İstanbul, tarihi ve kültürel zenginliği ile olduğu kadar, farklı coğrafyalardan gelen lezzetlerin buluşma noktası olmasıyla da bilinir. Her bölgenin kendine özgü tatları, İstanbul'da bir araya gelerek âdeta bir gastronomi kenti oluşturmuştur. Ege'den Akdeniz'e, Karadeniz'den Güneydoğu'ya uzanan geniş bir coğrafyadan gelen bu lezzetler, Anadolu'nun bereketli topraklarından ve zengin mutfak geleneğinden beslenir. Her yöreye özgü taze sebzeler, meyveler, baharatlar ve etler gibi nice ürünler usta aşçıların elinde işlenerek sofralara eşsiz bir ziyafet serer.

İstanbul, Anadolu mutfağının zengin lezzetlerini keşfetmek isteyenler için âdeta bir cennet. Beylikdüzü'nden Ümraniye ve Pendik'e uzanan geniş bir coğrafyada, her damak tadına hitap eden seçenekler bulmak mümkün.

İşte size bu restoranlardan bir seçki:

Beylikdüzü: Döner sevenler için “Tandır Et Döner” kaçırılmaz bir lezzet durağı. Odun ateşinde pişirilen et döner, Anadolu mutfağının en klasik ve en popüler lezzetlerinden biri olarak en lezzetli hâliyle karşımıza çıkıyor.

Ümraniye: Yarım asrı aşkın tecrübesiyle Özcanlar Köfte, köfte severler için ideal bir adres. Tekirdağ usulü köfteleri ve Hayrabolu tatlısı ile keyifli bir öğün geçirmenizi sağlıyor.

Pendik: Kebabın usta ismi Deniz Özdemir, Manisa kebabının yanı sıra özel sunumu ile dikkat çeken gerdan çorbası ile Anadolu mutfağının en doyurucu lezzetlerini Pendik'te sunmaya devam ediyor.

Tandır Et Döner

“Odun ateşi ve tandırıyla lezzetli döner”

Beylikdüzü ve Esenyurt’un en seçkin döner mekânlarından biri olmaya aday Tandır Et Döner, Halis Aksoy tarafından geçen günlerde açıldı. Kanatçı Muhtar'ın da sahibi olan Halis Aksoy, bölgeye bir lezzet durağı daha kazandırarak İstanbul’a değer katmaya devam ediyor.

Halis Aksoy Kimdir?

Halis Aksoy, henüz 12 yaşındayken polis memuru olan amcasıyla birlikte Kars'ın çorak fakat hayvancılığıyla meşhur Arpaçay ilçesinden İstanbul Yenibosna‘ya gelir. Amcasının verdiği harçlıkla fırından simit alarak Yeşilköy Atatürk Havalimanı'nda satmaya ve dış hatlarda ufak eşyalar taşıyarak da para kazanmaya başlar. Zengin dayılarının yaşamına özenen Halis Bey, kısa sürede başarılı olur ve kazancıyla köyüne para bile gönderir. 15 yaşına kadar bu işi sürdüren Halis Usta, daha sonra Topkapı'da, eski Trakya Anadolu Garajı'nın bulunduğu yerde, tablada ekmek arası köfte satmaya başlar. Çevresindekileri de bu işe adapte eden Halis Usta, köfte sonrası kendisi için pişirdiği tavuk kanadını da müşterilerin talebi üzerine satmaya başlar. 1986 yılında tavuk kanadı için özel bir tezgâh kuran Halis Usta, bu işte büyümeye başlar ve önünde uzun kuyruklar oluşur. 1992 yılında E5 Beylikdüzü yolundaki köprünün ayağında “Kanatçı Muhtar” adıyla bir mekân açan Halis Usta, artık "Kanatçı Muhtar" olarak anılmaya başlar. Halis Usta, bu lakabını, köyün muhtarı gibi dostlarının işlerini hallettiği için almıştır.

Lezzet öncelikli

Beylikdüzü'nün tanınmış simalarından ve kanatçı denince akla gelen ilk isimlerinden biri olan Halis Aksoy, bu mekânda lezzetin her zaman öncelikli olduğunun altını çiziyor. Usta, Türk mutfağının eşsiz lezzetlerinden biri olan döner konusunda da bu mekânı, bölgede favori bir lezzet durağı hâline getirmeyi hedefliyor. Tandır Et Döner, odun ateşi ve tandır lavaşıyla sunulan bu konseptiyle bölgedeki yemek kültürüne bir canlılık getirecek. Beş yıldız kalitesinde hem göze hem de damak tadına hitap eden bu mekân, lezzet tutkunlarının yeni uğrak noktası olacak kanaatimce.

Özcanlar Köfte, Ümraniye

“Tekirdağ Lezzetinin Ümraniye'deki Durağı”

Onur Amaç Günay'ın girişimci ruhu ve dostluk bağı, Tekirdağ'ın meşhur köftesiyle özdeşleşmiş Özcanlar Köfte'yi Ümraniye'ye taşımış. Devasa bir binada, dört kata yayılan bu şube, sanki ‘Tekirdağ'da yaşanan köfte lezzet şöleni, Ümraniye'ye gelmiş.’ dedirtiyor. Burada deneyimlediğim köfte, sucuk ve Hayrabolu tatlısı gerçekten Tekirdağ’da yediklerimi aratmayacak kalite idi.

