Türkiye’nin PKK terörüyle mücadelesine taş koyan esas aktörler hangileridir? sorusu, son derece can alıcı bir sorudur.

Bu sorunun cevabını bize, mayıs ayında, basın ve sosyal medyadan önümüze düşen bir fotoğraf gayet açıklıkla vermiştir. Celal Talabani’nin oğlu Bafel ile Beyaz Saray’ın Orta Doğu ve Kuzey Afrika işlerinden sorumlu sözde koordinatörü Brett McGurk’un, 14 Mayıs’ta birlikte verdikleri fotoğraf çok açık bir yanıttır. Diğer bir deyişle Türk ordusu, hem Suriye’nin hem de Irak’ın kuzeyinde aslında ABD’ye karşı savaşmaktadır. ABD’yle birlikte PKK’yı destekleyen ülkeleri zaten kısa bir zaman önce Dışişleri Bakanımız açıklamıştır: İngiltere ve biraz da Fransa…

 Irak ordusuna bağlı Hava Savunma Komutan Yardımcısı General Abdülselam Ramazan tarafından yapılan açıklamayla, iki gün önce Türk İHA’sının düşürüldüğü basına yansımıştır. Bu gelişme, tam da Türkiye ve Irak savunma bakanlarının 15 Ağustos’ta Ankara'da yapılan görüşmelerin ardından "Askerî, Güvenlik İşbirliği ve Terörle Mücadeleye Dair Mutabakat Zaptı"nı imzalaması ve iki taraf arasında Bağdat’ta Ortak Güvenlik Koordinasyon Merkezi kurulmasına karar verilmesinden sonra gelmiştir.

Bu bize, şunu çok net açıklamaktadır ki Ankara ve Bağdat arasında yapılan terörle mücadeleye ket vuran Irak ordusu ve kurumlarının içine sızmış farklı güçler ve gruplar vardır. Irak’ta Başbakan Sudani, gerçekten ordu ve siyasete hâkim olabilseydi hiç kuşkunuz olmasın Bafel gibi aktörler, McGurk gibi PKK’nın eğitilmesi ve donatılmasına katkıda bulunan ABD’li bir malum şahıs ile iş birliği yapamazdı.

Çoğu kez TV kanalları ve yazılarımda, devlet mekanizmasının güçlü olmasının şu zamanlarda çok gerekli olduğunu, güçlü ve muktedir bir lidere sahip olmanın ne kadar değerli olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Zira bizi de İran ve Irak gibi, içeriden ve kurumlarımıza sızarak vurmaya çalıştılar. Erdoğan liderliğinde milletimiz, bu planları çok şükür boşa çıkarmıştır. Ancak gelin görün ki ne zaman Erdoğan, “Kilit kapatacak bölücü alçakları milletimiz ve Iraklı kardeşlerimiz için bir tehdit kaynağı olmaktan çıkaracağız.” demiştir, işte anında Kerkük üzerinde İHA’mız düşürülmüştür. Kısa bir zaman önce, Türkiye-Irak ilişkilerine dair bir makale kaleme aldım. Ortaya çıkan net bir tablo var. Irak Kalkınma Yolu Projesi’nden de olumlu yönde ilerleyen Ankara-Bağdat ilişkilerinden de mutlu olmayan iki aktör mevcuttur. Birincisi ABD, diğeri ise İran. Her ne kadar ABD-İran ilişkileri son derece zorlu bir süreçteymiş gibi görünse de aralarında zımni bir antlaşma varmışçasına, İran hâlâ İsrail’e karşı Heniyye suikastından sonra bir misilleme yapmamış ve Irak’ta kendi nüfuz alanlarının bozulmasını istemediği için Türkiye’nin PKK’ya karşı mücadelesinde McGurk ile irtibatlı Bafel’e destek vermiştir. İşte bu tabloda Türkiye, YPG ve Irak’ın kuzeyindeki PKK’nın silahlı kanadı HPG arasındaki bağı koparmaya çalışırken; İran, tam da terör örgütünün bu iki kanat arasında bağı güçlendirmeye çalışan Bafel’e destek vermektedir. Dolayısıyla bölgede, Türkiye’nin PKK belasıyla baş etmede kendinden başka güvenebileceği bir komşusu veya müttefiki yoktur. Zira Ankara, bölgesinde zayıflatılmış devletler ve rejimlerle bölgesel iş birliği yapmak için gayret sarf etse de maalesef bu çabalar bir yerde tıkanmaktadır. Ancak bu durum, Türkiye-Irak ilişkilerinde yakalanan ivmenin kaybolacağı anlamına gelmemektedir.