranç tahtası olmaya devam eder. Suriye’nin, birbirini öldüren insanların kanlı bir coğrafyası olarak devam etmesini istemiyorsanız dünyada emperyalizmi yenen tek lider olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü okuyun ve 100 yıl önce o ne yaptıysa aynısını yapın.”

Sözcü “Atatürk’ü örnek alın.” dese sorun olmayacak. Orada durmuyor. “O ne yaptıysa aynısını yapın.” diyor.

Sözcü, etnik yapısı çok renkli, çok dinli, çok mezhepli, çok dilli Suriye’ye ‘ulus devlet’ olmayı öneriyor. Evlere şenlik bir teklif.

Afrika’ya medeniyet götüren beyaz adamın kibriyle konuşan sözcünün sözü partiyi bağladığına göre, kibri de bağlar.

Bu kafa konforundan ne çıkar?

CHP, adı CHP olduğu için kazanması gerektiğinde ısrarcı.

CHP, ders çalışmayı sevmiyor. Hele Orta Doğu dersini çalışmaktan hiç hoşlanmıyor.

Gerçeğe -hoşuna gitmese de- gözlerini kapatmamak, değişen şartları okumak, sormak, sorgulamak, dünyanın gittiği yeri takip etmek ve emek sarf etmek…

Dört örneğin herhangi birinde, bunlardan birini olsun göremedik.  

CHP’nin dış politikadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, gölge Dışişleri Bakanı İlhan Uzgel ‘hükûmetçilik’ oynuyordu.  

Özgür Özel, dünyayı takip eden herkesin öğrendiği gerçekten habersiz, bildiği tek cümlelik ezberi, en kritik zamanda dile getirdi.

İmamoğlu, uydurma olduğu 12 yıl önce ortaya çıkan sözü, bir kez daha, üstelik anlamadığını göstere göstere tekrar etti.   

Parti sözcüsü Deniz Yücel’in Suriye’ye anakronik tavsiyesi, tarihe geçecek türdendi.  

Dört örnekten üç sonuç çıkarabiliriz:

1. CHP, Suriye’yi anlamıyor.

2. CHP, Suriye’yi anlamak istemiyor.

3. CHP, istese de Suriye’yi anlayamaz.