Özcanlar Köfte’nin kuruluşu

1953 yılında İsmail ve Arif Özcan kardeşlerin ustalık ve özveriyle kurduğu Özcanlar Köfte, kısa sürede hak ettiği şöhrete kavuşmuş. Lezzeti korumayı her şeyden önce tutan aile, bu düsturu nesilden nesile aktarmayı başarmış. Tekirdağ köftesiyle başlayan serüven, kaşarlı, kasap ve satır köfte gibi lezzetlerle devam etmiş. %100 dana eti sucuk, ayran, üzüm suyu ve peynir helvası gibi yan ürünler de sofralara renk katmış. Özellikle Tekirdağ ve yöresinin üzümlerinden özenle hazırlanan üzüm suyu, Özcanlar'ın adını daha da büyütmüş.

Markanın büyümesi

Şehir dışından gelen misafirlerin yoğun talebine dayanamayan aile, 2007 yılında ilk şubesini İstanbul'da açıyor. Ardından Maxi şubesi ve Tekirdağ Liman Sahil Şubesi ile büyümeye devam eden markanın, 2010 yılında 500 kişilik Tekirdağ Beyazköy Şubesi de hizmete giriyor. 2013'te de Selçuklu mimarisinin ihtişamını yansıtan Çorlu şubesi kapılarını açıyor. 1200 metrekare kapalı, 1200 metrekare açık alan, muhteşem bahçesi ve terasıyla misafirlerini ağırlıyor. Son olarak da 2016 yılında, Ümraniye Küçüksu Caddesi'nde Türk Telekom'un karşısında dört katlı, 650 kişilik yeni şubesi ile Anadolu Yakası'ndaki lezzet severlerle buluşmuş.

Yarım asrı geçkin bir zamanı geride bırakan Özcanlar Köfte, bugün 2200 kişilik beş restoran, iki et marketi, 500 büyükbaş kapasiteli besi çiftliği, ISO ve HELALDER belgeli modern üretim tesisi, 1500 dönümden fazla tarım arazisi ve 300'den fazla çalışanı ile Tekirdağ'ın en önemli ekonomik varlıklarından biri hâline gelmiştir.

‘Deniz Usta'nın mekânı

“Efsanevi Manisa kebabı”

Pendik Kurtköy'de iki sene önce açılan "Deniz Usta" isimli mekân, Manisa kebabını İstanbul'a taşıyarak bu lezzeti İstanbullularla buluşturuyor. Deniz Özdemir tarafından işletilen mekânda, özel bir çiftlikten temin edilen etlerle hazırlanan Manisa kebabı ve özgün sunumuyla öne çıkan gerdan çorbası, âdeta bir lezzet şöleni yaşatıyor. Ben de bu lezzetleri denedim ve hepsinin tadına hayran kaldım.

Deniz Usta’nın hikâyesi

Muşlu ve dokuz çocuklu bir ailenin evladı olan Deniz Özdemir, zorlu hayat şartları içinde geçim mücadelesi veriyor ve henüz beş yaşında iken ailesiyle birlikte Manisa'ya taşınıyor. Eski Manisa otogarında, araç yıkamaktan ayakkabı boyamaya kadar birçok işte çalıştıktan sonra orada bulunan Caner Kebap restoranında bir çalışanın talihsiz bir olayı sonucu, geçici olarak bulaşıkçı olarak işe başlayıp kebapçılığa kadar terfi ediyor. Bu mekân, hayatının dönüm noktası oluyor. Ustalığını pekiştirmek için Salihli'deki Hadi Gari kebap salonuna giden Deniz Usta, burada da başarılı olduktan sonra Manisa’ya dönüp beş yıl Gülcemal'de çalışıyor. Ardından Bodrum'a giderek orada bir mekânda ustabaşı olarak görev yaptıktan sonra tekrar Manisa'ya dönen Deniz Usta, başarı basamaklarını hızla tırmanıyor. Uluslararası lezzet belgelerine girmeyi başarıp önemli yemeklere de imza atıyor ve oteller arası yarışmalarda ödüller kazanıyor.

Manisa Kebabı

Manisa kebabı, İstanbul'dan Manisa'ya gidenlerin mutlaka tadına baktığı ve 300 yıllık geçmişi olan bir lezzettir. Bu kebabın kıyması, yüzde 90 oranında süt danasının ön kolundan, yüzde 10 oranında ise kuzunun döş kısmından yapılır. İki kez çekilen kıymaya çok az tuz eklenerek fazla kalın olmayacak şekilde şişe geçirilir ve orta harlı ateşte pişirilir. Piştikten sonra da hemen servis edilir. Kömür ateşinde pişen şiş köftelerin et suyuna, pideler bastırılır. Domates ve biberler de aynı ateşte hafifçe kızartılır ve közlenir. Tereyağının donmaması için bakır tabak kullanılır. Pişmiş kebaplar, dikkatlice pidelerin üzerine yerleştirilir. Kızdırılmış tereyağı gezdirilir, sumak ve maydanoz serpilir. Közlenmiş domates ve biberle süslenerek servis edilir.