Tabu, geçmişi çok eskilere dayansa bile, günümüzde hala geçerliliğini koruyan ve yaşayan bir kavram.

Peki nedir bu tabunun sözlük manası;

TDK; Kutsal sayılan bazı insanlara, hayvanlara, nesnelere dokunulmasını, kullanılmasını yasaklayan, aksi yapıldığında zararı dokunacağı düşünülen dinî inanç:

Bir manası da ilkel toplumların korkuları, vehimleri ve yasaklarıdır.

Her zaman tabular, kanunlar, din ve ahlak kurallarının önünde yer alır. İnsanları ruhsuzlaştırır, gözleri kör, vicdanları kötürüm ve zihinleri tarumar eder.

Toplumları kendine sevdalı esirler haline getirir. Tabulara dokunduğunuz an yandığınız andır. Tabulara dayanan toplumlarda, tabuları yaşatabilmek ve ayakta tutabilmek için topluma korkular ve vehimler enjekte edilir. Hayali düşmanlar icat edilerek dikkatler dağıtılır. İnsanlar belirli bir çerçeveden dünyaya bakmaya alıştırılır. Tepki hisleri ve itiraz etme yetenekleri dumura uğratılır.

Tabular sorgulanamaz. Onlara sorularla ve eleştirel bir şekilde yaklaşılmaz. Tabuların hüküm sürdüğü bir yerde bir farklılık, bir yenilik oluşturmak çok zordur.

Toplumda tabuların yıkılması, toplum birliğinin yıkılması, dağıtılması algısı oluşturulur.

Tabuların hüküm sürdüğü toplumlarda, düşünen, sorgulayan bireylerin yetişmesi lüzumlu değildir. Egemen güçler, düşüncelerini emir komuta ile harekete geçiren uzaktan kurgulanmış, baskıyı ve şiddeti kabullenmiş bir toplum isterler. Sistemin egemenleri ve sistemden beslenenler bütün açık ve özgür tartışmaların ülkeye zarar vereceğini düşünür ve savunurlar.

Kurumlarını ve liderlerini sorgulama ve eleştirme kültürünü kaybeden toplumlar, birtakım haksızlıklara ve zulümlere maruz kalmaya mahkûm olurlar. Oysa medeni toplumların önemli bir ölçüsü de kurumlarını ve yöneticilerini sorgulama ve denetleme gücünü elde etmiş toplumlardır.

Tabuların egemen olduğu bir toplum ne medeni bir toplum, ne özgür ne de sivil bir toplumdur.

İslamlaşma demek, medenileşme demektir. Medenileşme ise, özgürleşme ve sivilleşme demek, toplumun zihinlerine zerk edilen tabuları, korkuları ve vehimleri yıkmak ve parçalamak demektir. İslamlaşma demek aklı kullanıp, Allah’ın kanunları olan bilime göre hareket etmek demektir.

Dikkatlice incelendiğinde, toplumsal dramların, musibetlerin ve acıları oluşturan sebeplerin ardında çoğu zaman, bilimi dışlayan tabuların varlığından kaynaklandığını görürüz. Toplumsal çatışmaların, kavgaların ve ötekileştirmelerin özünde de tabuları görürüz.

Kendilerini sistemin egemenleri olarak görenler, tabularını koruma ve kollama adına halkın çoğunu yok saymakta, küçümsemekte, aşağılamakta ve bir sürü gibi görme cehaletine düşmektedirler.

Tabuları yıkmak, dünyanın en zor olaylarından biridir. Tabuları yıkmaya kalkmak, linç edilmeyi göze almaktır. Toplumun mevcut tabularını yıkayım derken, kendi kendimize yeni tabular oluşturmak da ayrı bir risktir.

Tabulardan kurtulmadan ne çağı ne medenileşmeyi ne de bilimselleşmeyi yakalayabiliriz.

Dayatmalara, baskılara ve haksızlıklara itiraz etmeyen, hakkı talep etmeyen toplumların özgürleşmesi mümkün değildir. Tabularla etrafımızı ördüğümüz duvarları yıktıkça, bilincimizi tabulardan arındırdıkça alemlerin Rabbine biraz daha yaklaşmış olacağız.

Gerçek özgürlüğe kavuşmak zihinlerimizdeki ve kalbimizdeki tabuları/putları yıkmayla başlar. Sonra da itaat kültüründen eleştiri kültürüne geçmeyle devam eder. Gerçekler de ortaya çıktıkça tabular teker teker yıkılır.