İsrail, Lübnan’da Hizbullah’ın üst düzey üyesi “Hacı Muhsin” kod adlı Fuad Şükür’ü hedef almasının hemen akabinde Hamas lideri İsmail Heniyye’yi Tahran’da hedef aldı. Bir önceki köşe yazımda "Savaş Lübnan’a sıçrar mı?" diye sorarken “İsrail’deki aşırı sağcı iktidarın ne yapacağı belli olmaz.” demiştim. Heniyye suikastı da bunun bir tezahürüdür.
Türk Dışişleri Bakanlığı’nın da yapmış olduğu açıklamada belirtildiği gibi, İsrail’in bu saldırısı bölgedeki gerilimi daha da tırmandıracak ve bölgesel bir savaş riskini yükseltecektir.
Ancak bölgesel savaş riski olup olmayacağı İran’a bağlı. İsrail açısından değerlendirdiğimizde, İsrail’deki hükûmet Mecdel Şems olayına kendi iç kamuoyunu ve kendi aşırı sağcı kitlesini tatmin edecek cevaplar verdi. Hatta gereğinden fazla ve büyük bir cevap da vermiş oldu.
Önce Lübnan’a yönelik hava saldırıları düzenledi. Yetinmedi, Fuad Şükür’ü öldürdü ve en son Hamas lideri Heniyye’yi şehit etti. Bu ‘karşılık’, İsrail standartlarındaki aşırı caydırıcılık doktrininin de ötesinde bir durumdur.
Bilindiği üzere, İsrail kendisine yönelik yapılan saldırılara aşırı tepki vermeyi güvenlik stratejisinin temel taşı olarak görüyor.
İsrail’in bu hamleleri bize net olarak İsrail’deki hükûmetin artık giderek kontrolden çıktığını gösteriyor. Zaten kendi ülkesi içerisinde ‘Filistinlilere istediğimiz gibi işkence yapabiliriz.’ diyenlerin askerî üsleri basmaları bunun bir göstergesiydi.
İsrail’deki hükûmet ortakları Netanyahu’yu bile solluyor ve bölgemizi ateşe atmaktan da korkmuyorlar.
Bundan sonra İran yeniden karar vermek durumunda kalacaktır. Suikast sonrasında yine görüntüde büyük ama etkide sınırlı bir tepki mi verecek yoksa bölgesel savaşı mı riske edecek?
Bu soruya cevap ararken Heniyye suikastındaki soru işareti aklımı kurcalıyor. Bir yandan İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin ölümü ve sonrasında bulunamayan helikopter süreci aklıma geliyor. İran’ın kapasitesizliğinin görünenden de büyük olduğunu düşünüyorum.
Diğer yandan da İran’ın Heniyye’yi koruyamayacak kadar zayıf bir devlet olmadığını ve böyle büyük bir güvenlik zafiyetinin açıklanmasının mümkün olmadığını değerlendiriyorum.
Heniyye’nin başına Katar’da, Mısır’da ve Türkiye’de bir şey gelmiyor da İran’da mı hedef alınabiliyor? İran nasıl olur da böyle bir zamanda, ortamın çok gergin olduğu bir dönemde Heniyye’yi koruyamıyor ve onu saklayamıyor? Hava savunmayı geçtim, Heniyye’yi güvenli bir yere almak o kadar mı zor?
İran’ın, kendi başkentinde Hamas liderinin suikasta uğramasına ve Hizbullah’ın üst düzey yöneticisinin hedef alınmasına ne tür bir cevap vereceği birçok şeyi aydınlığa kavuşturacaktır.
İran’ın içerisinde bir güvenlik zafiyeti mi var yoksa İran aslında benim gibi ‘İran’ı gözünüzde büyütmeyin!’ diyen birisinin bile düşündüğünden de daha kötü bir durumda mı, göreceğiz.
Buradaki en büyük sorun, bölgemizin ateşe atılıp atılmayacağına karar veren iki aktörün İsrail ve İran iktidarları olmasıdır.
Küçük bir not: İsmail Heniyye’nin suikasta uğramasından dolayı üzülen Arap devletlerin sayısı, birçoklarının zannettiğinden daha azdır.